Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

2 Haziran 2014

Gezi Parkı Bağlamında Türkiye'de Bir Yılda Ne Değişti?

Gezi Parkı eylemi aslında 31 Mayıs'ta değil, 27 Maysı'ta başlamıştı...

Doğru ve ayrıntılı bir kronoloji çalışması için Aykut Küçükkaya ile birlikte yazdığımız "Gezi Parkı Direnişi" adlı kitaba bakılabilir.

Ama yine de 31 Mayıs'ın bir yıldönümü olarak kutlanması daha anlamlı...

Çünkü o gün sabaha karşı, masum bir "yeşil" direnişini, toplumsal bir ptotestoya dönüştüren devlet şiddeti yaşandı Parkta...

Ve ondan sonra işler çığrından çıktı!

Direnişin en önemli özelliği, her kesimden (özellikle orta sınıftan) , her yaştan (özellikle gençlerden ve kadınlardan), her görüşten, birbirlerine zıt kutuplarda bile olsa, insanları, yeşil, demokrasi, insan hakları bağlamında iktidarın yağmasına ve özellikle de baskılarına karşı birleştirmesi ve barışçı olmasıydı:

Dindarlar, dinciler, namaz kılarken, laikler ve ateistler onları korumak için çevrelerine insandan duvar örmüşlerdi...

Her ne kadar "Kürt siyasal hareketi", AKP iktidarının baskılarından dolayı olayı uzak durduysa da, BDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder'in, buldozerlerin önüne çıkması ve direnişe katılan Kürt gençleri, hiç kuşkusuz önemli bir dayanışmayı sergiliyordu.

Elbette profesyonel gruplar, kışkırtıcı ajanlar da, direniş uzadıkça, içeri sızdı...

Münferit de olsa, şiddet eylemleri, molotof kokteylleri sahneye çıktı ve hbu barışçı eylemi bir ölçüde kirletti...

Ama direniş o denli yaygın, barışçı ve dayanışmacı idiydi ki, bu kirlenme, (birinci yıl dönümünde tekrarlanmasına karşın) eylemin genel niteliklerini bozmadı, bozamadı.

* * *

Peki bir yıl sonra geriye baktığımızda nasıl bir bilanço görüyoruz?

7 genç ve 2 güvenlik görevlisi hayatını kaybetti.

İçişleri Bakanlığı, olaylarda yaşanan stresten kaynaklanmadığını öne sürdü ama 7 güvenlik görevlisi intihar etti.

Olaylar 77 kente yayıldı.

Polis, plastik mermi ve bazıları doğrudan insanların kafasını hedef alan 150 bin göz yaşartıcı zehirli gaz fişeği kullandı.

İçine kimyasal ilaç karıştırılmış 3 bin ton basınçlı su fışkırtıldı.

7 bin 500 kişi yaralandı, 100 kadar genç kafa travması geçirdi.

25 kadar genç gözünü, bir genç de dalağını kaybetti.

Gösterilerde yaralananlara tıbbi müdahalede bulunan doktorlar gözaltına alındı, yargılandı.

Gözaltına alınanlara hukuki yardımda bulunan avukatlar suçlandı.

Çevredeki esnafın dükkanları çatışmalardan zarar gördü.

* * *

Siyaseten AKP iktidarının ödediği fatura ise çok daha büyük oldu:

İktidarın "İleri Demokrasi" maskesi düştü, bütün ülke ve bütün dünya, AKP'nin gerçek ceberrut ve baskıcı yüzünü gördü.

"Siyasal, ılımlı İslam" modeli çöktü, Türkiye, Ortadoğu için "model ülke" olma özelliğini yitirdi.

Yukarda sözünü ettiğim kitapta da öngördüğüm gibi, AKP iktidarı (ne yazık ki), bu olaydan ders alarak demokratikleşmek yerine daha da baskıcı yöntemlere yöneldi, rejim iyice çığrından çıktı.

İktidar, içerde liberallerin ve kendilerine "eski solcu" diyenlerin desteğini, dışarda da ABD'nin ve AB'nin "demokrasi adına" verdiği desteği yitirdi.

Cemaat-AKP ittifakı bozuldu.

Yağma kültürü, 17 Aralık "Rüşvet ve yolsuzluk operasyonları" nedeniyle iyice açığa çıktı, iktidarın ve iktidar mensuplarının yakınlarının kirli çamaşırları ortaya döküldü.

Silivri davalarındaki haksızlık ve hukuksuzluklar iktidar mensupları tarafından da kabul edildi, sorumluluk Cemaat'in üzerine atıldı.

Ve bütün bunların sonunda, AKP, 30 Mart yerel seçimlerinde oyu azalan tek parti olarak 2 milyon 500 bin seçmen yitirdi.

* * *

Siz bakmayın iktidarın ve borazanlarının "Hiç bir şey değişmedi" teranelerine...

Gezi Parkı Direnişi'nden bu yana Türkiye'de çok şey değişti ve değişmeye devam ediyor!


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 15 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional