Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

26 Aralık 2011

Yılın Son Pazartesisinde Sedat Simavi Vakfı Ödülleri ve Anlamı.

Sedat Simavi Ödülleri'ni, Hürriyet Gazetesi'nin sahibi Erol Simavi 1977 yılında babası ve gazetenin kurucusu Sedat Simavi adına başlattı.

Sosyal bilimlerden fen ve sağlık bilimlerine, edebiyat ve sanattan spora kadar pek çok önemli dalda ödül veriliyor.

Jüriler çok dikkatle seçilen kişilerden oluşuyor; kuruluşundan bu yana ödüllerin sürekli önem kazanmasının en önemli nedenlerinden biri jürilerin kalitesi ve tarafsızlığı.

Pek doğal olarak ödül verilen kişilerin kimliği de bu ödülün saygınlık kazanmasında çok önemli bir rol oynadı ve oynuyor.

Erol Bey, gazeteyi 1994 yılında Aydın Doğan'a sattıktan sonra yine babası Sedat Simavi'nin kurucusu olduğu Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'ne (yanlış bilmiyorsam) 500.000 dolar kadar bir bağış yaptı ve ödülün devamını bu fonla sağlamalarını istedi.

O zamandan beri Türkiye Gazeteciler Cemiyeti bu ödülü hemen hemen aynı jürilerle sürdürüyor.

Ben de 1979 yılında Sosyal Bilimler dalında bu ödülü aldıktan sonra jüri üyesi oldum ve bugüne kadar bu görevi onurla ve zevkle sürdürdüm.

2011'de kazananların ödülleri geçen Perşembe günü The Marmara'da yapılan törenle verildi.

Törenin ve sonrasında verilen kokteylin sponsorluğunu, sanatsever bir ailenin temsilcisi olan Bülent Eczacıbaşı'nın başında olduğu Eczacıbaşı Holding yüklenmişti.

Ödülleri kazanların listesi şöyle:

GAZETECİLİK ÖDÜLÜ:

Enis YILDIRIM: Habertürk Gazetesi'nde yayınlanan "Seçimlere Doğru 'Koşar Adım' İhale" başlıklı haberiyle.

Seçici Kurul ayrıca, Mediha OLGUN'u Sabah Gazetesi'nde yayınlanan "Kadının Şiddetle İmtihanı" başlıklı yazı dizisi nedeniyle övgüye değer gördü.

RADYO ÖDÜLÜ: Gaye Nadide ÇAĞLAYAN - Defne KAYHAN - İdil AKÇIL, TRT Radyo 3'te yayınlanan "Arkadaşım Müzik (6 bölüm)" adlı radyo programıyla.

Seçici Kurul ayrıca, Aybeniz Ece UÇAN'ı TRT Radyo 3'te yayınlanan "Göç Şarkıları" adlı radyo programı nedeniyle övgüye değer gördü.

TELEVİZYON ÖDÜLÜ: Mete ÇUBUKÇU - Mesut SERT, NTV' de yayınlanan "Mısır'da İsyan Ateşi" adlı haber programıyla.

Seçici Kurul ayrıca, Sevinç YEŞİLTAŞ'ı TRT Haber kanalında yayınlanan "Dostluğu Hatırlamak" adlı belgesel programı nedeniyle övgüye değer gördü.

EDEBİYAT ÖDÜLÜ: Burhan SÖNMEZ, "Masumlar" adlı romanıyla.

SOSYAL BİLİMLER ÖDÜLÜ: Prof. Dr. Bilsay KURUÇ, "Mustafa Kemal Döneminde Ekonomi: Büyük Devletler ve Türkiye" adlı eseriyle.

Seçici Kurul ayrıca, M. Şinasi ACAR'ı "Osmanlı'da Günlük Yaşam Nesneleri" adlı eseri nedeniyle övgüye değer gördü.

FEN BİLİMLERİ ÖDÜLÜ: Doç. Dr. Müfit SEZER, "Devirsel P-Grupları İçin Açık Ayrıştıran Değişmezler" adlı eseriyle.

SAĞLIK BİLİMLERİ ÖDÜLÜ: Prof. Dr. Ayşe Nurten AKARSU, "İleri Mikroftalmi ve Ciddi Yüz Yanıklarına Yol Açan ALX1 Bozukluğu: Otozomal-Resesif ALX ile İlişkili Frontonasal Displazi Spektrumu" adlı çalışmasıyla.

GÖRSEL SANATLAR ÖDÜLÜ: İnci EVİNER, "Galeri Nev ve Paris Modern Sanatlar Müzesi 'Kırık Manifestolar' Sergisi" ile.

SPOR ÖDÜLÜ: Yıldız Kız Voleybol Milli Takımı, "Dünya ve Avrupa Voleybol Şampiyonu" olması nedeniyle.

Seçici Kurul ayrıca, Ediz YILDIRIMER' i "Avrupa Gençler Yüzme (800 metre) Şampiyonu" olması nedeniyle övgüye değer gördü.

* * *

Ödül töreni çok organize, çok hızlı ve çok anlamlı geçti.

Uzun ve sıkıcı konuşmalar olmadı.

Ben sadece iki konuşma üzerinde durmak istiyorum:

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Erinç'in ve Sosyal Bilimler Ödülü'nü kazanan Bilsay Kuruç'un konuşması.

* * *

Orhan Erinç konuşmasında özellikle şu noktaların altını çizdi:

"Eskiden meslektaşlarımız terör örgütü propagandası yapmakla yargılanırlardı. Şimdi terör örgütü üyeliğinden yargılanmaya başladılar.

Tutuklama istisna olmasına karşın Türkiye'de genel geçer kural olarak uygulanmaya başladı.

Bununla da yetinilmedi, ceza infazına dönüşen bir uygulama hali aldı.

Meslektaşlarımız, genelde mesleklerini yapmaktan doğan ilişkileri, arşivleri nedeniyle 'terörist' statüsüne sokularak suçlanmaya başlandı. Özellikle gözaltına alınmalardaki uygulamalar, insanlık onuruyla bağdaşmaz bir tutum aldı."

Konuşmasını da şöyle tamamladı:

"Önümüzdeki yılki ödül töreninde Türkiye'nin gerçekten demokratik bir ülke olduğunu, gazetecilerin terörist ilan edilmediğini, gazeteciliğin en önemli kriterlerinden biri olan arşiv zenginliği ve rehberdeki haber kaynağı fazlalığının suç delili olarak ortaya atılmadığı bir Türkiye'de yaşamakta olduğumuzu anlatmayı umut ediyorum."

* * *

Prof. Bilsay Kuruç çok anlamlı konuşmasında, giriş ve teşekkürlerden sonra şu noktaların altını çizdi: (Konuşmanın el yazılı tam metni bende; ne yazık ki başka bir yerde yayınlanmadı.)

"Türkiye'nin içine sürüklendiği, içinde yaşadığı koşullar ne kadar ağır olursa olsun ve gazetecilik mesleği mensuplarını kuşatan ve mengene gibi sıkan girdaplar ve kâbuslar ne olursa olsun, bu misyonu sürdürmekte Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, ciddiyetini ve dik duruşunu bozmuyor.

Duvarların arkasına konulan gazeteci sayısının 40 mı, 60 mı yoksa daha mı fazla olduğunun arasıra tartışıldığı, bunun (genç kızlarımızın dünya şampiyonluğu gibi pırıl pırıl değil, göğsümüzü hiç kabartmayacak) bir tür kapkara dünya şampiyonluğu olup olmadığını belli olmadığı, bu tablonun gazetecinin düşünce dünyası üzerinde yarattığı ağır baskının ise hiç tartışılmadığı koşullarda, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'ni, yüksek değerlere sahip çıkma misyonu olarak sürdürdüğü Sedat Simavi Ödülleri için yürekten kutlamak isterim.

Şunu da bir üniversite mensubu olarak görememek mümkün değildir:

Tüm ödülleri taçlandıran, aramızdaki en genç insanların yani genç kızlarımızın parlak başarısıdır.

Bunun ödüllendirilmesi özel bir anlam taşıyor.

Türkiye'nin geleceğinin ortaçağ hurafeleriyle mi, yoksa 'muasır medeniyet seviyesi'nin üzerine üzerine çıkacak cevherlerle mi çizileceğini gösteren bir değer taşıyor.

Genç sporcuların bu ödülü (bana öyle gelmekte ki) kızlarımızın, kadınlarımızın kişiliklerinin geleceğin Türkiyesi'sinde nasıl kuvvetle belirleyici olacağını, onların tek tek ve Cumhuriyet değerlerini zenginleştirecek bir dayanışma (bir takım oyunu) ile nasıl ağırlıklı ve kilit role sahip olacağını bize hatırlatmalıdır."

Aslında Kuruç'un konuşmasının başı ve yukarda alıntıladığım satırlardan sonrası da önemli.

Ben sadece çarpıcı noktaları vurguladım.

* * *

Müthiş bir ödül töreniydi...

Özellikle Yıldız Kız Voleybol Milli Takımının sahneye gelmesi herkesin gözlerini yaşarttı ve Bilsay Kuruç'un bu konuşmasının ne denli ve anlamlı olduğunu bir kez daha ortaya çıkardı.

Adına ödül konulan ve babamın da arkadaşı olan Sedat Simavi'yi rahmetle ve saygıyla anarken, bu ödülleri kuran Erol Simavi'yi yaptığı büyük hizmetten dolayı bir kez daha kutluyor ve kendilerine devredilen görevi başarıyla yürüten Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'ni tebrik ediyorum...

Elbette jüri üyelerini ve ödül kazananları da unutmak olanaklı değil!


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 22 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional