Kitaplar Sürekli Yazılar Kitap Söyleşileri |
6 Eylül 2010
Referandum Sonucu "Hayır" Çıkacak.
Aslında başlığı kısa tuttum.
Tam başlık "Araştırmalar Doğruysa, Referandum Sonucu Hayır Çıkacak"
biçiminde olmalıydı.
Bildiğiniz gibi bütün araştırmalar, (kamuoyuyla paylaşılmayan, gizli tutulanlar
dahil) referandum sonucu olarak "Evet" ile "Hayır" arasında bir denge görüyor.
BDP'nin "Boykot" kararının ise bu dengeyi nasıl etkileyeceği tam saptanamıyor;
daha doğrusu "Boykot" oyları araştırmaların dışında tutuluyor.
Peki ben neden bu sonuca bakarak "Hayır" çıkacak diyorum:
Çok basit:
İktidarın bu denli açık ve yoğun baskısına karşın, araştırmalar hâlâ "Hayır"
oyu vereceğini söyleyenleri saptayabiliyorsa, demek ki, "Hayır" oyu verecek kitle
aslında çok daha büyüktür.
Aslında bu "İktidar baskısı sendromu" bütün araştırmacıların bildiği ve dikkate
alması gereken bir olgudur:
Araştırma yapılırken kendisine soru sorulan kişi kimliğinin, adresinin bilindiğini
bilirse, iktidar korkusundan dolayı genellikle dürüst yanıt vermez.
Kimi kararsız olduğunu söyler, kimi "Bilmiyorum" der, kimi de iktidarın istediği
yönde oy kullanacağını belirtir.
Bu nedenle, sokakta kimliği belirsiz kişilere, gelip geçene sorularak yapılan
anketler daha doğru sonuç verir; adrese gidilerek, evde kapı çalınarak yapılan
anketlerin sonuçları çok güvenilir olmaz.
Fakat araştırmanın selameti bakımından seçtiğimiz örneklemin, yani soru sorulacak
kişilerin, genel kitleyi yani tüm Türkiye'deki seçmenleri temsil edebilmesi için,
çok dikkatle saptanmış olması gerekir:
Yaş, cinsiyet, ekonomik durum, tahsil, çevre, kent-köy-gecekondu, bir önceki
seçimde kullanılan oy gibi ölçütlere göre belirlenen soru sorulacak kişiler, genellikle
adresler üzerinden saptanır.
Yoldan gelip geçene sorularak yapılan anketlerde bu ölçütlere dikkat edilemeyeceği
için, örneklemin seçmen kitlesini temsil özelliği güvenilir olmadığından, sonuç da
güvenilir olmaz.
Ama işin içine "iktidar baskısı" girince olay tam tersine dönüyor:
Sokaktaki kimliği belirsiz kişilerin verdiği yanıtlar, adresleri belli kişilerin
verdikleri yanıtlardan daha güvenilir oluyor.
Ben bunu 1989 Belediye seçimlerinde bizzat yaşayarak bir kez daha gördüm.
O sıralarda KAMAR Kamuoyu Araştırma Şirketini yönetiyordum.
Yukardaki ölçütlere göre belirlenmiş çok hassas bir örneklemim vardı.
Üstelik çeşitli araştırmalarda kullandığım bu örneklem üzerinde yaptığım
araştırmalar hep doğru sonuçlar vermişti.
Örneğin 1987 genel seçimlerinde bütün partilerin sıralamasını tam doğru olarak,
alacakları oyların yüzdelerini de çok küçük sapmalarla saptayabilmiştik.
Dalan ile Sözen arasında geçeceği belli olan İstanbul Belediye Başkanlığı
seçimini de bu örneklemin İstanbul bölümü üzerinde yaptım.
Gelen sonuçlar Belediye Başkanı Dalan'ın seçimi kaybedeceğini, muhalefetin
adayı Sözen'in kazanacağını gösteriyordu.
Oysa bütün medya ve daha da önemlisi, bir kuruluş hariç, bütün araştırma şirketleri
Dalan'ın kazanacağına ilişkin sonuçlar yayınlıyorlardı.
Bunun üzerine anketör olarak çalıştırdığım üniversite öğrencileri ile bir
toplantı yaptım ve soruları nerelerde sorduklarını, önceden tesbit ettiğimiz
evlerdeki adreslere gidip gitmediklerini sordum.
Çocuklar büyük bir içtenlikle, verdiğimiz adreslere gittiklerini ama, evlerin
kapılarını çalmak yerine o sokaktaki gelip geçen insanlara sorduklarını söylediler.
Bunun üzerine doğrudan adreslere gitmelerini ve soruları, kapıları çalarak karşılarına
çıkan, tarif ettiğimiz nitelikteki insanlara sormalarını söyledim.
Sonuçlar geldi:
İktidardaki Dalan açık ara kazanıyordu.
Ben tabii bilimsel ve güvenilirliği denenmiş bir örneklem seçmiş olmamım
rahatlığı içinde, ikinci gelen sonuçlara rağbet ettim, ve yanıldım!
Seçimi Sözen kazandı.
Adreslerine gidilen ve kimlikleri bilinen mülakat yapılan kişiler, gerçek
eğilimlerini saklamış iktidardan yana yanıt vermiş, bizi yanıltmışlardı.
Sonuç olarak, "bitaraf olanın bertaraf olacağını" açıkça söyleyen, bütün kişi, grup
ve örgütlere her türlü tavizi veren görülmemiş bir baskı uygulayan bir iktidarın
gölgesindeki araştırmalar bile "başa baş" sonuç veriyorsa, hiç kuşkunuz olmasın,
referandum sonucu "Hayır" çıkacaktır.
Tabii bugünkü araştırma sonuçları doğruysa...
Ve daha önemlisi, sandık sonuçları bilgisayarlara tam doğru olarak yansıtılırsa...
Tam sonuçlar açıklanırken vuku bulacak "yarım saatlik elektrik kesintileri" işin
içine girerse sonuçların ne olacağını ancak AKP iktidarı bilir!
|
Tweet |
Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.
Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta
Son güncelleme tarihi 30 Eylül 2024