Kitaplar Sürekli Yazılar Kitap Söyleşileri |
16 Ocak 2006
Abdi İpekçi'yi öldüren ve Papa'ya suikast
düzenleyen Mehmet Ali Ağca'nın tahliyesi AKP iktidarının uygulamalarını ve özelliklede adalet sisteminde yapılan değişiklikleri yeniden gündeme getirdi.
Dinci iktidarlar sürekli olarak, Türkiye'de üç sistemi ele geçirmeye çalışmışlardır:
Bu üçlü süreç, 1945'te çok partili sisteme geçilmesiyle işlemeye başlamış, Demokrat Parti'nin 1950'de iktidara gelmesiyle ivme kazanmıştır.
Bir anlamda bugün gelinen nokta, Soğuk Savaş
ortamında, yani "anti-komünist" bir yaklaşımla,
Türkiye'nin 1945'ten beri "yeniden yapılandırılmasının" bir sonucudur.
AKP iktidarı bu projeyi AB ile bütünleşme programıyla
uyumlu hale getirmiş, özellikle "adalet reformu"
adı altında AB'ye yönelik uyum projesinin içine kendi hedeflerine uygun düzenlemeleri yerleştirmiştir.
Sonuç, toplumsal yapı açısından tam anlamıyla bir fiyaskodur:
Cumhuriyet'in (hiç kuşkusuz eksikleri ve yanlışları da olan) yerleşik adalet düzeni tahrip edilmiş, yerine konan sistem toplumu tam bir kargaşanın ortasına atmıştır:
Bir rektör kamuoyunun vicdanını yaralayacak biçimde hapse atılırken, yazarlar yargılanırken, gaspçılar, katiller, ırz düşmanları dışarıdadır.
Başta İstanbul olmak üzere ülkenin pek çok yerinde can ve mal güvenliği çok zayıflamıştır.
Adalet Bakanlığı, olayların önünden değil, arkasından gitmekte, Bakan, ancak olaylar meydana geldikten sonra yetkisini kullanıp kullanmayacağı konusunda tartışma açmaktadır.
AKP, sadece yönetimi, eğitimi ve adaleti değil, devleti tümüyle yozlaştırıyor ve güçsüzleştiriyor.
Ortadoğu bölgesinin özelikle Irak ve İran sorunlarıyla yeniden ısındığı şu günlerde, "Devlet ne yapıyor?" diye soranlara, yukardaki çözümlemeyi iyice düşünmelerini öneririm.
|
Tweet |
Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.
Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta
Son güncelleme tarihi 10 Şubat 2025