Kitaplar Sürekli Yazılar Kitap Söyleşileri |
29 Kasım 2010
Obama'nın Geleceği.
Bayram tatilinden yararlanarak Amerika'ya gittiğimi yazmıştım.
Yale'de bir konuşma yaptım.
Bu konuşmanın izlenimlerini ilerde aktaracağım.
Sesim kısıldığı için Bridgeport'taki konuşmayı iptal etmek zorunda kaldım.
Bugün Obama'nın geleceğinin nasıl değerlendirildiği hakkında bir iki
gözlemimi sizle paylaşmak istiyorum:
Bilindiği gibi Kasım başındaki seçimlerde Demokratlar büyük ölçüde geriledi;
hem Senato'da sandalye yitirdi, hem de Kongre'deki çoğunluğu Cumhuriyetçilere kaptırdı.
Hiç kuşkusuz Amerika'da partilerin başarı ya da başarısızlıkları daha çok
Amerikan Başkanlarının başarı ya da başarısızlıkları ile değerlendiriliyor.
Dolayısıyla Demokratların bu gerilemesi doğrudan doğruya Başkan Obama'nın
uygulamaları ve toplumdaki imajıyla ilgili.
Obama hem kendi sağından hem de kendi solundan büyük bir saldırı altında.
Bunun en büyük nedenlerinden biri seçim kampanyası sırasında yarattığı büyük
değişim beklentisi.
Yaratılan bu beklenti, sağdan, komünistliğine kadar giden eleştiriler aldı.
Belki bu eleştirileri dengelemek için, belki de gücü ancak bu kadarına
yettiğinden, uygulamaya geçildiğinde, yapılan işler bu beklentileri karşılamaktan
uzak kaldı.
Sağcılar, özellikle de kökten muhafazakar halk hareketi "Çay Partisi",
Obama'ya karşı çok etkili bir muhalefet yürüttü.
Bizim ülkedeki saptırmaları andıran bir biçimde, Obama'nın yaptığı ve
yapmak istediği reformları, "Demokrasi" ve "Özgürlükler" adına, güya bunlar
zedeleniyormuş gibi eleştirdiler.
Ama bu saptırmanın etkisi büyük oldu:
Muhafazakarlar, Obama'yı bir tehdit olarak algıladı.
Buna karşılık soldan gelen eleştiriler daha gerçekçi, ama aynı derecede etkiliydi.
Bu eleştiriler üç nokta çerçevesinde biçimlenmişti:
Birinci olarak, Irak'tan çekilme kararına karşı, Afganistan'daki tırmanma
ve umutsuzluk Obama'nın küresel barış konusunda yarattığı beklentileri yıktı.
İkinci olarak, sağlık sigortası konusunda, devletin doğrudan sigortacılık
yoluyla vatandaşlara hizmet vermesi önerisini geri çekmesi, önemli bir ödün olarak
algılandı ve çok eleştirildi.
Üçüncü olarak, ekonomik krizin aşılması için aldığı önlemler soyguncu
Wall Street bankerlerine destek olarak algılandı; bu algılama da çok haksız ve
temelsiz değildi.
Sonuç olarak Obama, seçmenler açısından ne İsa'ya ne de Musa'ya
yaranabilmiş görünüyor.
Tam seçim öncesinde iki önemli yardımcısını, Beyaz Saray Genel Sekreteri
Rahm Emanuel'i ve Milli Güvenlik Danışmanı Jim Jones'u feda ederek
yerlerine sessiz ve iddiasız isimler getirdiyse de, bu değişiklik seçim yenilgisini
engelleyemedi.
Demokratlar "Obama bu dersi hak etmişti; şimdi akıllanacak, toparlanacak yepyeni
stratejilerle 2012 seçimlerine hazırlanacak ve yeniden kazanacak" diyorlar.
Bu görüşü fazla iyimser bulanlar ve Obama'nın artık başkanlık seçimini
kazanmasının olanaksız olduğunu düşünenler de var.
Tabii Obama'nın bir siyah olmasının devrimci etkileri hâlâ özünde devam ediyor:
Siyahlar esas olarak desteklerini sürdürüyor...
Muhafazakar eğilimli beyazlar da tepkilerini.
Ama bütün bu söylediklerime bakıp da Amerikan halkının siyasetle yatıp
kalktığını düşünmeyin sakın.
Bu izlenimleri akademik çevrelerden aldım.
Halkın çoğunluğu aynen Türkiye'de olduğu gibi ilgisiz ve genellikle
"imajların" peşinde koşuyor...
Çoğunlukla da gerçeği saptıran yanlış imajların!
|
Tweet |
Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.
Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta
Son güncelleme tarihi 25 Eylül 2023