Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

24 Mart 2008

AKP'yi Kapatma Davası ve Ergenekon Soruşturması.

Ortalık, komplo teorileriyle doldu:

AKP ve yandaşlarının iddiası, AKP'yi kapatma davasının, Ergenekon soruşturmasının önünü kesmek için açıldığı.

Bu iddia, AKP'nin Kültür ve Turizm Bakanı ve Başbakan'ın bu konuda konuşmaya yetkili kıldığı kişilerden biri olan Ertuğrul Günay tarafından da dile getirildi.

(Ertuğrul Günay, "Rövanş" demediğini belirten bir açıklama yaptı. Bu açıklaması doğrudur. Çünkü "Rövanş" demedi. "Gündemdeki saptırmaya" dikkati çekti.)

Bence AKP'yi kapatma davası ile Ergenekon soruşturması arasında ilişki kurmak pek olanaklı değil.

Kapatma davası, Cumhuriyet Yargıtay Başsavcısı tarafından, görevi gereği açılmış, iddianamesi yazılmış, Anayasa mahkemesine verilmiş, iktidar partisini ilgilendiren, dolayısıyla Türkiye'nin siyasal yapısı ve rejimiyle ilgili çok ciddi bir hukuksal olay.

Ergenekon soruşturması ise, sekiz aydır henüz iddianamesi bile oluşturulamamış bir soruşturma.

Evet bu da hiç kuşkusuz ciddi bir soruşturma.

Evet el bombaları, Danıştay cinayeti, Cumhuriyet gazetesinin bombalanması ve belli kişiler ortada ama bu kişiler arasındaki ilişkilerin olup olmadığı, davanın sanıklarının yaygınlaştırılması sırasında öne sürülen suçlamalar, konunun somut delillerle desteklenmesi açısından bazı sorunlar oluşturuyor.

Kanımca kapatma davası ile Ergenekon soruşturmasının ilişkilendirilmesi, kapatma davasını açan Cumhuriyet Yargıtay Başsavcısı'nın Ergenekon ile ilişkilendirilmesi anlamını taşır ki, bence bu hem olanaksız, hem de hukuk açısından kabul edilebilir bir iddia niteliği taşımıyor.

Bir başka görüş, Türkiye'de "dincilerle", "faşist ulusalcılar" arasında bir hesaplaşmanın yaşandığı.

Bu görüş de, hem basında hem de televizyonlarda dile getirildi.

Ben buna da katılmıyorum.

Türkiye'de hiç kuşkusuz, kendine "ulusalcı" diyenler arasında da "faşist" eğilimli kişiler olabilir.

Ama ülke çıkarlarını ulusal anlamda dile getiren ve genellikle demokrat olan bir kitleyi toptan "faşizm" ile suçlamak hem haklı hem de olanaklı değil.

Bence Türkiye'de aslında iki büyük hesaplaşma yaşanıyor:

Birinci hesaplaşma, PKK'nın başını çektiği, "Bölücü etnikçilerle", "ulusal birliği" korumak isteyenler arasında.

İkinci hesaplaşma ise, "demokratik, laik rejimi" "dincileştirmek" isteyenlerle, rejimi korumak isteyenler arasında.

Olup bitenleri, "toplumu yönlendirmek" için üretilen "komplo teorileri" yerine, bu iki büyük hesaplaşma çerçevesinde algılamak daha doğru çözümlemeler yapmaya yardımcı olabilir.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 22 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional