Kitaplar Sürekli Yazılar Kitap Söyleşileri |
23 Eylül 2019
Yargıtay'ın Cumhuriyet Kararı Vakıf Yöneticileri Arasındaki
Kutuplaşmaya da Son Verebilir mi?
Cumhuriyet konusunda iki ayrı dava, özellikle ceza davasının yargıcı ve
mahkemesi tarafından birbirine karıştırılmış, Cumhuriyet mensuplarının
tutuklanması, Vakıf Yönetimi'ne ilişkin olan Hukuk Davası ile
irtibatlandırılarak gazete içinde büyük bir kutuplaşmaya yol açmıştı.
Konuyu şöyle özetlemek olanaklı:
Vakıf Yönetimine ilişkin dava, eski yöneticilerin, Vakıf yönetimine usulsüz
olarak geldikleri savı üzerine inşa edilmiş ve mahkeme kararı bu yönde
olduğu için, eski yöneticilerin yerine, onlardan önceki vakıf üyeleri
yeniden yönetime gelmişlerdir.
Fakat bu süreç sırasında açılan bir ceza davasıyla eski vakıf
yöneticilerinin "terör örgütüne yardım" suçlamasıyla hapse atılmaları
gazete yönetimi hakkındaki tartışmaları çığrından çıkarmıştır.
Hele hele haksız yere hapse atılan ve suçlanan Cumhuriyet mensuplarının
haksız ve hukuksuz olarak mahkûm edilmeleri, savcı tarafından sanki vakfa
şimdi yeniden gelenlerin ifadelerine dayandırılarak iddia edilen delillerle
desteklenmiş, böylece, sanki yeniden vakfa gelenler, eski vakıf üyelerinin
hapse atılmalarına sebep olmuş durumuna düşmüşlerdi.
Oysa yeniden vakıf yönetimine gelen üyelerden ceza davasında tanıklık
edenler açık seçik olarak bu arkadaşların terör örgütleriyle hiç bir
ilişkileri olmadığını ve olamayacağını beyan etmişlerdi.
İşte şimdi Yargıtay, bu haksız ve hukuksuz kararı bozarken bu gerçeği son
derece net bir biçimde dile getirmiştir.
Ben dünkü "Aydınlanma" yazımda bu noktayı beşinci madde olarak
vurgulamıştım:
5) Eski Vakıf Yöneticilerinin sanıkları aklaması:
2013 öncesinde Cumhuriyet Gazetesi Vakfında görev alanların tanık
olarak alınan ifadelerinde, sanıkların herhangi bir terör örgütüyle
irtibatlarının bulunmadığını, terör örgütlerini desteklemek amacıyla
gazete yönetimini ele geçirmenin söz konusu olmadığını ifade ettikleri
belirtildi."
Yine dün, benden habersiz olarak yazılan gazetedeki "Olayların
arkasındaki Gerçek" yazısında bu durum aşağıda alıntıladığım gibi
anlatılıyordu:
* * *
Vakıf Üyelerinin İfadelerine Dikkat Çekildi
30 sayfayı bulan gerekçeli kararda bütün iddialar hukuksal tartışmaya
tabi tutuluyor.
Ayrıca, Cumhuriyet Vakfı eski yöneticilerinin yerel mahkemede tanık
olarak dinlenildiği, bu eski yöneticilerin, mahkemedeki tanık
ifadelerinde,
"sanıkların herhangi bir terör örgütüyle irtibatlarının bulunmadığını,
terör örgütlerini desteklemek amacıyla gazete yönetimini ele geçirmenin söz
konusu olmadığı"
nı ifade ettikleri belirtiliyor. Gerekçeli kararda eski yöneticilerin
tutanaklara geçen ifadeleri aynen veriliyor, şöyle ki;
"2013 yılı öncesinde Cumhuriyet Gazetesi Vakfı'nda görev alan yöneticilerin
tanık olarak alınan ifadelerinde özetle; Cumhuriyet Gazetesindeki vakıf
yönetiminin değişiminde seçim hukukuna aykırılıklar bulunmakla ve gazetenin
yayın politikasında bazı değişiklikler olmakla birlikte, vakıfta
kendilerinden sonra görev alan sanıkların herhangi bir terör örgütüyle
irtibatlarının bulunmadığı, terör örgütlerini desteklemek amacıyla gazete
yönetimini ele geçirmenin söz konusu olmadığını ifade etmiş olmaları".
Yargıtay'ın beraat yönünde karar vermesinde, bu tanıklığın önemi
üzerinde de durulmuştur. Kararda işaret edilen bu paragraf, Cumhuriyet
Vakfı'nın mevcut yönetiminin, Vakfın önceki yönetimini, yaptığı
haberleri, Vakıf seçiminde yapılan usulsüzlükler ve gazetenin yayın
çizgisindeki değişim nedeniyle uyardığını, eleştirdiğini, fakat o
yönetim hakkında Fethullahçı Terör Örgütü ile bağlantılı olduğu
iddiasını gündeme getirmediğini ortaya koymuştur.
Bu karar Cumhuriyet gazetesinin üzerinden ağır bir yükü
kaldırırken, arkadaşlarımızın özgürlüklerine de kavuşmaları ve
beraat etmelerini görmek de hepimiz için sevindirici olmuştur.
* * *
Benim İlhan Bey'in ölümünden sonra özenle karışmaktan sakındığım ve
başarıyla dışında kalabildiğim gazete içi yönetim tartışmaları ve
mücadeleleri, Cumhuriyet mensuplarının haksız ve hukuksuz suçlamalarla
hapse atılmaları ve üstelik de mahkûm edilmeleriyle iyice
çirkinleşmiş...
Bütün normal tartışmalar, gazete yönetimine ilişkin eleştiriler, insanların
temel hak ve özgürlüklerini zedeleyen hapis cezalarına yol açan "ihbarlar"
biçiminde algılanmıştı.
Ne yazık ki, hapiste geçen günler geri gelmiyor, yitirilen sağlıklar
yeniden kolay kazanılmıyor.
Dilerim Yargıtay'ın bu kararı, gazete yönetiminde olan eski ve yeni
vakıf üyeleri arasında ortaya çıkan kutuplaşmaları bir ölçüde de olsa
onarabilir.
Çünkü Cumhuriyet Gazetesi, Atatürkçü, Demokratik Cumhuriyet'ten yana,
korunması gereken bağımsız bir gazetedir.
Gazete içindeki tartışmalardan zarar görmemesi gerekir!
|
Tweet |
Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.
Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta
Son güncelleme tarihi 8 Temmuz 2024