Kitaplar Sürekli Yazılar Kitap Söyleşileri |
17 Temmuz 2017
15 Temmuz'daki Soru İşaretleri
Cumartesi günü, 15 Temmuz Kalkışma Teşebbüsü'nün bastırılmasının
birinci yıldönümü kutlandı.
AKP-Erdoğan iktidarı, başta Türk Silahlı Kuvvetler'in ana gövdesi olmak
üzere, tüm toplumun karşı çıkarak bastırdığı bu Kalkışma Teşebbüsü gününü,
sanki AKP tek başınaymış gibi andı ve çok yanlış yaptı:
Çünkü böylece artık iktidarda ne denli yalnız kaldığını bir kez daha
vurguladı.
Oysa toplumun bütün Demokratik güçlerini yanına/arkasına alarak bir
kutlama yapsaydı, hem kendi iktidarını, hem de ülkedeki Demokratik
Rejimi daha güçlendirmiş olurdu.
Ama zaten 16 Nisan 2017 şaibeli Halkoylaması'ndan sonra, ülkede
güçlendirilecek bir Demokrasi de kalmadı, çünkü iktidar artık Demokratik
bir rejim hedefliyor gibi de görünmüyor.
* * *
15 Temmuz 2016 Kalkışması ile ilgili karanlık pek çok nokta var:
Kalkışmayı araştırmakla görevli olan Meclis Komisyonu, Fethullah Gülen
Cemaati'ne yakınlığı bilinen bir milletvekilinin başkanlığında çalıştığı ve
raporuna, Meclis Başkanlığı'na teslim edildikten sonra bile CHP aleyhine
bölümler eklenmek istendiği için, toplumu tatmin etmekten çok uzak.
En çok tartışılan konulardan biri iktidarın bu Kalkışmayı önceden haber
aldığı halde neden tümüyle engelleyemediği.
Bu konuda araştırmacı yazar Müyesser Yıldız kendi Facebook
sayfasında 'Darbenin Saati 03:00 müydü' diye bir
makale yazdı.
Bu makaleyi aşağıya alıntılıyorum.
* * *
MÜYESSER YILDIZ·16 TEMMUZ 2017 PAZAR
"Darbenin Saati 03.00 müydü?
AKP Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar birkaç ay önce, 'Bugün doğru
bildiklerimiz yanlış, yanlış bildiklerimiz doğru, kahraman bildiklerimiz
vatan haini, hain bildiklerimiz kahraman olabilir. 15 Temmuz'a dair bütün
paradigmanın yeni itiraf ve açıklamalarla alt üst olabileceğini
düşünüyorum' demişti.
Geçen 1 yıllık süreçte 15 Temmuz ertesi kamuoyuna yansıyan/yansıtılan pek
çok bilginin doğru olmadığı görüldü.
Mesela;
1. Ordu Komutanı Ümit Dündar'ın o gece Erdoğan'a, 'İstanbul'a gelin, ben
sizin güvenliğinizi sağlarım' dediği söylendi. Ancak Dündar, Erdoğan'la
aralarında kesinlikle böyle bir konuşma geçmediğini açıkladı.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın darbe sonrası MGK
toplantısında 15 Temmuz gecesi birliklere iletilmek üzere verdiği 'uçuş
yasağı' talimatlarının fakslanmak yerine yırtıldığını anlattığı öne
sürüldü. Bunun da doğru olmadığı, Akar'ın saat 18.30'da verdiği emrin
19.06'da ilgili harekât merkezlerine ve bizzat İstanbul'da bulunan Hava
Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal'a ulaştığı anlaşıldı.
AKP Milletvekili Şaban Dişli'nin kardeşi darbeci general Mehmet Dişli'yi 16
Temmuz sabahı gittikleri Çankaya Köşkü'nde Hulusi Akar'ın gözaltına
aldırttığı anlatıldı. Lâkin Dişli'nin o gün Köşk'te saat 15.30'a kadar
bakanlarla birlikte kriz masasında görev yapıp, darbecileri ikna etmeye
çalıştığı, daha sonra gözaltına alındığı ortaya çıktı.
Erdoğan darbe günü MİT Müsteşarı Hakan Fidan'dan kendisine herhangi bir
bilgi gelmediğini söylerken, hem dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Yaşar
Güler, hem Fidan, Erdoğan'ın koruma müdürünün arandığını savundu.
MİT'e giden Binbaşı O.K.'nın, 'MİT Müsteşarının kaçırılacağı' ihbarında
bulunduğu anlatılırken, Binbaşı O.K.'nın ifadesinde, 'darbe' uyarısı
yaptığı da tespit edildi.
-MİT Müsteşarının Gidişine Niye İzin Verdiler?-
Bu örneklerden sonra darbeyle ilgili bir başka bilgiye geçelim.
Genel kanaat; Darbenin 03.00'te planlandığı, ancak MİT Müsteşarı Hakan
Fidan'ın Genelkurmay'a gelmesi üzerine deşifre olduklarını düşünen
darbecilerin bunu öne aldıkları şeklinde.
Nitekim Genelkurmay Başkanı Akar TBMM Komisyonu'na gönderdiği cevapta, 'Bu
ihbar en başından itibaren çok ciddi bir şekilde ele alınmış ve gerekli
tedbirlerin tereddütsüz alınması ve icra edilmesi sağlanmıştır. Kanaatimce,
alınan bu tedbirlerden dolayıdır ki, hainler paniğe kapılarak, daha sonra
sanık ifadelerinden öğrendiğimize göre geç saatlerde yapmayı (saat 03.00)
planladıkları işi öne almak suretiyle erkenden ifşa olmuşlar ve böylelikle
darbe girişiminin akamete uğramasındaki önemli bir faktör gerçekleşmiştir'
dedi.
MİT Müsteşarı Hakan Fidan da yine TBMM Komisyonuna şu bilgiyi verdi:
'Örgüt mensuplarınca daha sonra verilen ifadelerde; 'MİT Müsteşarının
Genelkurmay Karargâhına gelmesi ve akabinde Genelkurmay Başkanı tarafından
tüm askeri uçuşlar ile Ankara Garnizonundaki askeri intikallerin ikinci bir
emre kadar durdurulması üzerine darbe girişiminin başlama zamanının, 16
Temmuz 2016 saat 03.00'den, 15 Temmuz 2016 saat 20.30 civarına alındığı'
belirtilmiştir.'
Burada durup, bazı soruları tekrarlayalım.
Binbaşı O.K. MİT Müsteşarının kaçırılacağını bildirdiği halde, Fidan
rahatlıkla Genelkurmay'a gidiyor. Hulusi Akar ve Yaşar Güler'e güveninin
tam olduğunu bildiğimizden 'normal' diyelim. Lâkin madem darbeciler bu
ziyaret üzerine panikliyor ve ifşa olduklarını düşünüyor, Fidan'ın çıkıp
gitmesine neden izin veriyorlar? Tamam Karargâhı basan Özel Kuvvetlerdeki
darbeciler Fidan'ın ayrılmasından 5 dakika sonra geliyor, ama 'Yurtta Sulh
Konseyi' içinde yer aldığı ortaya çıkan Akar'ın Özel Kalem Müdürü Ramazan
Gözel ile baş darbecilerden olduğu anlaşılan Yaveri Levent Türkkan acaba
çıkışta niye Fidan'ı engellemiyor?
MİT Müsteşarını kaçırma ve darbe planlarının yapıldığı Kara Havacılık
Komutanlığı'ndan Karargâha gelen Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih
Zeki Çolak'ı içeri girdiği anda derdest ettiren Ramazan Gözel'in, Hakan
Fidan'la ilgili plandan haberinin olmaması mümkün mü?
-Darbeciler Çolak'ı Akar'la Niye Görüştürdü?-
Bir başka soru; MİT Müsteşarının gelişi kadar Kara Kuvvetleri Komutanı
Salih Zeki Çolak'ın Kara Havacılık Komutanlığı'na gidişinin de darbecileri
panikletmesi gerekiyor, değil mi?
MİT Müsteşarı Fidan'ın Genelkurmay'a gelip, ihbarı bildirmesinin ardından
Akar'ın Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak'ı yanına bir savcı ve
Merkez Komutanını alıp, Kara Havacılık Komutanlığı'nda inceleme emri
verdiği malûm.
Çolak buraya gittikten sonra birkaç kez Akar'la telefonla görüşüyor.
Nereden biliyoruz? Akar'ın ifadesinde net bir bilgi olmasa da Çolak'ın
ifadelerinden.
Çolak 18 Temmuz'daki ilk ifadesinde Akar'la görüşmeleri hakkında şunları
anlattı:
'Saat: 18:50 sıralarında Kara Havacılık Komutanlığına ulaştım... Ben orada
bulunan görevlilere çeşitli sorular sorarak bir şeyler almaya çalıştım,
ancak herhangi bir bilgi alamadım, olağanüstü bir durum da tespit edemedim.
Olay çok iyi kamufle edilmişti. Benim tesislerdeki bu faaliyetim 21:35'e
kadar devam etti... Bu arada da Genelkurmay Başkanımıza da telefonla
sürekli bilgi verdim. En son 21:35 sıralarında Genelkurmay Başkanımızı
telefonla bilgi vermek amacıyla aradığımda Genelkurmay Başkanımızın Emir
Subayı Piyade Yarbay Levent Türkkan bana telefonda çok rahat bir ses
tonuyla 'komutanım Genelkurmay Başkanımız sizi ve özellikle Kurmay
Başkanımız İhsan Uyar'ı Karargaha bekliyor' dedi. Levent Türkkan ben
kendisinin daha önce yani tesislerde Genelkurmay Başkanımızla görüşmek için
Genelkurmay Başkanımızı aradığımda Genelkurmay Başkanımıza telefonda
bağlantı kurdu, ancak en son görüşmemizde Genelkurmay Başkanımızla beni
görüştürmeden doğrudan yukarıda belirttiğim şekilde bizi karargâha davet
etti.'
Çolak'ın 14 Ekim'deki ek ifadesinde bu konuda daha detay bilgiler var. İşte
söyledikleri:
'Tümgeneral Hakan Atınç'ın odasındayken Genelkurmay Başkanı emir subayı
benim Kara Havacılık Komutanlığında olduğumu öğrenerek (muhtemelen kara
havacılık komutanlığındaki hainler tarafından bildirilmiş olabilir) Sayın
Genelkurmay Başkanı ile telli hattan beni görüştürmüştür. Sayın komutana şu
anda saatin 19:12 olduğunu ve Kara Havacılık Komutanlığında herhangi bir
hareketlilik gözlemlenmediğini, B-200 uçağının çıkış için hazır beklediğini
maskelemeyi başarı ile yaptığımı merkez komutanı, kurmay başkanı ve askeri
savcının kışlaya girmek üzere olduğunu, biraz sonra detaylı inceleme için
hangarlar bölgesine gideceğimi belirttim. Sayın Komutan, Kara Havacılık
personelinin savcı ve merkez komutanının gelişini anlamaması için merkez
komutanı ve askeri savcının kesin olarak kışla içine sokmamamı, dışarıda
bekletmemi belirterek, 'hangarlar bölgesinde yine görüşelim' emrini
vermiştir.... Hangarlar bölgesinde yaklaşık 45 dakika kadar inceleme
yapmaya müteakip Sayın Genelkurmay Başkanımızla ikinci kez telefonla
görüşüp durumun sakin olduğunu, meydanda hareketlilik olmadığını, hangar
kapılarının kapalı olduğunu, durumu maskelemek için CH helikopter kabul
töreni hazırlıklarını yaptığımı belirtiğimi söyledim. Sayın komutan
alaydaki pilotlarla görüşmemi, gerekirse onlarla çay içmemi ve sohbet
ederek ağızlarından laf almamı denememi rica ettiler... Herhangi bir
tespitte bulunamadığım için 21:25 civarında kara havacılık komutanlığından
araçla ayrıldım... İstanbul yolundan karargaha dönerken saat 21:28
civarında 3. defa Genelkurmay Başkanımızı arayıp bilgi vermek istedim.
Genelkurmay Başkanımızın Emir subayına beni komutan ile görüştür dediğimde
o da, 'telefonu başkana ver, başkana ver' diye bir ses duyduktan sonra
telefon kapandı. Ben kendi emir subayıma hat düştü, tekrar deneyelim diye
emir verdim. Bu esnada araç ile İstanbul yolundan sapıp Atatürk Orman
Çiftliğine yakın Devlet Demir Yolları köprüsüne varmadan bir cepe aracı
çektirerek ve emir subayı ile şoförü çıkartarak bir müddet bekledim. Bu
esnada emir subayı Genelkurmay emir subayına ulaşmaya çalışıyordu. Ben
yanımdaki Kurmay Başkanı Orgeneral İhsan Uyar'a, 'benim için rahat değil,
bir daha dönüp kara havacılık komutanlığına bakalım' dedim. Planım yaklaşık
iki km. kadar sonra yoldan sapıp, alt yoldan geri dönerek Kara Havacılık
Komutanlığına gitmek iken emir subayım, Genelkurmay Başkanı emir subayını
bulduğunu belirterek, telefonu bana verdi. Kendisi ile görüşürken,
'Komutanım Genelkurmay Başkanı sizi ve özellikle Kurmay Başkanını karargaha
acele bekliyor' dedi.'
Soru şu; O akşam hiç kimse Akar'a ulaşamıyor. Daha doğrusu özel kalemdeki
darbeciler, 'müsait değil, size sonra dönelim' diyerek, kuvvet komutanları
dahil kimseyi Akar'a bağlamıyor da darbe planlarının merkez üssüne giden,
belki de hazırlıkları tespit edip, ortaya çıkaracak olan Çolak'ı neden
görüştürüyorlar?
-İstanbul'daki Düğünün Basılması Ne Zaman Planlandı?-
Darbenin gerçek saatinin 03.00 olduğu bilgisine dönersek;
O gece Konya 3. Ana Jet Üssü'nden gelip, İstanbul'daki meşhur düğünü basan
MAK Timinin Komutanı eski Binbaşı Gökhan Maldır'ın ifadesi bu konudaki
ezberleri bozacak nitelikte.
Darbeden bir gün önce Filo Komutanı Alparslan Şahin'in kendisi ve pilot
Binbaşı Mehmet Fatih Özkan'ı çağırıp, Hava Tuğgeneral Gökhan Şahin
Sönmezateş'in İstanbul'da beklediğini, onunla görüşmeleri gerektiğini
söylediğini, bunun üzerine o akşam İstanbul'a giderek, Hava Harp Okulu'nda
Sönmezateş'le görüştüklerini belirtip, şunları anlattı:
'Gökhan Sönmezateş, bana ve Mehmet Fatih Özkan'a yarın itibariyle
sıkıyönetim ilân edilecek, bu kapsamda İstanbul'daki havacı Generallerin
korunması ve emniyetli bir yere nakli görevinin bize verildiğini söyledi.
Biz Sönmezateş'e şaşırarak, 'ne sıkıyönetimi' diye sorduk. O da gerekli
komuta kademesi silsilesi içinde bu kararın alındığını, bizim sadece
komutanların korunması işlemini yapacağımızı söyledi ve komutanlarımızı
emniyetli bir bölge olan Akıncılar Hava Üssüne götüreceğimizi söyledi.'
Bu görüşmeden sonra ertesi sabah Konya'ya dönüp, hazırlıklara
başladıklarını ve arabalara 4'erli 5'erli binerek, öğlen 13:00-14:00 gibi
Konya'dan çıkıp, saat 20.00 gibi İstanbul Samandıra'daki askeri birliği
vardıklarını kaydeden Maldır şöyle devam etti:
'Şu an hatırladım. Sönmezateş General ile görüşürken kendisi bize
generallerin o gün Fenerbahçe Modalar Düğün Salonunda olacaklarını
bildirmişti. Bizim de helikopterle oraya gidip onları alacağımızı
söylemişti. Helikopter geldi. Helikopterlere bindikten sonra 10 dakika gibi
bir uçuştan sonra belirtilen yere vardık.'
Maldır'ın iddiası doğruysa; Moda'daki düğün salonunun basılarak, Hava
Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal başta olmak üzere buradaki komutanların
derdest edilmesi 1 gün öncesinden kararlaştırılmış demektir.
Bu durumda MİT Müsteşarının Genelkurmay'a gidişi üzerine darbe planının
ifşa olduğu ve saatin öne çekildiği tespiti de tartışmalı hale gelmiyor mu?
Müyesser YILDIZ
16 Temmuz 2017
* * *
Evet değerli okurlarım, 15 Temmuz 2016 Kalkışma Teşebbüsü ile ilgili
olarak, aydınlatılması gereken daha pek çok soru olduğu ortada.
Dilerim zaman içinde bunların bir bölümü aydınlığa kavuşturulur.
|
Tweet |
Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.
Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta
Son güncelleme tarihi 2 Eylül 2024