Emre Kongar'ın Resmi^* İnternet Sitesi

65 yaş ve üstüne konulan ve nedeni anlaşılamayan akşam sekiz ile sabah on arası sokağa çıkış yasağı dışında bütün sınırlamalar kalktı.

Ve derhal yeni vaka sayıları yükselmeye başladı.

Dilerim salgında yeni bir dalga ve yeni bir doruk (pik, peak) yaşamayız.

* * *

Tatil edilen işletmeleri destekleyecek parası olmayan iktidar, bir türlü gerekli ve yeterli olan genel karantina önlemini doğru dürüst uygulayamadı; sonunda da acele ile ekonomik faaliyetlerin tümünü serbest bıraktı.

Böylece salgın tam önlenemeden, herkes "normal hayata" döndü.

* * *

Ama bu normal, "eski normal" değil, "yeni normal":

Kalabalık ve kapalı yerlerden uzakta yaşama zorunluğu getiren, başta el temizliği olmak üzere, hijyene dikkat edilmesini gerektiren, başka insanlarla fiziksel mesafeyi koruyan ve maske ya da siperlik takılmasını zorunlu kılan bir "yeni normal".

Elbette bu "yeni normali" söylemek dile kolay, ama uygulamak zor:

Kitle ulaşım vasıtalarıyla işe gidip gelenler, maskelerini taksalar bile (ki çoğu "takmıyor", çenesinde "taşıyor") kapalı yerlerden ve kalabalıklardan nasıl uzak duracak, insanlarla aralarına nasıl mesafe koyacak?

Ya işyerinde, kapalı yerlerden nasıl kaçınacak?

Velhasıl, binmişiz bir alâmete, gidiyoruz kıyamete!

Tabii bu durumun sorumlusu da, gerekli önlemleri almayan iktidar değil, bu olanaksızlardan dolayı kendini doğru dürüst koruyamayan halk!

* * *

Korona karantinası, herkesin genel ilkelerine daha çok sarılmasına ve bu ilkeler açısından daha yoğun uygulamalara yol açtı:

İktidar, medya ve siyaset üzerindeki baskıyı arttırdı...

Koronavirüs kadar CHP'ye saldırdı ve muhalefete hâlâ failleri belirlenemeyen komplolar kuruldu...

Yönetimin beceriksizlikleri ve eşgüdümsüzlükleri ortaya çıktı...

Merkezi yönetim, üç büyük kentin belediyelerine türlü engeller koyarak buralarda yaşayan seçmenleri cezalandırdı...

Tabiat yağması bütün hızıyla devam etti.

Tetikçi medya da meslektaşlarına iftira atmayı sürdürdü.

* * *

Ben de sağlıklı beslenme ve (ev içinde) günlük spor ile fazla kilolarımı attım.

(Moralinizi bozmamak için Mart 13-Haziran 14 arasındaki 3 aylık mutlak tecrit döneminde kaç kilo verdiğimi belirtmeyeceğim; ama söylesem inanamazsınız)

Elbette bu süre içinde Cumhuriyet'teki Aydınlanma köşesindeki yazılarıma, elimdeki kitabı yazmaya ve TELE 1'de Merdan Yanardağ ile birlikte yaptığımız 18 Dakika programına, bütün teknik engellere rağmen, evden devam ettim.

Bir aksilik olmazsa, bu yazının yayınlandığı Pazartesi günü akşamından itibaren 18 Dakika programına stüdyodan devam etmeyi planlıyoruz:

Adının 18 Dakika olduğuna bakmayın, başlangıçta "Bu programda gevezelik yok" mesajı vermek için süreyi çok kısa tutmuş ve adını da 18 Dakika koymuştuk ama sonra izleyicilerin büyük ısrarı ile 30 dakikaya uzattık.

* * *

Bütün okurlarıma ve izleyenlerime sağlıklı ve haysiyetli günler dilerim.