Kitaplar Sürekli Yazılar Kitap Söyleşileri |
AYDINLANMA
EMRE KONGAR
İZLENİMLER...
Can Dündar "Ankara'ya Devlet Bahçeli ile konuşmaya birlikte gidelim" dediğinde henüz Cüneyt Arcayürek aramızdan ayrılmamış ve Kemal Kılıçdaroğlu ile de randevu alınmamıştı.Derken, Arcayürek'i yitirdik... Bu arada Kılıçdaroğlu ile de randevu alınmıştı... Uçak biletleri değiştirildi, gidiş sabah 8'e alındı... Uzun Perşembe günü, benim için sabah saat 5'te başlamıştı. Yeşilköy'de Avrupa Birliği Bakanı, askerlik arkadaşım Volkan Bozkır'ı gördüm. Son seçimlerdeki gerilemelerinden dolayı kendisine biraz takıldım ama o yanıtını çoktan hazırlamıştı: "AKP'nin inişe geçtiğini düşünenler yanıldıklarını çok yakında anlayacaklar" dedi. Cep telefonu kullanmadığımı herkes bilir; ama seyahatlerde eşim, evdeki telefonlardan numarasını bile bilmediğim birini yanıma veriyor, her ihtimale karşı... Nitekim Esenboğa'da bir araç sorunu yaşayınca o telefonu kullanmak zorunda kaldım ve elbette kullanmaya alışık olmadığım için de sonra kaybettim! Neyse, Cumhuriyet'in Ankara bürosundaki becerikli arkadaşlar telefonun izini Esenboğa havaalanında buldular da sorun çözüldü. Kılıçdaroğlu konuşması keyifli ve verimli geçti; biz çıkarken içeri İngiltere Büyükelçisi giriyordu... Anlaşılan Enis Berberoğlu'nun belirttiği gibi, "Batı da, Kılıçdaroğlu'nun kapısında sıraya girmişti"! Arcayürek'i sonsuzluğa uğurlarken Ankara'daki eski dostları gördüm, ayaküstü biraz hasret giderdik. Kılıçdaroğlu ve Baykal ile karşılaştığımızda, sabahleyin Kılıçdaroğlu'nun Baykal'ı bize çok övdüğünü söyledim. Baykal, bunun haber olmasının bile Türkiye'nin siyasal gündemindeki sıkıntıyı vurguladığını belirtince, "Ama çok övdü" diye üsteledim. Konuşma sırasında Baykal, beni çekerek öne geçirmeye çalıştı ama ben istemedim, arkada kaldım; bu arada televizyon kamera ve mikrofonları da olayı yarım yamalak kayda almıştı: Sonra bir de baktım ki, bazı haberlere göre, güya ben Baykal'a Cumhurbaşkanını övdüğü için sitem etmişim, "Ama çok övdünüz" demişim, o da kızmış bana arkasını dönmüş! Twitter'da yalanladım ama ne kadar işe yaradı bilmiyorum. Son randevumuz Bahçeli ile idi; konuşmamız bittikten sonra çıkarken, kitaplarımı ve yazılarımı dikkatle okuduklarını ve yararlandıklarını belirterek bir nezaket ifadesinde bulundu. Ben de, kendisiyle ortak noktamızın akademisyenlik olduğunu anımsatarak yanıt verdim. Esenboğa'da değerli ressam eski dost Prof. Devrim Erbil'le karşılaştık... Heyecan içinde yeni sergilerinden, kurmakta olduğu vakıftan ve ona bağlı olarak planladığı müzelerden söz etti... O kadar yoğun siyasetten sonra, sanat konuşmak doğrusu çok iyi geldi. Aslında Ankara'ya gidip iki söyleşiye, bir de cenazeye katıldıktan sonra aynı gün dönmek biraz zor oluyor: Arkadaşlara destek ve okurlara hizmet adına, keyifle katlanılan, tatmin edici bir zorluk! |
Tweet |
Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.
Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta
Son güncelleme tarihi 2 Aralık 2024