Kitaplar Sürekli Yazılar Kitap Söyleşileri |
3 Ocak 2011
Aysever ve Faraç Yazıma Tepkiler Üzerine...
Sevgili dostlarım, sonuç tam beklediğim gibi oldu.
Çok sevdiğim ve saygı duyduğum, ama birbirlerinin düşüncelerine ters konumlara
düşmüş olan iki değerli genç dostum için yazdığım yazı her iki taraftan da tam bir
yaylım ateşine tutuldu.
Tabii bu sert eleştirilerin bir nedeni de Mehmet Faraç'ın Cumhuriyet'le
ilişkisinin kesilmesi olayıydı; pek çok okur olayın sadece bu yönü üzerine odaklanmış,
bana eleştiri yöneltiyordu.
Oysa bırakın Faraç'ın ilişkisinin kesilmesine katılmayı, yazı zaten
bu olaydan önce kaleme alınmıştı.
Odatv alıntılayıp yayınlayınca, yazım normalde beni izlemeyen kişilere de
ulaştı; onların eleştirileri daha da sert oldu. (odatv'ye yazıma verdiği önem
için teşekkür ediyorum.)
Yazıyı yazmaktaki asıl amacım bu iki genç arkadaşımın fikirlerini tartışmak değil,
bireysel olarak sahip olduğu değerleri vurgulamaktı.
Ama artık cepheleşmenin, kamplaşmanın had safhaya ulaştığı, ulaştırıldığı ülkemizde
galiba kimsenin bunları görecek hali yok:
Varsa yoksa kendi fikirlerine uygun görüşleri savunanlar ve karşı görünenler...
Kimse başkalarının değerlerine önem vermiyor, hele hele hiç (moda deyimle)
empati yapmıyor.
Odatv'ye gönderdiğim ve onların da yayınladığı açıklamamda, bu yazının
Faraç'ın gazete ile ilişkisinin kesilmesinden önce yazıldığını belirttim ama,
tabii bu noktaya kimse önem vermedi...
Oysa biraz dikkat edilse, yazının amacı daha iyi anlaşılabilirdi:
Yazıyı aslında Cumhuriyet gazetesini değil, Cumhuriyet Halk Partisi'ni
düşünerek yazmıştım.
CHP, bir kitle partisi; içinde partinin temel görüşlerine ters düşmemek kaydıyla
orta-demokrat-sol yelpazenin her rengi olabilir.
Üstelik Kılıçdaroğlu yakaladığı rüzgarla bir hayli yol almış görünüyor;
"Demokratik düzenin korunması" amacına dönük olarak, "Korku İmparatorluğuna"
karşı olan herkesle bir işbirliği havası seziliyor, ki bence bu işbirliği doğru bir seçim
stratejisini yansıtmakta.
Yazıma gelen eleştiriler daha çok "uzlaşmacılık" teması üzerinde yoğunlaşmış,
benim "ne şiş yansın ne kebap" gibi yaklaşım sergilediğim üzerinde odaklanmıştı;
ne kadar yazık, ne kadar yanlış!
Yazı düşünceler değil, kişiler üzerinde odaklanmıştı; sahip oldukları yaklaşımların
doğruluğu yanlışlığı değil, bireysel değerleri ön plana çıkarılıyordu...
Ama insanların gözünü öylesine bir kin ve nefret bürümüş ki, bu yazıyı bahane
edip hakkımda odatv'ye somut bazı yalanlar bile yazanları gördüm; bunları
ne zikretmeye ne de yanıt vermeye niyetim var!
Sonuç olarak bir kez daha toplum olarak, insanları ne kolay harcadığımızı
gözlemledim:
Tabii burada harcanan kişi "Ben" olmuyorum...
Sözünü ettiğim kişiler Aysever ve Faraç.
Bu iki değerli insanın, sevgili genç dostlarımın işleri zor...
Her ikisine de başarılar diliyorum.
|
Tweet |
Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.
Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta
Son güncelleme tarihi 20 Ocak 2025