Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

16 Ocak 2006

Abdi İpekçi'yi öldüren ve Papa'ya suikast düzenleyen Mehmet Ali Ağca'nın tahliyesi AKP iktidarının uygulamalarını ve özelliklede adalet sisteminde yapılan değişiklikleri yeniden gündeme getirdi.

Dinci iktidarlar sürekli olarak, Türkiye'de üç sistemi ele geçirmeye çalışmışlardır:

  1. İçişlerini ele geçirmek. Yani Emniyet Genel Müdürlüğü'nün denetlediği güvenlik sistemini ve bu sistemin bağlı olduğu, valilerden ve kaymakamlardan oluşan "Devlet Yönetim Örgütünü" kendi yandaşlarıyla doldurmak. Böylece "irtica" ile mücadele eden devlet ve özellikle de güvenlik güçleri konusunda ivedi sonuçlar almak.
     
  2. Adalet sistemini hem yargıç ve savcı kadroları olarak, hem de Anayasa ve yasalar aracılığıyla dinci etkilere açık kılmak. Böylece ceza yoluyla toplumun en temel belirleyicilerinden biri olan sistemi kendi etkisi altına almak. Bu tabii hemen gerçekleşecek bir hedef olmadığı için, yavaş yavaş ama ısrarla, orta vadede sonuç almak üzere hareket etmek.
     
  3. Eğitim sistemini hem öğretmen hem de yönetici kadroları olarak kendi yandaşlarıyla doldurmak, ayrıca "müfredat programlarını" değiştirerek çocukları kendi ideolojilerine uygun olarak yetiştirip, toplumu yani yeni seçmenleri kendi siyasal görüşlerine göre biçimlendirmek. (İmam-Hatip okulları ve Kuran kursları bu projenin sadece görünen yönleridir.). Proje 1950'de hemen uygulamaya konulmuş, 1975'te Birinci Milliyetçi Cephe hükümetiyle büyük bir aşama kaydetmiş ve sonunda bugünlere gelinmiştir.

Bu üçlü süreç, 1945'te çok partili sisteme geçilmesiyle işlemeye başlamış, Demokrat Parti'nin 1950'de iktidara gelmesiyle ivme kazanmıştır.

Bir anlamda bugün gelinen nokta, Soğuk Savaş ortamında, yani "anti-komünist" bir yaklaşımla, Türkiye'nin 1945'ten beri "yeniden yapılandırılmasının" bir sonucudur.

AKP iktidarı bu projeyi AB ile bütünleşme programıyla uyumlu hale getirmiş, özellikle "adalet reformu" adı altında AB'ye yönelik uyum projesinin içine kendi hedeflerine uygun düzenlemeleri yerleştirmiştir.

Sonuç, toplumsal yapı açısından tam anlamıyla bir fiyaskodur:

Cumhuriyet'in (hiç kuşkusuz eksikleri ve yanlışları da olan) yerleşik adalet düzeni tahrip edilmiş, yerine konan sistem toplumu tam bir kargaşanın ortasına atmıştır:

Bir rektör kamuoyunun vicdanını yaralayacak biçimde hapse atılırken, yazarlar yargılanırken, gaspçılar, katiller, ırz düşmanları dışarıdadır.

Başta İstanbul olmak üzere ülkenin pek çok yerinde can ve mal güvenliği çok zayıflamıştır.

Adalet Bakanlığı, olayların önünden değil, arkasından gitmekte, Bakan, ancak olaylar meydana geldikten sonra yetkisini kullanıp kullanmayacağı konusunda tartışma açmaktadır.

AKP, sadece yönetimi, eğitimi ve adaleti değil, devleti tümüyle yozlaştırıyor ve güçsüzleştiriyor.

Ortadoğu bölgesinin özelikle Irak ve İran sorunlarıyla yeniden ısındığı şu günlerde, "Devlet ne yapıyor?" diye soranlara, yukardaki çözümlemeyi iyice düşünmelerini öneririm.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 22 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional