Kitaplar Sürekli Yazılar Kitap Söyleşileri |
14 Haziran 2010
Dış Politikamız Hem Irkçılığı, Hem Dinciliği, Hem De Aşağılık Kompleksini
Mi Yansıtıyor?
Osmanlı'nın çöküş döneminde, bu hızlı yok oluşu durdurmak için kullanılan
reçetelerden birini, "İslam dinine ve Araplara sığınmayı" yansıtan şu dizelere
bakar mısınız:
"Türk Arap'sız yaşayamaz; kim ki yaşar der, delidir
Biliyorsunuz İslam dinine göre Araplar "Kavmi necip" yani
asil ırk olarak nitelenir.
Yukardaki dizelerde, Türkler, işte bu üstün ırkın hem sağ gözü hem de sağ eli
olmaya layık görülmenin onurunu yaşıyor!
Bu dizelere göre zaten Türkler Arapsız yaşayamaz; "yaşar" diyen delidir!
Irkçı teoriler, faşizm, genellikle insanların kendi mensup oldukları ırk için kullanılır.
Bir başka ırkı üstün veya asil ırk olarak görmek ise doğrudan doğruya hem faşist
ve ırkçı hem de aşağılık kompleksini yansıtan bir ideolojidir.
Aslında Arapların Birinci Dünya Savaşı sırasında (onların deyimiyle gavur) İngilizle
işbirliği yaparak (yine onların deyimiyle din kardeşi) Osmanlıyı arkadan vurduğu ve
sonunda İmparatorluğun çöktüğü anımsanırsa, belki de bu sözlerdeki anakronik ve ironik
anlam ortaya çıkabilir!
Kim okuyor bu dizeleri, kim söylüyor bu sözleri Yirmibirinci Yüzyıl Türkiye'sinde?
Başbakanlık koltuğunda oturan Recep Tayyip Erdoğan!
Hem ırkçı, hem dinci hem de aşağılık kompleksiyle sakat bir ideoloji ile dış politika
yönlendirilebilir mi?
Böyle bir yönlendirme Türkiye'yi kurtarmaz, sadece ve sadece felakete sürükler!
|
Tweet |
Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.
Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta
Son güncelleme tarihi 16 Eylül 2024