Kitaplar Sürekli Yazılar Kitap Söyleşileri |
17 Eylül 2012
Kaldırılmış Olan Özel Yetkili Mahkemelerde Garip Olaylar Yaşanıyor.
Özel Yetkili Mahkemeler kaldırıldı, ama yargılamalar sürüyor.
Kamuoyunun gözü buralardaki davalarda.
En son olay, odatv davasında yaşandı.
Beklenen TÜBİTAK "bilirkişi raporu" mahkemeye geldi ama yargıçlar raporu
yeterince açık ve tatmin edici bulmamışlar:
Mahkeme heyeti başkanı Mehmet Ekinci, TÜBİTAK'tan gelen "bilirkişi raporu"
için "Sen bilirkişisin kardeşim, net yaz o zaman, 'bu dosyalar virüs yoluyla
gelmiştir' diye" demiş.
Ama rapor bilgisayarlarda virüs olduğunu belirliyor.
Mahkeme, Barış Terkoğlu'nu ve Barış Pehlivanı salıveriyor ama,
rapora rağmen öteki üç tutuklu sanık, Soner Yalçın, Yalçın Küçük ve
Hanefi Avcı bırakılmıyor.
Üstelik Hanefi Avcı, hayatını sol ile mücadeleye adamış bir emniyet müdürü,
istihbaratçı.
"Haliç'te Yaşayan Simonlar" adıyla yayınladığı kitaptan dolayı tutuklanmış,
odatv davasının sanığı.
Öteki sanıklarla ilişkisi bir hayli zorlama.
Ama o da içerde çile dolduruyor.
Yalçın Küçük, zaten keskin zekası ve iddialı, tartışmalı fikirleriyle
yıllardır tanınan biri, bir akademisyen, bir yazar.
Soner Yalçın, pek çok araştırma kitabı yazmış bir gazeteci.
Mahkeme başkanı Ekinci, TÜBİTAK raporundan sonra bunların salıverilmemesi
konusunda da şöyle demiş:
"CMK sisteminde şüphe sanığın lehinedir, ama hükümde."
Anlaşıldığı kadar, şüpheli durumların, davanın karar aşamasına kadar, sanıkların
lehine yorumlanamayacağına işaret ediyor.
Meclis tarafından çıkarılan yasayla kapatılan Özel Yetkili Mahkemelerin yargılamaları zaten çoktandır kamuoyunda büyük hukuk tartışmalarına konu oluyordu. Özellikle barolar bu konuda çok ciddi kuşkular dile getirmiş, eylemler yapmış ve bildiriler yayınlamışlardı. Öyle anlaşılıyor ki, artık tutarlılığını iyice yitirmiş olan hukuk sistemimizde, Özel Yetkili Mahkemelerin uygulamaları, kapatılma kararından sonra daha da artarak tartışma konusu olmaya devam ediyor. Peki bu mahkemeler kendilerini kuran AKP iktidarı tarafından neden kapatıldı? Herkes biliyor ki, KCK davasındaki yargılama istekleri, Başbakan'ın "adamlarından" MİT Başkanı Hakan Fidan'a ve birkaç personeline kadar uzadığı için. AKP derhal Meclis'ten bir kanun çıkararak Fidan'ı korumaya aldı. Ama bu olay bardağı taşıran son damlaydı. Asıl sorun galiba daha yapısal. Bakın, AKP iktidarının 2010 referandumu sonrasında oluşturduğu Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun, Özel Yetkili Mahkemelerdeki yargıç ve savcıları atamakla yetkili olan Birinci Daire'nin Başkanı İbrahim Okur, Cumhuriyet'in Ankara Temsilcisi Utku Çakırözer'e verdiği demeçte ne diyor: "1. Halkta artık 'ÖYM'lere ve özellikle de İstanbul ÖYM'lerine giden mutlaka tutuklanır' algısı doğdu. Okur bu demecinde başka şeyler de söylüyor ve bu mahkemelerin kendince olumlu yönlerine de işaret ediyor; sevgili okurlarımı yanıltmamak için bunu da belirtmeliyim. Ama çok çarpıcı olan şu satırları bir kez daha vurgulayalım: "ÖYM savcı ve hâkimlerinin ruh halini, basketbol ya da voleybol maçında başlamadan önce saha ortasında kafa kafaya vererek galibiyet kararlılığı sergileyen sporcuların ruh haline benzetiyorum ben." Ünlü doktorları, profesörleri, rektörleri, yazarları, gazetecileri, politikacıları, generalleri, eski genelkurmay başkanını bu "ruh hali", bu "psikoloji", tutuklu olarak, yıllarca hapiste tutarak yargılıyor demek... Futbol dilinde söylersek, hakem heyeti, ağızlarında düdükler, sürekli ara kararlar da vererek, takımlardan biri lehine top kovalıyor sahada! İşte bugünlerde yine garip olaylarla kamuoyunun ilgi odağı olan Özel Yetkili Mahkemeler böyle. |
Tweet |
Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.
Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta
Son güncelleme tarihi 10 Şubat 2025