Kitaplar Sürekli Yazılar Kitap Söyleşileri |
25 Ekim 2010
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Eleştirisine Eleştiri.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Conrad Otel'de
"Kadının Güçlendirilmesi ve Beşeri Güvenliğin İnşası" konulu "Küresel
Eylem İçin Parlamenterler 32. Yıllık Forumu"nda bir konuşma yapmış.
Bu konuşmada televizyonlardaki tartışmaları kastederek "Orada kadın erkek fırsat
eşitliği haklar noktasında eşitlik veya eşitsizlik konuşulurken, bakıyorum ki kılık
kıyafetinden dolayı eğitim özgürlüğünü kaybetmiş bunu yaşayamayan hanımlara, hanım
kızlarımıza karşı, başı örtülü olmayan bayanlar, onların haklarını savunmuyor. O
noktada kalkıp bir mücadele vermiyor...." demiş...
Ve başı açıkları, türban hakkı için mücadeleye davet etmiş.
Bu sözler üzerine, yakında AKP güdümündeki sözde sivil toplum örgütlerindeki başı
açık kadınların bu konuyu gündeme getirmesini bekleyebiliriz.
Ben Başbakan'ın sözlerindeki temel çelişkiye işaret etmek istiyorum:
Ama önce semiyolojik bir saptama:
Başbakan başı örtülü olanlardan "hanımlar, hanım kızlarımız" diye söz ederken başı
açıklar için "bayanlar" diyor.
Acaba artık başı açıklara "Bayan", başı örtülülere "Hanım" mı diyeceğiz, yoksa
bu ayrım Başbakan'ın kafasındaki başka bir sınıflamaya mı işaret ediyor?
Eğer bir sınıflama varsa, aradaki fark nedir; hangisi daha "saygındır" acaba?
Günlük dildeki kullanışlar, ya da bu terimlere yüklenen "özel anlamlar"
bakımından "Bayan" ile "Hanım" arasındaki farklara ve ilişkilere dair pek çok
semiyolojik yorum yapılabilir.
Bu yorumları başka bir zamana bırakarak, bugün asıl çelişkiye dikkat çekmek istiyorum:
Tesettürlü veya tesettürsüz, sıkmabaşlı, başörtülü veya saçları açık kadınların
kendi haklarını savunmalarını beklemek ve hemcinslerine destek olmalarını istemek
aslında son derece doğru ve akılcı bir tutum.
Ama şimdi bir an durup düşünelim:
Kadınların, kendilerini tesettüre sokarak, başlarını örttürtmek isteyen erkeklere
karşı tavır koymalarından daha normal ne olabilir.
Eşit koşullarda, erkeklerin baskısından kurtulmuş olarak özgürce giyinmek kadınların
hakkı değil midir?
Aslında normal olmayan, erkeklerin, feodal ilişkilerdeki baba ve koca figürlerini
kullanarak, bu yetmediği zaman dini inançları da istismar ederek, kadınları örtmek
istemesini savunan kadınların varlığıdır.
Kadınların örtünmesini savunan kadınlar, erkeklerin egemenliğine boyun eğmiş
kadınlar değil midir?
" 'Türban' kadını özgürleştiriyor" ya da "İslam toplumlarında ve
Türkiye'de kadınlar 'türban' ile sosyal hayata katılarak modernleşiyor" demek
kadını erkek karşısında edilgen ve ikinci sınıf vatandaş derekesine indiren yapıyı
ve değerler sistemini, tesettürü başından kabul etmek demek değil midir!
Tabii erkeklerin egemenliğindeki feodal toplumlarda, dini inançlar da kötüye
kullanılarak, kadınlar bu yapının değerler sisteminin, bu arada kadının ikinci sınıf
vatandaş sayılmasının aracı olarak kullanılabilir.
Ne yazık ki erkeklerin egemenliğindeki feodal değerlerin geçerli olduğu toplumlarda
dini inançlar da kullanılarak kadınlar ikinci sınıf vatandaşlığa mahkum ediliyor ve
bunu savunmak zorunda bırakılıyor.
Erkek egemen feodal değerlerin çocuklara aktarılmasında kadınların anne olarak
sorumlulukları çok büyüktür.
Bir bölümü inanarak, bir bölümü çaresizlikten, ataerkil aile ve toplum değerlerini,
sadece erkek çocuklarına değil, bu toplumda zarar görmesinler diye kız çocuklarına da
aşılarlar.
Çünkü başka bir şansları olduğunu düşünemezler ve pek çok yerde haklıdırlar da.
Ama bu baskıyı kırmış olanların, en azından erkekler tarafından örtülmeyi reddeden
kadınların, hemcinslerinin örtünmesini desteklemesini istemek ne derece gerçekçidir?
Hadi diyelim ki bunu, istismar edilen dini değerler adına veya bir siyasal partiye
aidiyeti yaygınlaştırmak için yapıyorsunuz.
Ama kadınların örtülmesini "Kadının Güçlendirilmesi ve Beşeri Güvenliğin İnşası"
konulu "Küresel Eylem İçin Parlamenterler 32. Yıllık Forumu"nda yapmak ne derece
akılcı ve uygundur?
"Kadın ve erkeğin eşit olduğu çağdaş bir toplumsal ve siyasal düzeni mi
savunuyorsunuz, yoksa kadınların erkekler tarafından örtüldüğü feodal-siyasal
dinci bir yapıyı mı" diye sormazlar mı insana!
Nitekim hemen bazı kadın kuruluşlar ı bekleneni yapmış, Cumhuriyet
Kadınları Derneği Başkanı Şenal Sarıhan ve Türk Kadınlar Birliği Başkanı
Sema Kendirci, Başbakan'ın bu eleştirisine karşı sert tepkiler vermişlerdir.
|
Tweet |
Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.
Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta
Son güncelleme tarihi 16 Eylül 2024