Emre Kongar'ın Resmi^* İnternet Sitesi

Durup dururken, hiç bir felsefi, siyasal ya da toplumsal temeli yokken çıkarılan bir af yasası, Milli Güvenlik Kurulu toplantısında hiç gereği yokken yapılan ve hemen sonrasında bütün ayrıntılarıyla ve şiddetiyle (hatta belki de abartılarak) topluma aktarılan ve son ekonomik krizin beklenmedik bir anda (beklenenden çok önce) patlamasına yol açan tartışmalar.

Trafik polisleriyle tartışmaları ve çıkarılan olayları, kaçakçılık olaylarına karışanları, ve benzeri "bireysel sorunları" bir yana bıraksak bile, parti bazında ve genel yönetim alanında, sanki yeterli yapısal sorunumuz yokmuş gibi, yapay sorunların üretilmesi ve sonra da bunların çözümü için yapılan çalışmalar, siyasal, toplumsal ve ekonomik gündemi fazlasıyla işgal ediyor.

Tabii "yolsuzluk dosyaları" üzerinde hiç durmuyorum, ama politikacıların yani, ülkenin sorunlarını çözmek için ortaya atılan kişilerin yarattıkları sorunların içler acısı hali asıl bu dosyalarda topluma yansıyor.

Bu "durup dururken yaratılan sorunlara" son bir örnek, "süpermarketlerin kent dışına taşınması" kararında görüldü.

Burada, böyle bir kararın neden yanlış olduğu, müktesep hakları nasıl zedelediği, serbest ekonomi kurallarına neden aykırı olduğu, devletin vergi politikası ve tüketici hakları açısından getireceği sakıncalar gibi konuları tartışmak istemiyorum.

Sadece dikkatleri, "sorun çözmek yerine kendileri sorun olan ya da sorun yaratan politikacılar" sözümün, yeni bir örneğine çekmek istedim.

Eminim ki, medyamız bu konuyu enine boyuna tartışacaktır.