Kitaplar Sürekli Yazılar Kitap Söyleşileri |
14 Nisan 2003
Irak savaşı ile ilgili saçmalıklar kamuoyunda hâlâ tartışılıyor. Bu gün
bunlara kısaca değinip, eleştirmek istiyorum:
Bir kısım yazarlar, savaşın çabuk bitmesinden, Irak'ın yeterince
direnmemesinden, yani Amerika'nın düşük bir bedel ödeyerek zafere ulaşmasından
düş kırıklığına uğramış görünüyorlar.
Bu tümüyle yanlış bir tutum:
Genellikle Amerika'nın saldırganlığına karşı tavır almış olan
arkadaşlarımızda görülen bir tutum, Amerika'nın hukuk dışı saldırısına karşı
haklı bir tavır almakla, Türkiye'nin ve insanlığın çıkarlarının birbirine
karıştırılmasından kaynaklanmakta.
Bazı arkadaşlarımız, savaşın çabuk bitmesini, haksız olan Amerika'nın çabuk
ve kolay bir zafer kazanmış olmasından dolayı olumlu karşılamadılar.
Burada unutulan husus şu: Amerika'nın zaferinden daha önemli olan iki konu
var:
Bir, insanlık açısından çok daha az kişinin ölmesi, savaşı kim
kazanırsa kazansın, her zaman sevinilecek bir durumdur; bunu unutmayalım.
İki, Türkiye açısından bir komşu ülkedeki "savaş durumunun" bir an
önce sona ermesi daha da önemlidir.
Belki şimdi turizmde ve ekonomide savaş dolayısıyla girdiğimiz ilave krizden
daha çabuk çıkma olanağına kavuşuruz.
Irak konusundaki bir başka yanlış, "Keşke biz de, çabucak zafere ulaşan
Amerika ile birlikte Kuzey Irak'a girseydik, şimdi bu zaferden payımıza düşeni
alırdık" görüşü.
Bu da yanlış.
Hiçbir galip ülke, bedelini ödediği zaferin meyvelerini durup dururken, sırf
vefa ve sadakat uğruna başkalarıyla paylaşmaz.
Türkiye Kuzey Irak'taki oluşumlar açısından Amerika ile ters düşerse, ancak
o andaki gücüne ve Amerika'nın kendisini nasıl gördüğüne, kendisinden ne tür
beklentileri olduğuna göre bir muamele ile karşılaşacaktır. Bu muamele, Kuzey
Irak'a birlikte girip girmemeye göre değişecek bir muamele değildir, tam tersi
ileriye dönük beklentilerle oluşan bir tutumdur.
Ayrıca bir de ters olasılık vardı tabii, Kuzey Irak'a girseydik:
Çok hızlı giderek Kerkük ve Musul'a girip, sonra bugün peşmergelerin
karşılaştığı onur kırıcı muamele ile karşılaşabilirdik. Sonra da ayıkla
pirincin taşını.
Bu arada ikinci bir genel olumsuzluktan, yani "savaş durumunun" yol açacağı
ölümlerden ve ekonomik yıkıntılardan söz etmiyorum bile.
Dolayısıyla savaşın çabuk bitmesinden ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin Kuzey
Irak'a girmemiş olmasından dolayı kimsenin üzülmesine gerek yok, tam tersine
sevinmeliyiz diye düşünüyorum.
|
Tweet |
Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.
Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta
Son güncelleme tarihi 2 Eylül 2024