Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

12 Eylül 2022

Bugün, özgürlükleri yok eden, baskıcı ve dinci 1982 Anayasası'nı yapan, 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi'nin ve yargıyı siyasal iktidarın emrine veren 12 Eylül 2010 Halkoylamasının yıldönümleri.

DEVRİM VE KARŞI DEVRİMİN YÜZ YILI adlı kitabımızın İkinci Cildi "Karşı Devrim Darbeleri" "12 Mart 1971-3 Kasım 2002" adlı alt başlıklarla bu ay içinde Remzi Kitabevi tarafından yayınlanıyor.

Bu kitapta yer alan bir 12 Eylül envanterini, bu envanterin, TBMM araştırma komisyonu tarafından yayınlanan resmi bir belge olduğunu vurgulayarak aşağıda alıntılıyorum.

Ayrıntılı bilgi ve kronoloji DEVRİM VE KARŞI DEVRİMİN YÜZ YILI, CİLT 2'de.

* * *

12 Eylül askeri darbesi ülkeyi içine düştüğü kaostan ve cinayet çılgınlığından kurtarmak için yapıldı...

Kurtardı da...

Ama topluma ödettiği bedel çok ağır oldu:

1) Demokratik ve sol siyaseti ezdi.

2) Dinci sağ siyasetin önünü açtı.

3) İlkokuldan Üniversite sonuna kadar dinci eğitime yol açarak yeni kuşakların kültürünü ve siyasal yaklaşımlarını etkiledi.

4) Yaptığı düzenlemelerle, Demokratik Rejimin temellerini bozdu, "çoğunluk diktatörlüğünü" gerçek demokrasinin yerine ikame etti.

Önce resmi açıklamalara göre ortaya çıkan envantere bir bakalım, ama gerçek olayların bu "resmi" sayılardan çok daha fazla olacağını unutmayalım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu'nun 2 Mayıs 2012 - 28 Kasım 2012 arasında yaptığı çalışmanın sonucunda yayınlanan rapora göre:

Gözaltına alınanlar: 650.000

Fişlenenler: 1.683.000

Açılan dava sayısı: 210.000

Sıkıyönetim mahkemelerinde yargılananlar: 230.000

Bunlardan 141-142-163. maddelerden yani komünizmden ve şeriatçılıktan yargılananlar: 71.500

Sivil mahkemelerde açılan davalar (1980-88): 9,508

Yargılanan "örgüt üyesi": 98.404

Hüküm giyen "örgüt üyesi": 21.764

"Yurda dön" çağrısı yapılanlar: 29.000

Vatandaşlıktan çıkarılanlar: 14.000

Pasaport verilmeyenler: 388.000

Faaliyetten men edilen dernek: 23.700

Toplam 644 cezaevindeki hükümlü-tutuklu : 52.000 (1990'da kalanlar)

Kuşkulu ölüm: 144

Açlık grevinde ölenler: 14

Kaçarken vurulanlar: 16

"Çatışma"da öldürülenler: 74

Doğal ölüm raporu verilenler: 73

"İntihar" ettiği bildirilenler: 43

"Nedeni belirsiz" ölenler: 2

İşkence sonucu öldürülenler: 171

Açılan işkence soruşturma veya davası: 9.962 (1982-1988 arası)

İşkence yaptıkları suçlamasıyla yargılanan güvenlik görevlisi : 544

1402 Sıkıyönetim yasasına göre yapılan işlem : 18.525

(Genelkurmay Başkanlığı'nın açıklamalarına göre, toplam 4891 kamu personeli görevden alınmış ve 38 profesör, 25 doçent, 10 yardımcı doçent 1402'lik olmuştur.)

Hakkında işlem yapılan memur: 7.245

Hakkında işlem yapılan öğretmen: 3.854

Hakkında işlem yapılan güvenlik görevlisi: 988

Hakkında işlem yapılan din görevlisi: 266

Hakkında işlem yapılan üniversite öğretim görevlisi ve üyesi: 120

Hakkında işlem yapılan mülki amir: 35

Hakkında işlem yapılan hakim-savcı: 47

Bölge dışına sürülenler: 7.233

Görevlerine son verilenler: 4.891

Cezaevlerindeki gazetecilerin aldığı ceza toplamı: 3.315 yıl 3 ay

İstanbul gazetelerinin yayın yapamadığı gün sayısı: 300 gün

Gazetecilere istenilen hapis cezası: 4.000 yıl

Cezaevlerindeki gazeteciler: 31

Polisçe aranan gıyabi tutuklu gazeteciler: 13

Silahlı saldırıda öldürülen gazeteciler: 3

Yalnızca 1989'da 16 günlük gazeteye açılan dava: 394

Tazminat davalarının sayısı:211

İstenilen tazminat miktarı: 12 milyar 848 milyon

Yakılarak yok edilen gazete, dergi, kitap: 39 ton

Yok edilmek üzere depolarda bekleyen yayın: 40 ton

Yasaklanan yayın sayısı: 927

Yasaklanan film sayısı: 927

Haklarında idam cezası istenenler: 7.000

Ölüm cezası verilenler: 517

Askeri Yargıtay'ın onayladığı idam cezası: 124

Dosyası Meclis'te bulunan idam hükümlüsü: 259

İnfaz edilen idam cezası: 50

İnfaz edilen sol görüşlü idam mahkumu: 18

İnfaz edilen sağ görüşlü idam mahkumu: 8

İnfaz edilen yabancı ( Ermeni ): 1

İnfaz edilen adli suçlu: 23

* * *

Ben 12 Eylül Anayasası'na ve Evren'in devlet başkanı seçilmesine mavi oy atarak "Hayır" diyen yüzde 8 azınlık içindeydim.

Şeffaf zarflara, rengi belli oylar atılıyordu...

Her türlü baskı vardı...

Oktay Akbal, bu oylamada "Hayır" oyu kullanacağını belirttiği için yargılanmış ve hapse mahkûm edilmişti...

Yani emirle değil, "12 Eylül Hukuku" ile!

Eylül ve Evren, Türkiye'ye hiç bir şey öğretmedi ise yüzde 92 çoğunlukla tecelli eden bir "Milli İradenin" nasıl bir faşizme taban oluşturduğunun en berrak örneğini verdi.

Darbe, beni de, "sakal devletin değil, eşimin egemenlik alanıdır" diyerek, sakalımı kesmeyi reddettiğim için, üniversiteden istifaya ve 14 yıl öğrencilerimden ayrı kalmaya zorladı.

Ödenen bedeller yanında benimki hiç kalır!

* * *

12 Eylül Darbesi'nin yıkıcı sonuçları ondan 30 yıl sonra gerçekleştirilen bir halkoylaması ile iyice belirginleşti:

12 Eylül 2010'da yapılan ve Fethullah Gülen Cemaati mensuplarının "Mezardakiler bile kalkıp oy vermeli" dediği, kendilerine hem "liberal" hem de aynı anda "solcu" diyenlerin ise "Yetmez ama 'Evet'" naralarıyla destek verdikleri bu halkoylamasında, yargı AKP/CEMAAT koalisyonunun emrine verildi.

Sonradan CEMAAT ile AKP'nin arası bozulup, baş tacı ettikleri Fethullah Gülen'in Cemaati, "Fethullah Gülen Terör Örgütü, FETÖ/Paralel Devlet Yapılanması, PDY" olarak damgalanınca, Ergenekon, Balyoz gibi devlet yapısını yok eden davalar "Kumpas" olarak ilan edildi ama, yargı artık Cemaatin emrinden AKP'nin emrine geçmiş olduğu için adaletin sağlanması gerçekleştirilemedi.

Nitekim, Erdoğan/AKP iktidarı bu iki 12 Eylül olayı ile, "Demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti" olan Türkiye Cumhuriyeti'ni 16 Nisan 2017 halkoylaması ile "Şahsım Devleti" haline dönüştürdü.

* * *

"Şahsım Devleti"nin yıkıcı sonuçlarını ise CHP Milletvekili Özgür Karabat şu karşılaştırmalı sayılarla açıkladı:

Karabat'ın paylaşımları şöyle:

1) "Türk tipi başkanlık sistemi" dedikleri, aslında AKP'nin ülkeyi çökertme projesidir.

2017'de başladı, 5 yıl geçti. Faturası çok ağır.

Şimdi rakamlarla, istatistiklerle bu ucube sistemin zararlarını göstereceğim.

2) Dolar kuru başkanlık sisteminin geldiği 2017 yılında 3.65 TL'ydi. Eylül 2022'de dolar 5 kat arttı ve 18.23 TL'ye geldi. TL'deki hızlı değer kaybı, enflasyonu ve derin yoksulluğu beraberinde getirdi.

Başkanlık sistemi milli para birimimizi koruyamadı.

3) Tüketici enflasyonu 2017'de yüzde 11.92 seviyesindeydi. 2002-2017 arasında AKP enflasyonu çift haneye demirlemişti. Başkanlık ile birlikte enflasyon iyice kontrolden çıktı. TÜİK'in kalem oyunlarına rağmen bile yüzde 80.21 oldu.

4) Üretici enflasyonuna baktığımızda çok vahim bir tablo ile karşı karşıyayız. 5 yılda ÜFE yüzde 15.47'den yüzde 143.75'e çıktı. Esnaf, KOBİ ve sanayiciler maliyetlerle baş edemezken, günün sonunda pahalılığın faturası tüketiciye, yani vatandaşa kesildi.

5) Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYH) 2017'de 851 milyar dolardı. 2021'de 803 milyar dolara geriledi. Bu yıl (IMF'nin tahminine göre) 692 milyar dolar olması bekleniyor.

GSYH verileri, bırakın ülkenin yerinde saymasını, hızla fakirleştiğini net bir şekilde gösteriyor.

6) Kişi başına gelir 5 yılda 10.597 dolardan 8 bin dolara kadar düştü.

TÜİK'in bu verilerinde 10 milyon mülteci-göçmen yok. Onları da çıkardığımızda kişi başı gelir 7 bin doları buluyor.

Övündükleri başkanlık sistemi işte bu!

Bitmedi...

7) İşsizlik de enflasyon gibi çift hanelere demir attı. 2017 yılında yüzde 10.4'tü, günümüzde yüzde 10.3 oldu.

On binlerce gencimiz yurt dışına göç etti. Farklı eğitim almış insanlar hizmet sektörüne mahkum edildi.

AKP'nin başkanlık sistemi modern köleliktir!

8) AKP borçlanmayı ve bunlara yüksek faiz ödemeyi çok seviyor. Erdoğan da en son Merkez Bankası'na giren borç paralarla övünmüştü. Brüt dış borç stokumuz 450 milyar doları aştı.

Bu borçlar yatırım, istihdam ve katma değer olarak ekonomiye katkı sağlamıyor.

9) AKP'nin en büyük övünç kaynağı ihracattır. Rekor kırdı derler ama ithalattan bahsetmezler. 8 ayda 73.4 milyar dolar dış ticaret açığı verildi. Yılsonunda 110 milyar doları bulacak.

Ucuz işçilik ve nakliye avantajıyla yapılan ihracatın faydası yok.

10) Cari açığa baktığımızda da vahim bir tablo önümüzde. 2017'de 47.1 milyar dolar gibi yüksek seviyedeydi. Bu yılın ilk 6 ayında 32.4 milyar dolar oldu. Yılsonunda 60 milyar doları geçebilir.

Erdoğan cari açığı kapatmak için jeopolitik taviz verip, borç dileniyor.

11) Ve geldik son grafiğimize. Başkanlık sistemini belki de en iyi yansıtan tablo. Türkiye dünya ekonomi liginde 2017'de 17'nciydi. Bu yılın sonunda 23'üncü sıraya gerilemesi bekleniyor.

12) Veriler ortada. Başkanlık sistemi ülkeyi felakete götürüyor.

İşte bu yüzden ilkeli siyaset, hesap verilebilir parlamenter sistem diyoruz.

Lider kültü ile yaratılan nepotik AKP tipi başkanlık sistemini hem kaldıracağız, hem de yapılanların hesabını soracağız."

* * *

Sevgili okurlarım, bugün ülkemizin önündeki bütün sorunlar, ülkeyi, askeri darbelerle birlikte, birkaç yıl hariç, sürekli olarak yöneten sağ iktidarların eseridir.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 7 Ekim 2024

Valid HTML 4.01 Transitional