Kitaplar Sürekli Yazılar Kitap Söyleşileri |
10 Temmuz 2000
Ortaçağ’da devletler din (mezhep, tarikat) esasına göre kurulurdu. Endüstri devriminden sonra, milliyetçilik akımları ortaya çıktı ve devletler,
milliyet (ırk, millet) esası üzerine kurulmaya başladılar. Daha sonra, demokrasinin gelişmesiyle, devletler,
vatandaşlarının temel hak ve özgürlükleri ilkesi
üzerine kurulmaya başladılar: Din, dil, ırk, milliyet farkı olmaksızın herkesin vatandaş olarak eşit
sayıldığı laik ve demokratik sosyal hukuk devleti kavramı böylee gelişti. Ama insanlar kendilerini, din dil ve milliyet esası üzerine tanımlamayı sürdürdüler,
bu da onların en temel "kültürel kimlik" hakkıydı. Laik ve demokratik sosyal hukuk devletini, din ya da milliyet esasına göre
tanımlanan kültürel kimlik adına saptırmak isteyen şeriatçı ve faşist akımlar,
insanların kimliklerini istismar etmeye ve demokrasiyi yıkmaya yönelik bir kumar
oynuyorlar; bu kumarı kaybedince niye yakınıyorlar anlamıyorum. |
Tweet |
Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.
Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta
Son güncelleme tarihi 2 Aralık 2024