Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

6 Nisan 2015

Göğsümüzü Kabartan Bir Tıp Etkinliği: Türk Toraks Derneği 18. Yıllık Kongresi.

New York Times gazetesinin Türkiye temsilciliğini de yapmış olan Stephen Kinzer, Hilal ve Yıldız, İki Dünya Arasında Türkiye adını taşıyan kitabında çok ilginç bir tespitte bulunur:

Türkiye'nin sanat, edebiyat ve bilim alanlarında çok nitelikli insanlar yetiştirdiğini, bunların uluslararası büyük başarılara imza attıklarını, ama toplumun en yeteneksiz, en kalitesiz insanlarının siyasetle uğraştığını söyler.

Bir başka deyişle Kinzer, Türkiye'nin sorununun "insan malzemesi" değil, "politikacı malzemesi" olduğuna işaret eder.

* * *

Nisan başında Antalya'da düzenlenen Türk Toraks Derneği 18. Yıllık Kongresi'ni izlerken Kinzer'in bu sözlerini anımsadım:

Dünyanın çeşitli yerlerinden gelen ünlü uzmanların da katılımıyla akciğer hastalıklarına ilişkin bilimsel ve tıbbi sorunlar ve bunların çözüm yollarıyla birlikte, bu sorunlara yol açan toplumsal ve kültürel koşullar da tartışıldı...

Genel tartışmaların dışında, uzmanlar tarafından doktorlar için, önemli yeni tedaviler, tıbbi uygulamalar hakkında kurslar da düzenlenmişti...

Klasik deyimiyle müthiş bir "Hizmet içi eğitim" maratonu da yaşandı.

* * *

Hipokrat Yemini.

Doktorların mesleki ahlâk kuralları tıp fakültelerinde tıp tarihi ve deontoloji başlıklı derslerde okutuluyor...

Deontoloji, kısaca, doktorların mesleki uygulamaları bakımından uymaları gereken ahlâk kuralları demek.

Bu kurallar Hipokrat yemini adı altında mezunlar tarafından da benimseniyor:

"Tıp fakültesinden aldığım bu diplomanın bana kazandırdığı hak ve yetkileri kötüye kullanmayacağıma,

Hayatımı insanlık hizmetlerine adayacağıma,

İnsan hayatına mutlak surette saygı göstereceğime ve bilgilerimi insanlık aleyhinde kullanmayacağıma,

Mesleğim dolayısıyla öğrendiğim sırları saklayacağıma,

Hocalarıma ve meslektaşlarıma saygı göstereceğime,

Din, milliyet, cinsiyet, ırk ve parti farklarının görevimle vicdanım arasına girmesine izin vermeyeceğime,

Mesleğimi dürüstlük ve onurla yapacağıma,

Namusum ve şerefim üzerine yemin ederim."

* * *

Tıbbi Deontoloji Tüzüğü.

13 Ocak 1960'da Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile yürürlüğe konulan tüzüğün başlangıçtaki ana hükümleri de şöyledir:

MADDE 2 - Tabip ve diş tabibinin başta gelen vazifesi, insan sağlığına, hayatına ve şahsiyetine ihtimam ve hürmet göstermektir.

Tabip ve diş tabibi; hastanın cinsiyeti, ırkı, milliyeti, dini ve mezhebi, ahlâki düşünceleri, karakter ve şahsiyeti, içtimai seviyesi, mevkii ve siyasi kanaatı ne olursa olsun, muayene ve tedavi hususunda âzami dikkat ve ihtimamı göstermekle mükelleftir.

MADDE 3 - Tabip, vazifesi ve ihtisası ne olursa olsun, gerekli bakımın sağlanamadığı âcil vakalarda, mücbir sebep olmadıkça, ilk yardımda bulunur.

Diş tabibi de, kendi sahasında, aynı mükellefiyete tabidir.

MADDE 4 - Tabip ve diş tabibi, meslek ve sanatının icrası veslesiyle muttali olduğu sırları, kanuni mecburiyet olmadıkça, ifşa edemez.

Tıbbi toplantılarda takdim edilen veya yayınlarda bahis konusu olan vakalarda, hastanın hüviyeti açıklanamaz.

MADDE 5 - Sağlık müesseselerinde tatbik olunan usul ve kaideler mahfuz olmak üzere, hasta; tabibini ve diş tabibini serbestçe seçer.

MADDE 6 - Tabip ve diş tabibi, sanat ve mesleğini icra ederken, hiç bir tesir ve nüfuza kapılmaksızın, vicdanî ve meslekî kanaatına göre hareket eder.

Tabip ve diş tabibi, tatbik edeceği tedaviye tâyinde serbesttir.

MADDE 7 - Tabip ve diş tabibi sanat ve mesleğinin icrası dışında dahi olsa, meslek ahlâk ve adabı ile telif edilemeyen hareketlerden kaçınır.

MADDE 8 - Tabiplik ve diş tabipliği mesleklerine ve tedavi müesseselerine, ticari bir vecihe verilemez.

* * *

Aslında bu tüzük çok daha uzun ama, ben sadece bir kaç önemli maddeyi alıntıladım.

Görüldüğü gibi hem ahlâk yeminleri, hem de yasal olarak uymaları gereken ilkeler doktorları, tek birey olarak insana hizmete yönlendirdiği gibi tüm olarak insanlığın sorunlarına da demokrat ve eşitlikçi bir biçimde yaklaşmakla görevli kılmaktadır.

İşte bu ilkelerin uygulanmalarını yaygınlaştırmak, bunlara göre meslek içi ve ahlâki eğitim ve denetim yapmak, tıp konusundaki meslek odalarının ve ihtisas derneklerinin görevleri arasındadır.

Türk Toraks Derneği de bu meslek kuruluşları arasında önde gelen, doktorların mesleki bilgilerini ve topluma karşı olan ahlâki sorumluluklarını arttırmak için sistematik etkinlik yapan bir dernektir.

Örneğin Türkiye'deki sağlık sorunları, doktorların sorunları, sağlık sorunları ile medya arasındaki ilişkiler, bu kongrede ayrıntılı bir biçimde tartışıldı.

Geçen yıl "Biber Gazı" sorunu ön plandaydı. Bu gazın toplumsal olaylarda kullanılmasının yarattığı tıbbi sorunlar tartışılmış ve buradan "Biber Gazı (Zehirli Gaz) yasaklanmalıdır" başlıklı, benim de yürekten katıldığım ve desteklediğim bir kampanya çıkmıştı.

Bu yıl oturumlardan biri Soma maden faciasına ayrılmıştı...

Madenlerdeki koşullar hem uzmanlar tarafından hem de olayın bizzat mağduru olanlarca ayrıntılı bir biçimde tartışıldı ve tam bu Kongre sırasında (hiç kuşkusuz onun da yarattığı kamuoyunun etkisiyle) Meclis'te madenlerdeki "Yaşam odaları" yasası kabul edildi.

* * *

Kongrede, sağlık sorunlarının arkasında yatan toplumsal ve kültürel faktörlerin vurgulanması bakımından sadece katılımcılara değil, medyaya da pek çok mesaj verildi.

Örneğin, Türk Toraks Derneği Yön. Kur. Üyesi Prof. Dr. Oğuz Kılınç "Termik ve nükleer santral ölümleri artıracak. TORAKS hocaları olarak bu kararı verecek olanları uyarıyoruz" açıklamasında da bulundu.

Madenlerdeki koşullar özel olarak tartışıldı ve medyaya açıklamalar yapıldı...

İş kazalarının büyük bir ölüm nedeni olduğu ve işyeri güvenliği sorunları medyanın dikkatini çekecek bir biçimde dile getirildi...

Halkı bilinçlendirme işlevi:

Türk Toraks Derneği'nin "Hayat nefesle başlar" sloganıyla açtığı bir Facebok sayfası bulunuyor.

Ayrıca derneğin web sayfası da artık bir halk sayfası olarak yayına devam ediyor. Vatandaşları merak ettiği konularda aydınlatmayı amaçlayan http://www.toraks.org.tr'de güncel konular hakkında sürekli güncel paylaşımlarda bulunuluyor.

* * *

Doktorlar, bu ülkede en çok haksızlığa uğrayan, mesleklerini icra etmek için mecburi hizmet yapmaları zorunlu olan tek profesyonellerdir...

Her türlü zorluk altında mesleklerini yapmaya çalışırlar...

Üniversitelerde ve hastanelerde eğitim, kadro, makine ve teçhizat sorunları, muayenehanelerde bürokratik denetim sorunlarıyla boğuşurlar...

Doktorluk mesleğiyle ilişkili olmayan yöneticilerin baskıları altında inlerler...

Performans sistemi denilen bir değerlendirilme düzeni içinde hastaya insan muamelesi yapma olanakları ellerinden alınır...

Bütün bunlara karşın canla başla insanlara hizmet etmeye çalışırlar:

Örneğin Gezi olayları sırasında, meslek ahlâkının gerektirdiği biçimde acil hastalara müdahale etmişler ve sırf mesleklerinin ahlâki sorumluluklarını yerine getirdikleri için de siyasal iktidar tarafından suçlanmış ve yargılanmışlardır.

Türkiye genel bir ahlâk erozyonu sorunu yaşıyor...

Toplumsal sorunlar, demokratik olarak ancak örgütlenme ve eğitim ile aşılır...

İşte tıp dernekleri bu kaotik ortam içinde üzerlerine düşen görevleri yerine getirmeye çalışan kahramanlardan oluşuyor...

Ve bu erozyon içinde doktorlar bir deniz feneri gibi, doğru yolu aydınlatan ışık saçıyor...

Türk Toraks Derneği de bu işlevi yerine getiren seçkin örgütlenmelerden biridir...

Bütün emek verenleri ve yöneticileri kutluyorum.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 25 Mart 2024

Valid HTML 4.01 Transitional