Kitaplar Sürekli Yazılar Kitap Söyleşileri |
30 Mayıs 2011
Okan Bayülgen, Abbas Güçlü ve Balçiçek İlter.
Geçen hafta yine üç televizyon programına katıldım.
Pazar gecesi Okan Bayülgen'in "Muhabbet Kralı" programındaydım.
Benimle birlikte dokuz katılımcı daha vardı.
Okan Bayülgen gençlerin sevgilisi; benim de çok beğendiğim bir
televizyon programcısı.
Program gece sabaha karşı 1'de başladı, sabah 5'te bitti; buna karşın Twitter ve
internetin başka yerlerinde hâlâ programı izleyenler izlenim yazıyorlardı.
Programın başlarında Bayülgen genç ve değerli yazar Ece Temelkuran'la
bir telefon bağlantısı yaptı.
Yaklaşık yarım saat süren bu bağlantıdan sonra Amerika'daki Oray Eğin'le de
bir süre konuştu.
Her iki konuşmaya ben de katıldım, böylece biraz da olsa bir dinamizm
kazandı program.
Ama ne olursa olsun daha başlarda çok ilginç ve değerli olmakla birlikte,
iki yazarla iki telefon konuşması, ben katılmış da olsam, programın temposunu
biraz yavaşlattı.
Bunun üzerine Okan'ı sevenlerin gözünde antipatik olmak bahasına,
tempoyu arttırmak üzere bol bol onun sözlerine girdim, yorum ve eleştiri yaptım,
tempo yakalanınca da sustum.
Kitap konusunu tartıştık programda.
Güzel bilgiler, istatistikler derlemiş program sorumluları.
Okumaya ilişkin tüm sorunları enine boyuna tartıştık.
Program boyunca araştırmacı arkadaşlardan gelen online bilgileri de izledik.
Ben hem bir çok yeni ve genç yazarla yüz yüze tanışma olanağı buldum hem de onlardan çok şey öğrendim; benim açımdan çok yararlı bir program oldu.
Tabii "İçimizdeki Zalim" de gündeme geldiği için ayrıca çok sevindim; dilerim
kitabımın okunmasına da yardımcı olur.
Konuklar ve konuklar hakkındaki izlenimlerim şöyle:
Neslihan Acu: Bu değerli yazar programa katılanlar arasında benden sonra en aktif olandı.
Söyledikleri doğru ve anlamlı şeylerdi; üstelik bunları son derce cesurca dile getirdi.
Programa yaptığı fikir katkılarının yanında temponun yüksek tutulmasında da çok yardımcı oldu.
Mario (Moris) Levi: Bu değerli yazar arkadaşım her zamanki bilgeliğiyle
hepimize çok şey öğretti.
Benden sonraki en yaşlı katılımcıydı ama fikirleri gençlere taş çıkartacak kadar
yeni ve yenilikçiydi.
Küçük İskender: Katılımcılar çok olduğundan kendisine ayrılan zaman başta
ben olmak üzere, onu sevenleri tatmin etmedi.
Ama söz aldığı zaman, her zamanki gibi anlamlı ve çarpıcı şeyler söyledi; keşke
daha çok zaman olsaydı da onu daha çok dinleyebilseydik.
Tuna Kiremitçi: Son romanı "Selanik'te Sonbahar" adlı postmodern
romanıyla edebiyatta sesini duyuran bu genç köşe yazarı arkadaşım sonradan köşesinde
de anlattığı balık öyküsüyle hepimizi etkiledi.
Bu arada daha Galatasaray Lisesi'nde öğrenciyken bir konferans için oraya
gittiğimde tanıştığımızı anımsattı; kendisini anımsadım ve çok sevindim.
Kemal Sayar: Bir psikiyatri profesörü olarak engin edebiyat bilgisiyle
hepimizi şaşırttı.
Bilimsel kimliği, Okan'ın sık sık ona soru sormasına yol açtı ve programın
renkli olduğu kadar öğretici olmasına da katkıda bulundu.
Deniz Yüce Başarır: Doğan Kitap Yayın Yönetmeni olarak sahip olduğu deneyimleri bir edebiyatçı ve sanatçı duyarlılığıyla da süsleyerek izleyiciye sundu.
Hakan Günday: Bu genç yazar arkadaşım kısa zamanda sahip olduğu başarıya layık
olduğunu hem kültürüyle hem de yorumlarıyla gösterdi.
Hiçbir başarı alt yapısız olmuyor; Hakan Günday'ın da başarısının altında
çok sağlam bir kültür yapısı olduğu ortaya çıktı.
Can Öz: Sevgili dostum Erdal Öz'ün oğlu, Can Yayınları'nı
devralmış olan bu genç, beni şaşırtacak kadar alçakgönüllüydü.
Boston Üniversitesinde Sosyoloji okumuş ve yayıncılık yaşamına bütünüyle egemen.
Ben kendisine "Sosyolog meslektaşım" deyince "Estağfurlah, ben sadece birkaç
sosyoloji dersi aldım" diyerek karşılık verdi.
Deniz'le birlikte kitap olayının yayıncı tarafından görülen sorunları
çok iyi irdelediler.
Fatih Aker: Yazdığı blogla ünlenen bu genç, az ve öz konuştu; blog yazarı
olarak kitap yayınlamasını "henüz kendime yazar diyemiyorum" anlayışıyla aktardı
bize ve izleyiciye.
Gelecekte adından çok söz ettireceği kesin.
Katılımcıların ortak niteliği galiba hepsinin bilgili ve kendilerine güvendikleri için alçakgönüllü oluşlarıydı.
En aykırı görüşleri benimle birlikte savunan Neslihan Acu, yine benle birlikte
Okan'ın tempoyu hızlandırmak için yaptığı aykırı esprilere zekice girerek büyük
katkıda bulundu.
Okan'ın takımı hayli iyi hazırlanmıştı.
Kitap üzerine gösterilen bir klip herkesin, özellikle de izleyicinin çok hoşuna gitti.
Bu arada "Ekşi Sözlük"te programın adına açılmış olan "entry" pek çok aykırı
ve gırgır yoruma konukluk etti.
Benim açımdan değişik ve öğretici bir deneyimdi.
Geçen hafta ikinci olarak Abbas Güçlü'nün "Genç Bakış" programına katıldım. O da gece 12'ye on kala başladı ve sabah 3'te bitti. Ama anlayabildiğim kadar Türkiye'nin en çok izlenen programlarından biri. Şimdiye kadar kendi "Yorum Farkı" programım dahil hiçbir programdan sonra bu kadar çok elektronik posta almamıştım. Abbas tam bir eğitimci. Bir eğitim muhabirinin hatta bir eğitim profesörünün çok üstünde bilgi birikimi ve deneyimi var. Gençlerle diyalog kurmasını da çok iyi biliyor. Benim katıldığım bu mevsimin son programı, Sabancı Üniversitesi'nden canlı yayınlandı. Sabancı Üniversitesi'nin öğrenciler gerçekten pırıl pırıl, her düşündüklerini cesurca ifade eden, çok güzel sorular soran, iyi yetişmiş kültürlü, bilgili gençler. Onlarla iftihar ettim ve kendilerinden çok şey öğrendim. Abbas Güçlü'nün de çok iyi bir ekibi var. Başta benim hakkımda olmak üzere çok güzel videolar çekmişler. Ünlü komedyen Yavuz Seçkin'in "Emret Kongarım" programından klipler getirtmişler, taklidimi kahkahalarla izledik. Sokaktaki insanlara "Emre Kongar kimdir" diye sorduklarında aldıkları yanıtlar ise bir başka ilgi kaynağı idi. Konuşmadan sonra Abbas, alkışlarla ölçülen bir karne verdirdi çocuklara. Bütün konuşma özelliklerinden pekiyi ile geçtim ama sıra "Karizma"ya gelince salon yıkıldı. Galiba ben "karizmatik bir kişiyim!" Program yayından çıktıktan sonra öğrencilerin kitaplarını imzaladım ve onlarla biraz da ekran dışı sohbet etmek fırsatı buldum. Hapsini çok sevdim; galiba onlar da beni sevdiler. Twitter'da da en çok konuşulan konular arasına girmişim bu program sayesinde. Abbas Güçlü'nün yardımcılarının tuttukları notlara göre programın özeti şöyleydi: Emre Kongar Genç Bakış'ta gençlerin sorularını yanıtladı! Katıldığım üçüncü program Balçiçek İlter'in Habertürk'teki "Söz Sende"siydi. Programı aslında Salı öğleden sonra çektik, Perşembe günü yayınlanacaktı, Cuma yayınlandı, Pazar sabahı da tekrarı yapıldı. Her kanalın, her programın kemikleşmiş bir izleyicisi olduğunu iyice öğrendim bu hafta. Okan'ın da Abbas'ın da Balçiçek'in de izleyicileri çok yoğun. Bu gençler ve yaptıkları programlar artık bir marka olmuş. Her bir programdan sonra değişik kesimlerden değişik yorumlar aldım; hepsi olumluydu. Kimileri hem Abbas'ın hem Balçiçek'in programını izlemişler: "Yorum Farkı"nda gördüğümüzden bambaşka bir Emre Kongar tanıdık" dediler. Oysa ben her yerde, her programda aynı olduğumu sanıyorum ama demek izlenimler farklı olabiliyor. Bu gerçeği öğrenmem de geçen haftanın kazançlarından biri oldu benim için. Balçiçek çok eski dostum; gerçekten çok irdeleyici, kışkırtıcı, deşici sorular sordu, ben de çok açık kısa ve net yanıtlar verdim. Anlaşılan izleyici de etkilenmiş. Bu arada kitabımı en çok konu eden program da Balçiçekinkiydi. Kendisine çok teşekkür borçluyum. Aslında daha çok yazacak şey var ama sizi sıkmaktan korktuğum için burada kesiyorum. Başka soru veya talep gelirse önümüzdeki haftalarda değinirim; hoşça kalın. |
Tweet |
Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.
Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta
Son güncelleme tarihi 3 Şubat 2025