Kitaplar Sürekli Yazılar Kitap Söyleşileri |
25 Şubat 2013
Milliyetçilik Tartışmalarındaki Yanlış!
Olayları ve kavramları tarihsel bağlamlarından kopararak tartışmak
insanı daima yanlışa götürür.
Ne yazık ki tarihsel olayların ve kavramların tartışılmalarında,
güncel ölçü ve ölçütlerin ön plana çıkarılarak tarihsel bağlamlarından
koparılmaları çok yaygın olarak, kimi zaman da kasıtlı bir biçimde
yapılan yanlıştır.
Çok çarpıcı bir örnek, Fatih Sultan Mehmed'in İstanbul'u
fethederken neden bilgisayar kullanmadığı konusunda yapılabilecek
bir eleştiri ile verilebilir!
Olayı biraz daha güncel tartışmalara yakınlaştırmak açısından yine
Fatih Sultan Mehmed'in kenti fethettikten sonra niçin yağmaya
izin verdiğinin eleştirilmesi de aynı bağlamda yanlıştır...
Çünkü o dönemde bütün din-tarım imparatorlukları ve elbette Osmanlılar
da fetihten sonra yağma yaparak ordularını motive ederlerdi; bu bir
gelenekti, zaten imparatorluklar da toprak zaptedilmesiyle yaşar ve büyürdü.
Ortaçağ din-tarım imparatorlukları çağıdır: Savaşlar toprak için, ama görünüşte din ve Allah adına yapılmaktadır. Hiçbir Ortaçağ imparatorluğu ve elbette Osmanlı, "emperyalist" olmakla suçlanamaz... Çünkü o dönem imparatorluklarının yaşaması, gelişmesi, toprakların büyütülmesi üzerinedir ve bunu yapamayan tarih sahnesinden silinip gider. Dönemin ideolojisi din ve mezheptir. Hiçbir imparatorluk kendi dinini ve mezhebini dayattığı için günün koşulları çerçevesinde suçlananaz. Hep belirttiğim gibi Osmanlı'nın emperyalizmi o dönemin en yumuşak emperyalizmlerinden biridir. Ama Endüstri Devrimi dönemi gelip de ulusçuluk akımları ve ulus devletler ortaya çıkmaya başlayınca bu yönteminin bedelini çok ağır ödemiştir. İşte Türkiye Cumhuriyet'i Osmanlı'nın bu gecikmesini telafi etmek için hızlı bir endüstrileşme ve elbette bu arada hızlı bir uluslaşma üreci başlatmıştır. Bu süreç o dönemin egemen anlayışı ve siyasal modelidir. Fakat Türkiye Cumhuriyeti bu işe geç başladığı için çok yol almasına karşın, henüz süreç tamamlanmadan, Endüstri Devrimi'nin de sonuna gelinmiş, yeni oluşan Bilişim Devrimi, dincilik, mezhepçilik ve ulusçuluk akımlarını, "Demokrasi ve insan hakları" bağlamında aşmıştır... Aşmıştır ama onları reddetmemiştir de... Tam tersine eşitlik ve özgürlük bağlamında bunları öne çıkarmıştır: Birbiriyle eşit ve özgür etkileşimde olan kimlikler. (Tabii bu kimliklerin ayırıcı niteliklerinin, aralarındaki geçmiş düşmanlıkların emperyalist güçler tarafından kontrol edilmek istenen bölge ve ülkelerde özellikle teşvik edildiğini de not etmek gerek. Biliyoruz ki "Böl ve yönet" ilkesi günümüzde bu yolla uygulanıyor!) Şimdi Türkiye Cumhuriyeti bu değişime ayak uydurmaya çalışıyor. Bu değişim günlerinde Atatürk dönemini "Milliyetçi" (ya da "Ulusçu" deyin fark etmez) olmakla suçlamak, Fatih Sultan Mehmed dönemini "Şeriatçılıkla" suçlamak kadar yanlıştır. |
Tweet |
Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.
Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta
Son güncelleme tarihi 2 Aralık 2024