Kitaplar Sürekli Yazılar Kitap Söyleşileri |
1 Temmuz 2013
Çeşme'de Konuşma ve İmza.
Cumartesi gecesi İzmir Çeşme'de belediyenin düzenlediği Kitap ve Kültür
Günleri bağlamında bir konuşma yaptım sonra da kitaplarımı imzaladım.
Konuşmanın konusu, malûm, sıcak gündemden dolayı "Gezi Parkı Olayları Üzerine"
başlığını taşıyordu.
Toplantı, çarşı içindeki, restore edilmiş ve bir sergi mekanı haline
getirilmiş antik kilisedeydi.
Gece saat 21:30'da başlayan toplantıya Çeşmeliler olağanüstü ilgi
göstermişlerdi...
Bütün oturma yerleri dolduğu gibi, insanlar konuşma boyunca ayakta kalarak da dinlediler.
"Gezi Parkı Direnişi" üzerine yazdığımız kitap bir gece önce matbaaya
gitmiş olduğu için, bilgilerim taze, söyleyeceklerim son derece planlıydı.
(Laf aramızda her zaman söyleyeceklerimi ve hatta nerede hangi espriyi
yapacağımı bile planlamadan hiçbir konuşmaya gitmem; aynen derslerim gibi,
önceden son derece ayrıntılı olarak hazırlanırım.)
Olayın nasıl masum bir direnişle başladığını...
Polisin şiddetle müdahalesinden ve Başbakan Erdoğan'ın inadına inadına
giderek verdiği ters ve buyurgan mesajlardan dolayı tırmandığını anlattım.
Daha sonra, Taksim'deki farklı projelere, ulusal ve evrensel boyutlara değindim...
Yayalaştırma projesini, AKM'yi, Cami'yi ve Topçu Kışlası'nı ayrı ayrı ele aldım.
Ulusal boyut olarak azarlayıcı ve buyurgan bir yönetimin sesinin getirdiği
bıkkınlığı, insanların dikkate alınma isteğini vurguladım.
Evrensel boyut olarak da "Bilişim Devriminin" Türkiye'deki yansıması
olduğunu, bu Devrimin ideolojisi olan, "Demokrasi ve İnsan Hakları" odaklı
bir nitelik taşıdığını belirttim.
Çok farklı, hatta birbirine zıt (belki de düşman?) grupların bile
Direnişte kol kola girdiğini, çünkü hepsinin kendi isteklerini tartışmak
için Demokrasiye ve İnsan Haklarına ihtiyaç duyduğu konusunda
anlaştıklarını anlattım.
Daha sonra, Direnişçilerin özelliklerini açıklamaya çalıştım.
İç merkezde doğayı korumak isteyen gençlerin ve mimarlar, şehir
plancıları gibi profesyonel ahlâk adına hareket eden meslek mensuplarının
bulunduğunu...
Bunun çevresinde, klasik eylemci örgütlerin ve siyasal partilerin olduğunu...
Üçüncü halkada eylemcilerin ailelerinin bulunduğunu...
Dördüncü halkada da iktidarın ceberrut buyurganlığından bıkmış olan kent
halkların yer aldığını belirttim.
Sonuç olarak iktidarın, gerek "AB süreci", gerekse "Barış süreci"
çerçevesinde, Direnişte dile getirilen isteklerin ekseninde yer alan
Demokrasi ve İnsan Hakları bağlamında bazı gelişmelere öncülük etmesinin
beklendiğini...
Ama gösterilen tepkilerin, tam aksi yönde, daha otoriter bir yönetime doğru
bir gidişi işaret ettiğini...
Kısa vadede ne kadar geri gidilirse gidilsin, uzun vadede, mutlaka
Demokrasi ve İnsan Hakları ilkelerinin kazanacağını söyledim.
Soru yanıt bölümü Çeşmelilerin entellektüel düzeylerine uygun olarak çok
kaliteli geçti.
Hareketin siyasal olarak geleceği, gelecek seçimler, benim twitter ve
facebook'a girip girmeyeceğim gibi konular tartışıldı.
Ben hareketin bir siyasal parti biçiminde devam etmesinin pek söz konusu
olmadığını, ama her partinin bu Demokrasi ve İnsan Hakları mesajından kendisine
düşen mesajı alacağını söyledim.
Daha sonra kitap imzasına geçtik.
İnanılmaz bir sevgi ve ilgi gördüm okurlarımdan.
İmza masasını kilisenin dışına, sokağa koymuşlardı.
Konuşmayı dinleyenlerin oluşturduğu sıra bitmek bitmedi...
O zaman fark ettim ki, bir süre sonra, içerden çıkanlar bitmiş, masa sokakta
olduğu için "gören geliyor."
Velhasıl Çeşme'den çok güzel duygularla ayrıldım.
Bu arada haber vermiş olayım, Aykut Küçükkaya ve öteki arkadaşlarla
birlikte hazırladığımız Gezi Direnişi" kitabı muhtemelen gelecek hafta satışa
sunulur.
|
Tweet |
Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.
Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta
Son güncelleme tarihi 2 Eylül 2024