Kitaplar Sürekli Yazılar Kitap Söyleşileri |
3 Kasım 2008
Din ve Siyaset Adaleti Yozlaştırıyor.
Türkiye'de adalet mekanizmasının en önemli sorunu, maddi
olanaksızlar ve kadro yokluğudur.
Bina yoktur, bilgisayar yoktur, savcı yoktur, yargıç yoktur,
personel yoktur, yoktur oğlu yoktur...
Tabii bu yoklukların sonucu olarak, hem normal mahkemeler hem
de temyiz mahkemeleri inanılmaz bir iş yükü altındadır...
"Geç kalmış adalet, adaletsizliktir" sözü sanki Türkiye'deki
adalet sistemi için söylenmiştir
Türkiye'deki adalet mekanizmasının "adil" olduğunu iddia etmek
en azından dava süreleri açısından çok olanaklı değildir...
Şimdi bütün bunlara ek olarak yeni sorunlar gündeme gelmiş bulunuyor:
1) Avrupa Birliği'ne uyum yasaları yönünde yapılan
değişiklikler, sistemi alt üst etmiştir.
Kamuoyu, belli ceza ve infaz düzenlemelerinin suçluları
cezalandırmak ve caydırmak yönünde yetersiz olduğunu düşünmektedir.
Güvenlik güçleri, yetkilerinin sınırlandığından ve kısıtlandığından
yakınmaktadır; kimi olaylarda, hırsız evin içinde olduğu ve polis
kapıya geldiği halde, izin olmadığı için müdahale edilemediği
hakkındaki haberler medyada boy göstermektedir.
Kapkaç olaylarındaki önlemler, cezalar, infaz sürelerinin
yetersizliği artık ayyuka çıkmıştır.
Belki savcılar ve yargıçlar da yeni sisteme kendilerini yeterince
uyarlayamadıkları için, bu sorunlar daha da belirginleşmektedir.
2) Bazı davalarda beraat eden sanıkların yine aynı suçu
işleyip çok ağır zararlar verdikleri görülmektedir.
Son günlerde gündeme gelen tecavüz ve cinayet olayları bu türden
konulardır.
Özellikle medyada "kasklı tecavüzcü" denilen motosikletli kişinin
geçmişte yaptıkları ve bir tecavüz iddiasından beraat etmiş olması
kamuoyunu son derce yaralamıştır.
3) Toplumda, yanlış olarak "Namus" veya "Töre" cinayeti
diye adlandırılan cinayetlerin, yargı mekanizması tarafından sanki
yeterince ciddiye alınmadığı hafifletici nedenlerin çok fazla
kötüye kullanıldığı gibi bir izlenim vardır.
4) Özellikle Ergenekon davasında Başbakan'ın "Ergenekon'un
savcısı benim" biçimindeki ifadesinin simgelediği bir "siyasal
etki" izlenimi doğmuştur toplumda.
Davanın iddianamesindeki tutarsızlıklar, sahteliği resmi organlarca
kanıtlanmış belgelerin kullanılışı, sanıkların emniyetteki ve
savcılıktaki ifadelerinin derhal bazı yayın organlarına sızdırılarak
"servis edilmesi", gözaltı sürelerinin uzunluğu ve bir kişinin
gözaltında ölmesi, birkaç kişinin ölümcül hastalığa yakalanması
yargı mekanizmasına duyulan güveni büyük ölçüde sarsmıştır.
Sadece bu bile adalet mekanizmasını son derece zedeleyici bir etki
yapmaktadır.
5) Son, Vakit gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez'in
tasallut ettiği kız çocuğu hakkında Adli Tıp kurumunca verilen "Ruh
sağlığı bozulmamıştır" raporu ve bu raporun üzerine sanığın
tahliyesi, adalet sisteminin işleyişi hakkındaki tüm güveni büyük
ölçüde zedelemiştir.
Adli Tıp Kurumu'nda sabıkalı bir takım hekimlerin görev yapması,
adalet sistemine olan güveni, medyada yer alan "Bu atamaları kim
yapıyor?" sorusuyla yeniden sarsmıştır.
6) Özellikle bu son olay, kamuoyunda, pozitif hukukun
yerine dini değerlerin mi geçtiği yönündeki soruları belirginleştirmiş
ve İmam Hatiplerde dini yaklaşım eğitimi alan savcı ve yargıçların
sisteme nasıl bir etki yaptıkları sorusunu gündeme getirmiştir.
Sonuç olarak, büyük maddi yetersizlikler ve kadro
sıkıntılarıyla görev yapmaya çalışan Türk adli sistemi, bir de
siyasetin müdahalesi ve desteğiyle, pozitif hukuktan ayrılmış
olma, dini değerleri adli sistemin içine sokma, siyasetin emrine
girme ve bütün bunların sonucunda, adaletin zedelenmiş olması
gibi kuşkularla karşı karşıya kalmıştır.
Bunların düzeltilmesi, toplumsal barışın sağlanması için
zorunludur.
Bu düzeltmenin ilk adımları da, ancak Hakimler ve Savcılar
Yüksek Kurulu'nun, kendi bütçesine sahip, özerk bir
yapıya kavuşturulması, Adalet Bakanı ve Adalet Bakanlığı
Müsteşarı'nın kurul üyeliğinden çıkarılması ve tüm adli
teftiş sisteminin bu kurula bağlanması ile atılabilir.
|
Tweet |
Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.
Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta
Son güncelleme tarihi 9 Eylül 2024