Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

13 Nisan 2015

CHP'NİN 11 Nisan Kartal Mitingi

Sevgili okurlarım, danışmanları ya da dostları olarak liderlerin seçim kampanyalarına çok katıldım, seçim otobüslerinde çok seyahat ettim.

Fakat ilk kez Cumhuriyet adına Kılıçdaroğlu'nun Kartal mitingini gazeteci olarak izledim.

Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet'e ve bana çok özel bir muamele yaptı, otobüsün içine aldı, konuştu, mitingden sonra da sadece bana özel bir söyleşi verdi.

Ben de yıldırım hızı ile gazeteye gidip bunları baskıya yetiştirmek için bilgisayarın başına oturdum...

Ve gazete baskıya giderken yazıları ucu ucuna yetiştirdim...

Ama hâlâ eksikler var, salı gününe onları da yazacağım.

Üç ayrı yazı yazdım mitingi hakkında.

Birinci yazı mitingden izlenimler...

İkinci yazı Kılıçdaroğlu ile yaptığım bize özel söyleşi...

Üçüncü yazı da klasik sütunum "Aydınlanma" için yazdığım, otobüsün içinde kulis haberleri.

Cumhuriyet'in internet sayfasında izlenimler yazım ayrı bir haber olarak yayınlanmadı...

Her üç yazının birlikte okunabilmesi için, bu hafta "Güncel"i bu konuya ayırdım.

Aşağıya sevgili Vedat arkadaşımın çektiği bazı fotoğraflarla birlikte bu üç yazıyı da koyuyorum.

* * *

CHP'NİN KARTAL MİTİNGİNDEN İZLENİMLER

CHP Kartal 1

Normal Vatandaşlıktan Liderliğe.

Kılıçdaroğlu CHP'nin 2015 seçim kampanyasını başlattığı İstanbul Kartal mitingiyle artık liderlik koltuğuna iyice ısındığını gösterdi. Gerek konuşmasının içeriği, gerek hali, tavrı, üslubu, artık "İçimizdeki sade vatandaş Kemal Kılıçdaroğlu"nun "Lider Kılıçdaroğlu" kimliğine dönüştüğünü işaret ediyordu.

Kartal Gerçekten İnledi.

Kalabalık bir miting alanı, Bayraklar, bayraklar, flamalar, çeşitli örgütler, çeşitli pankartlar. Hava güneşli olduğu için beyaz şapkalar dağıtılmış partili katılıcılara. Kırmızı beyaz bayraklarla beyaz şapkalar güzel bir görüntü oluşturuyordu.

Kalabalık hareketli ve dinamikti. Kılıçdaroğlu'nun konuşmasına yerli yerinde tezahüratla olumlu tepkiler verdi.

Bireysel Sesler Yüksekti.

Arkamda yaşlı bir hanım vardı. Kılıçdaroğlu'nun her cümlesine onu tasdik eden bir cümle ile yanıt veriyordu.

Şöyle bir kalabalığın içine doğru yürüdüm: Hayret, pek çok kişi bu hanım gibiydi. Ya vatandaş AKP iktidarından gerçekten bıkmış usanmış, tepkisini artık bireysel olarak da bağırarak veriyor, ya da Kartal mitingine katılanlar çok aktif!

"Milletçe Alkışlıyoruz"un Anlamı.

CHP'nin ilk seçim propagandası filminin sloganı olan "Milletçe alkışlıyoruz" sözünün anlamını da anladı mitinge katılanlar. Kılıçdaroğlu bu alkışların "protesto alkışı" olduğunu açıkladı. Bütün halkı, sadece mitingi meydanlarından değil, işyerlerinde, fabrikalarda, sokaklarda bu protesto alkışına katılmaya çağırdı. "Alkışlıyoruz, milletçe alkışlıyoruz" dedikten sonra ekledi "Geliyoruz, milletçe geliyoruz."

Konuşmanın Mantığı: Önce Negatif, Sonra Pozitif.

Kılıçdaroğlu, konuşma metnini, danışmanlarından da yardım alarak kendi hazırlamış. Önce Türkiye'nin sorunlarına değindi. Açlık, yoksulluk, işsizlik, borçlan8ma, ekonomik zorulklar, en başta saydığı sorunlar. Bunlara ilişkin sayılar verdi. İnandırıcıydı. Ondan sonra çözüm önerilerini başlıklar halinde sıraladı. "Bu konuda kim isterse onunla her yerde tartışmaya hazırım. Ben bu konuları çok iyi bilirim. Türkiye'de bu konuları çok iyi bilen on kişi varsa onlardan biriyim" dedi.

Ana Slogan: Korkmayın, Yılmayın, Sinmeyin.

Kılıçdaroğlu konuşmasının ilk kısmandı sık sık "Korkmayın, yılmayın, sinmeyin" dedi. Bunu hem adalet görevlilerinden iş adamlarına kadar her kesime söyledi, hem de konuşmasının baş kısmındaki ana konulardan biri olan baskı rejimine karşı bir önlem olarak ortaya koydu. "Biz varız, CHP var, kabadayılıktan, baskıdan zorbalıktan korkmayın" dedi. Bu sloganı konuşmasının içine çeşitli yerler serpiştirmişti. Günümüzün demokrasi sorununu dile getiren ve akılda kalıcı bir solgan olarak dikkati çekti.

"Cinnet Halinde Bir Toplum." "Yaşanacak Bir Türkiye."

Kılıçdaroğlu slogan mahiyetinde iki sıfat daha kulandı:

"Cinnet Halinde Bir Toplum" AKP iktidarının herkesi birbirine düşman eden politikası sonunda yaşadığımız günü tanımlıyordu. "Yaşanacak Bir Türkiye" ise CHP'nin seçim sonrası herkese olan vaadini vurguluyordu. Hiçbir din, mezhep, ırk, milliyet, meslek, sınıf ayrımı yapmadı Kılıçdaroğlu. Daima "Bütün millet" dedi.

"Malum Zihniyet." Konuşmasının en ilginç noktalarından biri AKP'nin veya Erdoğan'ın veya Davutoğlu'nun adını ağzına almamasıydı. Eleştirilerini sürekli olarak "Malum zihniyet" dediği otoriter ve ayrımcı bir zihniyete, bir anlayışa yöneltti. Sanıyorum mitingin en önemli özelliklerinden bir de buydu: Kin ve nefret değil, umut ve iyimserlik vardı.

* * *

CUMHURİYET'E ÖZEL

CHP Kartal 2

CHP'nin büyük Kartal mitingi sırasında Kemal Kılıçdaroğlu ile ayak üstü kısa bir mülakat yapma fırsatı bulduk:

Emre Kongar: Umut Oran, Rıza Türmen, Atilla Kart, Ali Gündüz gibi çalışkan milletvekillerinin aday olmaması kamuoyunun dikkatini çekti. Bu arkadaşlarınızdan parti merkez örgütlerinde yararlanmaya devam edecek misiniz?

Kemal Kılıçdaroğlu: Bu arkadaşlardan yararlanmayı kesin olarak sürdüreceğiz. Düşünsel katkılarını hâlâ sürdürüyorlar. Şu anda bile onlara danışıyorum. Aday yapılamamalarının nedeni kontenjan sayılarının çok sınırlı olmasıdır. Yoksa kendileri çok değerli arkadaşlardır. Onlarla yakın çalışmayı sürdüreceğiz.

E.K. Bir demecinizde bu seçim kampanyasının pozitif olacağını, CHP'nin çözüm önerileri üzerinde yoğunlaşacağını belirttiniz. Rüşvet ve yolsuzluk iddiaları ile, otoriterleşme eğilimleri üzerinde durmayacak mısınız?

K.K. Hayır, duracağız. Asla bu yolsuzluk ve rüşvet iddialarını ve otoriterleşme eğilimlerini ihmal etmeyeceğiz. Ama esas olarak olumsuzluklar üzerinden değil, CHP'nin çözüm önerileri üzerinden, olumlu mesajlar vereceğiz. Sokaktaki vatandaşın günlük sorunlarına eğileceğiz. Taşeron işçilerden, merdiven altı üretime, emeklilerin sorunlarından işçilerin ve esnafın sorunlarına kadar kendi projelerimizi anlatacağız.

E.K. Örgütler sizce yeterince çalışıyorlar mı?

K.K. Yaygın olarak önseçim yapmamız örgütlerimize büyük bir canlılık getirdi. Bence bu önseçim olayı, demokrasimize ve elbette partimize getirdiğimiz en büyük katkı. Örgütlerimizin bundan aldıkları heyecanla daha iyi çalışacaklarına inanıyorum. Arzu ettiğim düzeye henüz ulaşmış değiller ama önseçimle çok güzel bir başlangıç yaptılar. Kısa zamanda arayı kapayacaklarına inanıyorum.

E.K. Sümeyye Erdoğan'a suikast iddialarına ilişkin olarak Umut Oran'a iftira atıldığını ve bu konuyu savcılığa duyurduğunuzu belirttiniz. Bu olayı takip ediyor musunuz?

K.K. Evet çok yakından izliyoruz. Savcının soruşturması devam ediyor. Takip ediyoruz. MİT'in içinden bir kanadın iktidara iç politikayla ilgili servis verdiğini düşünüyoruz ve bunu belirttik.

E.K. Seçmenle nasıl bir diyalog kurmayı düşünüyorsunuz?

K.K. Türkiye'de seçmen büyük bir baskı ve büyük bir medya bombardımanı altında. Bu nedenle çevremizi, olayları, kendimizi yeterince sorgulayamıyoruz. Sandığa olayların içyüzlerini bilmeden, medya tarafından yönlendirilmiş olarak yollanıyoruz. Biz seçmene gerçekleri ve olayların içyüzlerini anlatarak onlarla diyalog kuracağız.

* * *
CHP Kartal 3

AYDINLANMA

CHP KULİSİ

Yazı işlerindeki arkadaşlar CHP'nin İstanbul Kartal'daki seçim kampanyasının açılışı mitingini çok önemsiyorlardı.

"Hocam illa da sen gitmelisin" diye bana ısrar ettiler.

Doğrusu biraz merakımdan, ama daha çok mitingi okurlarıma doğrudan aktarmanın keyfini yaşamak için gitmek gerçekten de cazip geldiğinden kalktım yollara düştüm.

Bu kez son derece düzenli ve organize bir mitingle karşılaştım….

Konuşmanın yapılacağı platform ve çevresi çok iyi hazırlanmıştı. Seçim otobüsü önceden gelmiş, platformun arkasındaki yerine almıştı.

Medya ilişkilerinden sorumlu olan Erdoğan Toprak işini iyi yapmıştı. Kartal Belediyesi'ni de kutlamak isterim, zabıta her yerdeydi ve hem çok disiplinli hem de çok saygılıydı.

* * *

Miting ve Kılıçdaroğlu'nun konuşması hakkındaki izlenimlerimi ayrı bir yazıda okudunuz herhalde.

Aslında üç kişilik bir ekiptik:

Sevgili Hilal konuşmayı deşifre etti, sevgili Vedat da çok güzel fotoğraflar çekti.

Bu arada ben de Kılıçdaroğlu'ndan "Cumhuriyete özel" kısa bir mülakat aldım, onu da herhalde gördünüz.

Bu sütuna da CHP kulislerinde konuşulanlar kaldı.

Elbette esas kaynağım, seçim otobüsünün içindekilerdir.

* * *

CHP'nin ileri gelenleri ciddi ciddi iktidar hazırlığı içindeler. Tek başlarına olmasa bile bir koalisyonla iktidara geleceklerine gerçekten inanıyorlar, ya da bana öyle göründüler.

Mantıkları da şu:

Seçimler konuşulmaya başladığında AKP yüzde 49'larda idi. Her gün destek yitire yitire yüzde 39 dolayına indi.

HDP yüzde 11 dolayında barajı mutlaka aşıyor. Doğu ve Güneydoğu'da AKP'den yüzde 3 oy alıyor. Büyük kentlerde CHP'den yüzde 1 dolayında bir oy kayması olabilir.

MHP yüzde 14'ten yüzde 17'ye çıktı, orada duraladı.

CHP yüzde 26'dan başladı yüzde 30'u zorluyor.

Ben eski bir kamuoyu araştırmacısı olarak parti taraftarlarının dile getirdikleri oranları elbette kuşku ile karşılıyorum.

Okurlarıma sadece CHP'nin beklentini yansıtmak istedim; ne kadar gerçekçi olduklarını seçim sonrasında göreceğiz.

* * *

Bu miting kargaşası içinde bir ara Kılıçdaroğlu'nun kızı Aslı ile tanıştım; benim okurlarım arasındaymış ve birlikte resim çektirmek istedi.

Fırsattan istifade hemen gazetecilik yapıp "Babanızın en beğendiğiniz tarafı" nedir diye sordum.

Hiç duraksamadan "Dürüstlüğü ve kararlılığı" dedi.

Tam "En beğenmediğiniz tarafı" diye soracaktım ki, babasının korumaları gelip, beni özel söyleşiye götürdüler.

Böylece benim "Babalar ve kızları" konusundaki soruşturmam da yarım kaldı.

* * *

Salı günü yazacağım yazıyı da sonradan buraya ekleyeceğim. Böylece bir miting izlenimleri bütünlüğü ortaya çıkacak.

Çok zor ve dolu bir hafta sonu böylece Cumhuriyet'in hiç bir gazetede olmayan haberleri ve söyleşisi ile bir gazetecilik başarısı anlamında son buldu.

* * *

Sonradan eklediğim Salı günü yazdığım Aydınlanma yazısı:

AKP: KAVGA
CHP: BARIŞ

Son günlerin eylemleri ve söylemleri 2015 seçimlerinde iki partinin kampanya stratejilerini açıkça ortaya koydu:

İktidardaki AKP, kavgadan, çatışmadan yana, gerginlikten medet umuyor.

Ana muhalefet partisi CHP, barıştan, herkesi kapsamaktan yana, diyalog ve uzlaşma arıyor.

* * *

Adliye Sarayı'na garip bir baskın, değerli bir savcının şehit edilmesi, iki teröristin öldürülmesi...

İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne anlamsız ve saçma bir saldırı, bir teröristin öldürülmesi...

Ağrı'da nasıl ve nereden çıktığı tam anlaşılamayan bir asker-PKK çatışması, yaralılar, ölüler; halkın çatışmaya karşı tavır koyması...

Selahattin Demirtaş ile Ahmet Davutoğlu arasında "yalancılık" suçlamalarına kadar varan görüş ayrılıkları ve polemikler...

Havuz medyasında bütün bunların bir "üst akıl" tarafından AKP'ye karşı planlanan komplonun sonuçları olduğu ama hepsinin AKP iktidarına yarayacağına ilişkin yorumlar...

Yine aynı yandaş medyada, CHP'nin iktidarı protesto eylemi olarak önerdiği, en masum biçimdeki "alkış"ın, "provokasyon" olarak nitelenmesi...

Ve bu arada internette dolaşan, bütün bunların AKP'nin artık egemen olduğu "derin devlet" tarafından planlandığına ilişkin iddialar!

* * *

AKP'nin çatışmacı yaklaşımına karşı, CHP'nin Kartal mitinginde öne çıkan, bütün milleti kapsayan, kavga ve çatışma yerine, barış ve uzlaşma amaçlayan genel stratejisi:

Kılıçdaroğlu, ırk, milliyet, din, mezhep, sınıf vurgusu ve ayrımı yapmaktan özenle kaçınıyor...

Israrla ve özenle tüm milleti muhatap alıyor.

Erdoğan'ın neredeyse artık her gün, muhtarlarla yaptığı toplantılarda veya başka vesilelerle, muhalefete ve kendine biat etmeyen herkese çatmasına karşılık, Kılıçdaroğlu AKP'nin ve Erdoğan'ın adına bile ağzına almıyor...

Sadece otoriter ve çatışmacı eğilimleri "Malum zihniyet" diyerek eleştiriyor.

CHP zaten daha önce seçim kampanyasını "pozitif" değerler üzerinde yürüteceğini açıklamıştı...

Kılıçdaroğlu, herkesi CHP'nin çözüm önerilerini anlatacağı 19 Nisan'daki Ankara toplantısına çağırdı.

Kartal mitingi sonrası Cumhuriyet'e özel olarak benimle yaptığı söyleşide de Kılıçdaroğlu, ön seçimlerde kullandıkları demokratik yöntemleri, CHP'nin ülke sorunlarını çözmek için kullanacağı uzlaşma stratejisinin temel araçları olarak vurguladı.

AKP'nin çatışmacı, kavgacı, baskıcı yöntemlerine karşı "Korkmayın, Yılmayın, Sinmeyin" biçimindeki başkaldırı önerisi de laiklik, demokrasi, adalet ve özgürlükler bağlamında anlam taşıyordu!


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 15 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional