Kitaplar Sürekli Yazılar Kitap Söyleşileri |
22 Eylul 2008
AKP Gerçek bir Parti mi?
AKP kurulduğundan beri "Muhafazakar demokrat bir parti"
olduğunu ısrarla belirtiyor.
Bu konuda kitaplar yazdırdı.
Sağdan ve soldan transferler yaptı.
Bu transfer ettiği kişilere önemli yasama ve icra
görevleri de verdi.
Ama bu yapılanların hiç biri AKP'nin ne demokrat
olduğunu ne de klasik anlamda bir parti niteliği
taşıdığını göstermeye yeterli...
AKP esas itibarıyla bir cemaat.
Bir cemaat örgütlenmesine ve liderlik yapısına ve bir
cemaatin biat kültürüne sahip.
Ne parti içi demokrasi var, ne de gerçek anlamda
demokrasiye olan bir inanç.
Hukuk, adalet, yargı, bürokrasi, ahlak, namus,
dürüstlük ve hatta din ve ibadet kavramları bile bir
"cemaat kültürü" içinde görülüyor.
Esas olan cemaatin ilkeleri ve çıkarları.
Bunu da lider tebliğ ediyor.
Cemaatin üyeleri buna kayıtsız koşulsuz biat eder.
Tabii bu anlamda AKP bir parti gibi değil, bir cemaat
gibi işlemekte ve hem parti içinde hem parti dışında,
mevcut parti örgüt ve disiplinini çok aşan bir cemaat
dayanışmasına da sahip.
Hele Erdoğan'ın İstanbul Belediye Başkanlığı döneminden
başlayan ve iktidara geldikten sonra güçlenen "yandaş
yaratma ve yandaşları destekleme" politikası, gelişip
yaygınlaştıkça, bu cemaat dayanışması yeni sermaye
gruplarını ve medyayı da kapsadığı için, bir partiden
çok daha güçlü müttefiklere, daha doğrusu "cemaat
üyelerine" sahip.
Bu açıdan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın son
günlerdeki çıkışlarını çözümlemeye çalışanlar, genellikle
yanlış mantıkla, demokratik düzen mantığıyla hareket
ettikleri için, davranışlarını anlamlandırmakta zorluk
çekiyorlar. Oysa onun ne demokrasi gibi, ne laiklik gibi,
ne hukuk devleti gibi, ne de sosyal devlet gibi dertleri,
kaygıları var.
O, cemaatinin çıkarlarını korumaya ve güçlendirmeye
koşullanmış bir tarikat lideri gibi davrandığı için,
esip gürlüyor.
Çünkü muhatabı, artık yeterince güçlendiğini düşündüğü
için, genel seçmen kitlesi değil, kendi cemaati.
Kendi cemaatini ayakta tutmaya ve güçlendirmeye, cemaatin
bu gücü sayesinde de iktidarını sürdürmeye çalışıyor.
Ama cemaatinin bütün sermaye ve medya sahipliğine ve
oy desteğine karşın, yine de gücünün ilelebet iktidarda
kalmaya yetmesi olanaklı değil.
Ben Başbakan'ın bu tutum ve davranışlarının çok yanlış
olduğunu ve eğer Türkiye'de mevcut Anayasal rejim sürerse,
bir gün mutlaka, bunların hesabını vereceğini düşünüyorum.
Sanıyorum ki, Recep Tayyip Erdoğan ve cemaati de
bunun farkında.
Onun için, tez elden rejimi de değiştirecekler galiba....
Tabii cemaatlerinin gücü yeterse...
|
Tweet |
Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.
Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta
Son güncelleme tarihi 9 Eylül 2024