Emre Kongar'ın Resmi^* İnternet Sitesi

Bu iktidar, sadece siyaset ve yasalar yoluyla değil, eğitim yoluyla da ülkenin bugününe, yarınına, yaşam biçimine, kültürüne el koyuyor!

İlk ve orta öğretimden sonra, YÖK aracılığıyla, yüksek öğretim de Siyasal İslam'ın denetim ve yönetimine alındı.

Seçim kaybetmiş veya aday gösterilmemiş eski AKP milletvekilleri, yani nasılsa adlarının önünde akademik unvanlar bulunan başarısız politikacılar, YÖK tarafından Rektörlüğe adaya gösteriliyor ve AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından rektör olarak atanıyorlar.

Elbette öğretim üyelerinin kadrolaşması da yukardan aşağı bir biçimde, dekanlar, anabilim dalı başkanları aracılığıyla, genellikle liyakate göre değil, aile veya siyaset ya da menfaat ilişkilerine göre biçimlendiriliyor.

* * *

Böyle seçilen rektörlerle ve onların oluşturdukları kadrolarla, bilim dünyasında, bırakın bilim dünyasını, Yirmibirinci Yüzyıl'ın normal dünyasında bile varlık gösterebilmemiz bir hayal.

Çoğunun sosyal medya hesabı var...

Böylece marifetlerini öğrenmemiz daha kolay oluyor:

Kimisi üniversitede mescit ve manav açmakla övünüyor...

Kimisi garip giyim kuşamıyla, ya da CHP'ye ve onun liderine çatarak göze girmeye çalışıyor.

Ne yazık ki büyük kentlerin yerleşik önemli üniversiteleri de, yeni kurulan çiçeği burnunda küçük üniversiteler de böyle kuşatma altındaki üniversiteler arasında.

Bunların bazıları öyle cahilce ve saldırgan paylaşımlar yapıyorlar ki, ya cehaletten, ya üsluptan/ahlâktan veya ikisinden birden, bırakınız Rektörlüğü, üniversite öğretim üyeliğinden bile ihraç edilmeleri gerekir.

* * *

Tek tek çok rahatsız edici olaylar, örnekler, söylem ve eylemler var.

Ama onların hepsi bir yana, ülkenin geleceği sadece ilk ve orta öğretim aracılığıyla değil, üniversiteler yoluyla da karartılıyor.

Bir çok insanın ve bu arada sevgili Orhan Bursalı'nın da umut bağladığı YÖK Başkanı Yekta Saraç da bu durumu iç rahatlığıyla seyrediyor herhalde.

Yazık!