Kitaplar Sürekli Yazılar Kitap Söyleşileri |
5 Eylül 2005
Fatih'te, Cuma namazından çıkanlar Cumhuriyet'e ve
Atatürk'e hakaretler ederek, Hilafet propagandası
yapıyorlar; polis seyrediyor.
Sözüm polise değil.
"Ben Müsteşarken" (biliyorsunuz bu isimde bir
kitabım var) devlet çarkının nasıl işlediğini çok yakından
gördüm:
Polis, amirlerinin emriyle hareket eder.
Sözüm amirlere de değil, polis amirlerinin elini tutan
politikacılara:
En masum emekçi ya da öğrenci gösterisine en şiddetli
yöntemlerle müdahale edenler, neden Cumhuriyet'in en
temel değerlerine saldırıldığı zaman eylemsiz kalıyor?
Sonradan yapılan "gözaltına almalar" politikacıların
(ve tabii en başta Başbakan'ın) tepkisinden sonra ortaya çıkmadı mı?
Bu durum benim polis ile iktidar arasında olduğunu öne sürdüğüm ilişkinin bir kanıtı değil mi?
Oysa yöneticileri arasında son derece uygar, çağdaş, iyi eğitimli bürokratların bulunduğu polis örgütü, iktidarın değil, "demokratik ve laik sosyal bir hukuk devleti" olan Türkiye Cumhuriyeti'nin polisidir ve bunu iyi bilir; yeter ki işine müdahale edilmesin.
Ayrıca unutmayalım ki polis, Cumhuriyet Savcılarının da
emrindedir ve Türkiye'de unvanının önündeki Cumhuriyet
sözcüğünün bilincinde olan savcılarımızın sayısı hiç de az
değildir.
Göstericiler, bu cesareti bugünkü siyasal iktidardan
almıyorlarsa, nereden alıyorlar acaba?
|
Tweet |
Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.
Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta
Son güncelleme tarihi 13 Ocak 2025