Kitaplar Sürekli Yazılar Kitap Söyleşileri |
24 Ekim 2005
Van'daki Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörünün Tutuklanması Olayı Bir Rejim Sorununu Açığa Çıkardı.
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidara gelir
gelmez, bütün eğitim sistemi ile birlikte, Üniversitelere de el atmıştır; çünkü amacı adalet ve sermaye ile birlikte eğitimi de İslamcılaştırmaktır.
1980 askeri darbesinin getirdiği YÖK sitemi, ilk kurulduğunda üniversiteleri dinci-milliyetçi çizgide dönüştürme görevini yerine getirirken, bu çizgideki çevrelerden ve yazarlardan büyük destek görüyordu.
1995 yılına kadar yaklaşık 14 yıl, üniversiteler bilim dışı ölçütlerle seçilen yöneticiler ve öğretim kadrolarıyla yönlendirildiler.
1995 yılında YÖK Başkanı'nın değişmesiyle bu gidiş bir ölçüde de olsa engellendi ve üniversiteler yeniden bilimsel çizgiye oturmaya başladı.
O andan itibaren, dinci-milliyetçi çevreler YÖK'e karşı bir tutum aldılar ve üniversite yönetimlerinin demokratik olmasını istemeye başladılar.
Oysa, kadrolar öylesine bilim dışı ölçütlerle ve öylesine dinci-milliyetçi çizgideki öğretim üyeleriyle doldurulmuştu ki, bir demokrasi denemesi, bütün yönetimlerin yeniden dinci-milliyetçi çizgiye geri dönmesine yol açacaktı.
1995'ten 2002'ye yani AKP iktidarına kadar geçen süre içinde, üniversiteler biraz da olsa derlenip toparlandılar.
Bu derlenip toparlanma, tabii dinci-milliyetçi çevrelerin hoşuna gitmedi, çünkü onlar üniversitelere bilim değil, siyasal iktidar gözlüğünden bakıyorlardı.
AKP iktidarının sloganlarından biri "Türbana
serbestlik", öteki de "İmam-Hatip okullarına
eşitlik" idi.
Bu arada Van milletvekili olan bir zat Milli Eğitim
Bakanı oldu; Van artık, AKP'nin yukarıdaki iki sloganını yürekten benimseyen ve hayata geçirmek isteyen bu zattan soruluyordu.
Tabii Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi ve onun Rektörü, bu anlattığım çerçeve içinde AKP'nin hedefi haline geldi.
Evine baskınlar düzenlendi, adalet görevlileri,
ilk soruşturmanın gizliliğine karşın, basın
toplantısı düzenleyerek, Rektöre suçlamalar yönelttiler.
Sonunda Rektör, bir suç iddiasıyla tutuklandı.
Hukukçular Rektörün tutuklu yargılanmasını gerektiren
koşulların oluşup oluşmadığı konusunda ciddi kuşkularını
dile getirdiler; kimileri de Van'da karakol basarak
uyuşturucu sanıklarını polisin elinden zorla alan
sanıkların bile tutuksuz yargılandıklarına dikkat
çektiler.
Yıllardır Türkiye'deki hukukçuları yetiştiren
hocaların da içinde bulunduğu Üniversite Rektörleri,
bu olayın Üniversiteleri medreseleştirme sürecinin
bir parçası olduğunu ve Rektöre sahip çıkmanın Cumhuriyete sahip çıkmak anlamına geldiğini belirttiler.
AKP iktidarı sürekli olarak değiştiklerini söyleyen, eski radikal İslamcı politikacılardan oluşuyor.
Kamuoyu da herhalde bu olaylar karşısında "İyi ki
değişmişler, ya değişmeseler nasıl davranırlardı"
diye şaşkınlık içinde iktidarın uygulamalarını seyrediyor
ve bu arada rejim yıpranıyor.
|
Tweet |
Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.
Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta
Son güncelleme tarihi 13 Ocak 2025