Kitaplar Sürekli Yazılar Kitap Söyleşileri |
2 Haziran 2003
Amerika Birleşik Devletleri'nin Savunma Bakan Yardımcısı Wolfowitz, Irak
savaşı sırasında Türkiye'nin Kuzey Irak sınırını Amerikan birliklerine
açmamasının sorumluluğunu Türk Silahlı Kuvvetlerine yüklemekle çok yanılıyor.
O dönemi anımsayalım: Hükümetin Meclis'e yolladığı tezkerenin kabul
edileceği beklentisi kamuoyundaki hakim görüştü. Ayrıca kamuoyu, Kuzey
Irak'taki PKK oluşumundan dolayı askerlerin bu harekattan yana olduklarını
biliyordu. Yine kamuoyunun bildiği bir başka husus, AKP milletvekillerinin bir
bölümünün İslami gerekçelerle bu tezkereye karşı olduklarıydı.
Hükümet, tezkere öncesinde Milli Güvenlik Kurulu'ndan yeniden bir tavır
açıklaması bekledi, ama Milli Güvenlik Kurulu bu konuda zaten daha önce görüş
bildirmiş olduğu için ayrıca yeni bir görüş beyan etmedi.
Şimdi hep birlikte anımsayalım: AKP iktidarı Meclis'e yolladığı tezkere için
bağlayıcı grup kararı almadı: Yani Hükümet AKP'li milletvekillerini bu
konuda serbest bıraktı. Böylece Meclis'teki oylamada "Evet" sayısı gerekli
düzeye erişemedi. Bunun üzerine de AKP, "İşte demokrasi budur" mealinde
yorumlar yaptı.
Şimdi bunlar hiç yaşanmamış gibi, tezkerenin Meclis'ten geçmemesi konusunda
Türk Silahlı Kuvvetleri'ni suçlamak çok yanlış bir değerlendirme. Amerika
Birleşik Devletleri'nin en yüksek düzeydeki istihbaratı bu düzeyde ise yandık?
Şimdi gelelim işin bir başka yönüne: Tezkere Meclis'te kabul edilmedikten
sonra Siirt seçimleri vardı: Recep Tayyip Erdoğan o hafta sonu, Siirt
seçimlerinde milletvekili seçilip Meclis'e girdi ve hemen başbakanlık görevini
yüklendi. Bu gelişmeler üzerine herkes yeni bir tezkerenin gündeme
gelmesini bekliyordu. Hatta anımsayalım, Genel Kurmay Başkanı Özkök,
ordunun ırak harekatı konusunda Amerika'yı destekleyici çok net bir açıklama
yaptı, artık hiçbir şeyi rastlantıya bırakmamak için: Yani tezkere bir kez
daha Meclis'e gelecek ve bu kez, kesinlikle kabul edilecekti.
Fakat tam bu sırada Amerikalılar, "Bize hava koridorunuzu açın yeter, biz
kara harekatı için Kuzeyden girmek istemiyoruz artık" dediler.
Yani Amerika Kuzey Irak'a karadan girmek için Türkiye'den istediği destekte
ısrar etmedi.
Şimdi benim kafamı kurcalayan soru şu: Acaba Amerika, Irak'lı
generallerle tam o sırada mı anlaşmaya varmıştı işgale karşı direnişin
olmaması konusunda?
Böylece hem Güney'den yapılan çıkarma sonunda Bağdat'a çok hızlı bir biçimde
ulaşma başarısının hem de Türkiye'nin Kuzey Irak'tan uzak tutulmasının
açıklaması aynı anda ortaya çıkıyor.
Benimki sadece bir kuşku ve bir soru. Gerçeği hiç kuşkusuz tarih
aydınlatacak.
|
Tweet |
Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.
Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta
Son güncelleme tarihi 16 Eylül 2024