Kitaplar Sürekli Yazılar Kitap Söyleşileri |
8 Ekim 2007
AKP, Elindeki İktidar Yetkilerini Kötüye Kullanıyor.
2007 yılının bahar aylarında başarısız Dışişleri Bakanı Abdullah
Gül'ü, süresi dolan Ahmet Necdet Sezer'in yerine
Cumhurbaşkanı seçmek isteyen AKP, yeterince Meclis desteğine sahip
olmamasından ve beceriksizliklerinden dolayı bu isteğini
gerçekleştirememişti.
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül başarısızdı, çünkü Türkiye,
Kıbrıs sorunu, PKK'ya dış destek, Ege sorunu, AB ile ilişkiler gibi
Türkiye için hayati önem taşıyan konularda, 2007 yılının baharında,
çok çeşitli çıkmaz ve açmazlarla karşı karşıya kaldığı bir konumdaydı.
Üstelik AKP'nin Meclis'te, Cumhurbaşkanı'nı seçmek için gerekli olan
367 sandalyeden bir kaç eksiği vardı.
AKP, bu eksiğini siyasal uzlaşma arayarak gidermek yerine, dayatmacı
bir politika izlemeyi tercih etti, ve bu yanlışının sonunda Gül'ü
Cumhurbaşkanı seçtiremedi.
Bunun üzerine kızgınlıkla, hem Meclis'te bu seçim için gerekli olan
üçte iki çoğunluk koşulunu kaldıran hem de Cumhurbaşkanı'nın doğrudan
halk tarafından seçilmesini öngören bir Anayasa değişikliği yasa
tekliğini, referanduma sunmak üzere karar aldı.
Parlamenter bir rejimde Cumhurbaşkanı'nın yetkileri ve gücü
sınırlıdır. Doğrudan halk tarafından seçilen bir Cumhurbaşkanı,
Meclis'in ve hükümetin karşısında yeni bir güç odağı olarak sistemi
kilitleyebilir.
Bu gerçeği göz ardı eden AKP, dayatmacı politikasını, "Arkamda halk
desteği olursa, her istediğimi yaptırırım" anlayışı içinde sürdürdü.
Bu arada yeni seçimler yapıldı.
Ortaya çıkan yeni Meclis kompozisyonunda, AKP'nin sandalye sayısı
azaldı ama, Meclis'e yeni giren MHP, seçim işleminin başlatılması için
gerekli olan çoğunluğu sağlamakta AKP'ye destek vereceğini ilan etti.
Böylece Abdullah Gül, onbirinci Cumhurbaşkanı seçildi.
Ama AKP'nin dayatmacılığı ve beceriksizlikleri sürüyordu; çünkü
referandum yasası hala yürürlükteydi.
Üstelik bu yasada, açıkça, halkoylamasının "Onbirinci Cumhurbaşkanı"
için yapılacağı belirtilmişti.
Gümrük kapılarında oy verme işlemi başladı.
Bu arada zaten seçilmiş olan "Onbirinci Cumhurbaşkanı" Abdullah
Gül'ün seçimini bir kez de referanduma sunma yanlışını yapmakta
olduğunu fark eden AKP, geçici maddeleri kaldırarak, "Onbirinci
Cumhurbaşkanı" sınırlamasından kurtulmak istedi.
Böylece halk tarafından oylamaya başlanan yasa, oylama sürerken
değiştirildi.
Halkın neye oy verdiği belli değil.
İktidar kısaca "Siz evet deyin, biz neye evet dediğinize karar
veririz" gibi bir dayatmanın içinde.
Tam bir hukuk skandalı!
Ayrıca, halk tarafından doğrudan seçilmiş bir Cumhurbaşkanı'nın
parlamenter rejimle bağdaşmayacağı da unutuluyor.
İşte AKP'nin Demokrasi anlayışı bu:
Hem dayatmacılığıyla, hem de beceriksizliğiyle Türkiye'yi tam bir
kaosun içine atıyor.
|
Tweet |
Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.
Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta
Son güncelleme tarihi 16 Eylül 2024