Kitaplar Sürekli Yazılar Kitap Söyleşileri |
7 Mart 2011
Medya Geç de Olsa Hatasını Anlayacak mı?
AKP-Gülen koalisyonunun sivil dikta projesi medya ayağı ile başladı.
Önce yandaş yazarlar ve medya mensupları yaratıldı.
Sonra medyada mülkiyetlere el kondu, sermaye olarak da medya ele geçirildi.
Adına "Ergenekon" denilen dava medyada pişirildi ve kotarıldı.
Başbakan medya aracılığı ile "Cesur bir savcı aradığını" belirtti.
Medya aracılığı ile gazeteler, gazeteciler, askerler suçlandı.
Yargı ayağı, medyadaki hazırlıklar bittikten, kamuoyu biçimlendirildikten sonra başladı.
2007'de başlayan, iddianamesi binlerce sayfa tutan, sanıkları hapse tıkılmış
ve orada yargılanan davanın dördüncü yılında hâlâ yeni tutuklamalar yapılıyor;
herhalde yeni iddianameler de yazılacak...
Dünya hukuk tarihinde görülmemiş bir uygulama!
Tabii bu süreçteki en önemli dönemeç 12 Eylül 2010 referandumu ile AKP iktidarının,
yargıyı yeniden düzenleme yetkisini alması oldu.
Bu dönemeçten sonra, kritik yerlerdeki ve davalardaki yargıçlar değiştirildi,
yeni tutuklamalar gündeme geldi.
Medyanın, AKP ve Gülen cemaati tarafından sahip olunan, kontrol edilen ve
korkutulan mensupları, bu sivil otoriterleşme sürecine, hem meslektaşlarını ihbar
eden gazeteciler hem de iktidar yandaşı yazarlar ve yöneticiler olarak büyük
destek verdi.
Oysa gözden kaçırdıkları iki tarihsel, toplumsal, siyasal ve örgütsel gerçek vardı:
1) Her yasa dışı örgütlenme ittifakı, bir süre sonra kontrolden çıkar...
2) Dr. Frankenştayn yasası bütün bu işler için geçerlidir: Yaratılan canavar,
bir süre sonra döner, yaratıcısına saldırır.
İşte İlhan Selçuk'un tutuklanmasıyla başlayan, askerler, rektörler,
yazarlar gibi muhaliflerin ve laik Atatürkçü demokratların içeri atılmasıyla
devam eden ve en son Nedim Şener ve Ahmet Şık'ın tutuklanmalarıyla
doruk noktasına erişen bu süreç, bu iki gerçeğin ışığında görüldüğünde hiç de
şaşırtıcı değil.
Özellikle Ahmet Şık bu süreci başlatan ve destek veren kalemlerden biri.
Son eylemi, Fethullah Gülen cemaati hakkında "İmamın Ordusu" adıyla bir
kitap hazırlamakta oluşu.
Nedim Şener'in ise Hrant Dink cinayetindeki devlet sorumlularını
teşhir ettiği biliniyor.
4 Mart Cuma günü Taksim'de ve Kızılay'da yapılan protesto yürüyüşleri geniş bir katılımla gerçekleştirildi.
Birbirlerini tanımayan, sevmeyen hatta birbirini suçlamış ve ihbar etmiş kişiler
aynı yürüyüşte buluştu; hiç olmazsa bir kısmı:
Çünkü Gülen'in ve AKP'nin militan medya mensupları (Gülen'in
Zaman'ının ve iktidar yandaşı öteki bazı gazetelerin mensupları) bu yürüyüşlerde
de yoktu.
Ama en azından kendilerini "liberal" diye (sahte de olsa) tanımlayanların çoğu
protestoya katıldı.
Geç kalmış da olsa, acaba bir bilinçlenme belirtisi mi diye umutlanıyor insan!
|
Tweet |
Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.
Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta
Son güncelleme tarihi 2 Aralık 2024