Kitaplar Sürekli Yazılar Kitap Söyleşileri |
21 Ocak 2019
Erdoğan'ın Fazıl Say Konserine gitmesi ne anlama geliyor?
Fazıl Say'ın Erdoğan'ı konserine davet etmesi ve Erdoğan'ın sahneye
çıkarak, onu övmesi ve yeni besteler ısmarlaması elbette birdenbire olan ve
kendiliğinden gelişen bir olay değildir:
Fazıl Say'ın annesinin önümü üzerine, Erdoğan'ın başsağlığı dilemesi ile
başlayan ve Fazıl Say'ın başsağlığı dileğine teşekkürüyle devam eden bu
süreç, herhalde perde gerisindeki pek çok temas ve yapılan bir çok hesap
sonunda gerçekleşti.
Kimine göre Erdoğan/AKP iktidarı Fazıl Say'a da diz çöktürdü...
Kimine göre ise, Erdoğan, muhalif sanatçı Fazıl Say'ın uluslararası ününü
nihayet kabul etmek ve gerilemek zorunda kaldı.
Fazıl Say bu katılımdan yararlandı mı, zarar mı gördü?
Erdoğan, siyaseten bir başarının mı, bir gerilemenin mi altına imza
attı?
Ya Türkiye; bu katılım ülke için ne anlam ifade ediyor?
* * *
Olay Fazıl Say'ın değil, Erdoğan'ın insiyatifiyle gelişti...
Dolayısıyla Fazıl Say'ı suçlamanın veya kutlamanın bir anlamı yok.
Erdoğan/AKP iktidarının sürekli bir biçimde suçladığı ve küçümsediği aydın
çevreler açısından bu yakınlaşmanın Fazıl Say adına hayranları arasında
önemli bir düş kırıklığı yarattığı açıkça görülüyor.
Buna karşılık şimdiye kadar Erdoğan/AKP iktidarı tarafından çarmıha gerilen
ve Türkiye'deki etkinlikleri çeşitli biçimlerde yokuşa sürülen Fazıl Say'a,
bundan sonra daha fazla konser olanağı verileceği düşünülebilir.
Bu açıdan hiç kuşkusuz, bu katılım Fazıl Say'ın hayranları arasında
olumsuz duygular yaratmış ve bu nedenle imajını zedelemişse de, onun
lehine ekonomik sonuçlar doğuracak bir niteliğe sahiptir.
* * *
Konsere katılım, Erdoğan açısından ise, tam seçim öncesinde, tipik bir
propaganda etkinliğidir...
Bu nedenle Erdoğan'ın da bu katılımdan yararlandığını söyleyebiliriz.
* * *
Türkiye açısından olaya bakarsak, aslında olay, Cumhurbaşkanı'nın, ülkenin
uluslararası üne kavuşmuş büyük bir sanatçısının konserine gitmesi olarak
son derece olağandır.
Ama Erdoğan/AKP iktidarının böldüğü, birbirine yabancılaştırdığı geniş
kitleler açısından bu katılım, iktidarın, şimdiye kadar düşmanca tutum ve
davranışlar takındığı bir kültür dünyasına doğru yakınlaşma için atılmış
bir adım olarak da düşünülebilir.
Ama unutulmamalıdır ki Erdoğan, 2009 yılında Çetin Altan'a da "2008 Yılı
Kültür Sanat Büyük Ödülü" vermiş ve bu eylemi, Altan kardeşlerin büyük
övgüleriyle karşılanmıştı. (Meraklısı bu yazılar için şu bağlantıya
bakabilir:
https://www.medyaradar.com/cetin-altana-buyuk-odul-babalari-odul-alirken-ogullari-ne-yazdi-haberi-30434
). Sonrasını herkes biliyor; Çetin Altan düş kırıklığı içinde öldü,
oğulları da mahkum oldu.
Dolayısıyla bu katılıma ülke açısından derin ve kalıcı siyaset değişimi
anlamları yüklemek pek doğru gibi görünmüyor.
Erdoğan'ın çok hayati olan iç ve dış siyaset konularında, çok hızlı karar,
yargı, tutum ve davranış değiştirdiği bilinen bir gerçek. Bu açıdan daha
çok kısa bir süre önce, kendisine Beethoven ve Mozart dinlemesini
önerenleri faşizmle suçladığı unutulmamıştır. Bu nedenle attığı bu adımın
da kuşkuyla karşılandığını belirtmek aşırı bir değerlendirme olmayacaktır.
Bu gerçekler karşısında, konser olayının, Türkiye açısından, aydınlar,
sanatçılar, akademisyenler üzerinden yürütülen küçümseme ve saldırı
kampanyasının yavaşlatılacağına ilişkin bir ip ucu olduğunu öne sürmek
olanağı, en azından şimdilik yoktur.
|
Tweet |
Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.
Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta
Son güncelleme tarihi 7 Ekim 2024