Kitaplar Sürekli Yazılar Kitap Söyleşileri |
AYDINLANMA
EMRE KONGAR FAŞİZME KARŞI OMUZ OMUZA! Erdoğan/AKP iktidarının kurduğu "Şahsım Devleti", büyük bir başarıya imza attı: Türkiye'deki hem solu hem sağı, FAŞİZME KARŞI OMUZ OMUZA, Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanlığı adaylığı üzerinde birleştirdi! Dinci ve milliyetçi kökenlerden gelen ama baskıcı "Şahsım Rejimi" yüzünden Demokrasinin erdemlerini nihayet idrak ettiklerini belirten sağcı partilerle CHP'nin kurduğu "Millet İttifakı"nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu, solda da "Emek ve Özgürlük İttifakı" ile "Sosyalist Güç Birliği"nin desteğini almış görünüyor. "Görünüyor" diyorum, çünkü bu destek kimi partilerce resmen ilan edildi ama kimi partilerce henüz resmen belirtilmedi. * * * Bu birleşme Türkiye'nin sorunlarına derhal bir çözüm üretecek midir? Elbette hayır! Ama bu birleşme, sorunların çözüm yollarını açacak: Türkiye'nin sorunlarına, Demokratik Rejim çerçevesinde, barış içinde, çözüm aranmasına olanak sağlayacaktır. * * * Aslında Demokratik Rejim üzerindeki bu ittifak, Kılıçdaroğlu'nun, uzlaşmacı, tavizkâr, barışçı ve herkesi, her görüşü kucaklayıcı, Demokratik tutumu kadar, Erdoğan 'ın kavgacı, dışlayıcı, otoriter ve baskıcı tutumundan da etkilendi. Bir başka deyişle, "Kılıçdaroğlu gelsin" kararının arkasındaki güçlü nedenler, sadece Kılıçdaroğlu'nun özellikleri olarak değil, "Şahsım Devleti"nin zulmü ve bu zulümden dolayı "Erdoğan gitsin" arzusu olarak da ortaya çıkmış durumda. * * * "Faşizme Karşı Omuz Omuza", 1960'larda ve 1970'lerde genellikle solcu gençlerin kullandığı bir slogandı: "Demokratik Rejim"den çok "Sosyalist Rejim" özlemini vurgulardı. Bu nedenle de yaygın toplumsal desteğe bir türlü kavuşamamış, tam tersine, bu sloganı kullanan solcu gençler, darbeci askerler tarafından, gülünç bir biçimde, "Terörist, Anarşist, Marxist, Leninist hatta Maoist" olarak yaftalanmış ve vatan haini ilan edilmişlerdi. Aradan geçen zaman içinde, 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 Askeri Darbeleri dönemlerinde yaşanan baskılar ve Anayasa değişiklikleri sonunda, emperyalistlerin de desteğiyle, AKP iktidara gelince, "Şahsım Devleti Rejimi" "Parlamenter Demokratik Rejimi" ortadan kaldırdı. Yoksulluk, Yolsuzluk ve Yasaklar olarak "Üç Y'yi" yok etmek iddiasında olan yeni rejim, tam tersine bunları derinleştirip yaygınlaştırınca, "Şahsım Devleti" tarafından ezilen sağ partiler de "Demokratik Rejim"in erdemlerini idrak ettiler. Böylece totaliterlik eğilimleri de gösteren otoriter "Şahsım Devleti"ne karşı, bütün muhalefet partileri arasında (bu partilerin bazıları kökenleri bakımından dinci ve etnikçi çizgiden de gelseler) "Demokratik İttifak" konusunda bir eylem birliği meydana geldi: Böylece 1960'ların 1970'lerin sol sloganı olan "Faşizme Karşı Omuz Omuza" söylemi, 2023 Türkiyesi'nde "Demokratik Rejim" özleminin ifadesi oldu. * * * Bu değişimin mimarı, hiç kuşkusuz, dinci ve etnikçi kökenden gelen partilerle kurduğu Demokratik dayanışmayı, CHP'nin bazı temel ilkelerinden bile ödün vermek pahasına gerçekleştiren Kemal Kılıçdaroğlu'dur. Kılıçdaroğlu 'nun barışçı, kucaklayıcı, Demokratik ve yumuşak kişiliği Cumhurbaşkanlığı konusunda bir "Büyük Demokratik İttifak" oluşturmuş görünüyor. Bu İttifak'ın başarısı, 14 Mayıs seçimlerinde sınanacak ve bence, toplumda oluşturduğu büyük destekle, zafere de ulaşacaktır: Kılıçdaroğlu, seçimi kazanıp "Şahsım Devleti Rejimi"nin icat ettiği o "Kadir-i mutlak" Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturduğunda, kendi ismi ve kişiliği etrafında oluşan bu ittifakın "Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti" ilkeleri çerçevesinde oluştuğunu, ve görevinin, kurumları bu ilkelere göre denetleyerek yeniden düzenlemek olduğunu unutmamalıdır! |
Tweet |
Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.
Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta
Son güncelleme tarihi 2 Aralık 2024