Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

AYDINLANMA

 

EMRE KONGAR

 

OKUR, ERDOĞAN VE ORHAN BİRGİT: BU NASIL İŞTİR?
 

Bu sütunun okurları HSYK'nın Özel Yetkili Mahkemelerdeki (ÖYM) yargıç ve savcıları atama yetkisine sahip Birinci Daire Başkanı İbrahim Okur'un şu sözlerini anımsayacaklar:

"1. Halkta artık 'ÖYM'lere ve özellikle de İstanbul ÖYM'lerine giden mutlaka tutuklanır' algısı doğdu.

2. Tutuklulukların uzun sürdüğü inancı çok yaygın.

3. Bazı dini grupların mahkemeler üzerinde etkin olduğu iddiası da yoğun biçimde speküle ediliyor."

"ÖYM savcı ve hâkimlerinin ruh halini, basketbol ya da voleybol maçında başlamadan önce saha ortasında kafa kafaya vererek galibiyet kararlılığı sergileyen sporcuların ruh haline benzetiyorum ben. Bu psikolojinin de etkisiyle kendilerine eleştiri getiren herkesi, mesela beni, gerçekleri görmemekle suçluyorlar."

Nitekim bu mahkemeler kapatıldı...

Ama ne hikmetse ellerindeki davaları bitirene kadar, yukarda, en yetkili ağızdan belirtilen sakıncalara karşın, yargılamaları sürdürüyorlar!

Ama onların yerine kurulan mahkemelerde de sorunlar bitmedi!

Geçen gün bir televizyon kanalında Başbakan Erdoğan şöyle diyordu:

"Şu anda içeride 400'e yakın emekli, muvazzaf subay, astsubay var. Hemen hemen hepsi tutuklu. Mağdur ya da şüpheli olarak gelenler oluyor. Çok daha ağır olanı örgüt kurmaktan, örgüt elemanı olmaktan...

Terörle nasıl mücadele edecek bu insanlar...

Bu mücadeleyi veren insanlara arka taraftan örgüt elemanı dersen, nasıl oluyor da bu örgüt orada terörle mücadele ediyor.

Bu yenilir yutulur bir şey değil..."

Ve cezaevlerindeki hastalar için şöyle devam ediyor:

"Bunların arasında mama ile beslenenler var. Sayın Cumhurbaşkanımıza bırakmadan yasa ile bu işi çözelim. Hapishanede bunlar ciddi bir cezayı orada çekiyor...

Neredeyse komuta kademesinde oralara gönderilecek komutanımız kalmıyor. Öyle şey olmaz."

Bir hafta sonra yine bir başka televizyon kanalında bu görüşünü sürdürüyor ve şöyle diyor:

"Bu bizi dilhun eden (yüreğimizi kanatan) bir konu...

Başta Genelkurmay Başkanım olmak üzere diğer generallerimizin hiçbirisine kalkıp da bir alışılmış anlamda 'terör örgütü mensubu' demek çok ciddi bir yanlıştır ve bu affedilemez.

Bu tanımlamayı yapanlar kendileri bulundukları makam itibarıyla kendilerini sağlamda görseler bile tarih onları affetmez. (Siyahları ben vurguladım.E.K.)

Bir defa TSK bir örgüttür ama terör örgütü değildir... terör örgütü dediğin zaman affedilir bir yanı yok...

Kaçma ihtimali yokken, böyle bir şey yokken bunu yaparsan sistemi tehdit eder pozisyona giriyorsun...

Yahu Genelkurmay Başkanı'nı niye içeri alıyorsun arkadaş. Tutuksuz yargıla. Yap bunu o zaman bitir işi.

Şahsen bundan dolayı üzgünüm...

Uzun tutukluluk sorunu milletvekilleri için de geçerli."

* * *

Gazeteci, hukukçu, politikacı Orhan Birgit'in anıları tam bu aralar "Kalbur Saman İçinde, Olaylar, Anılar, Portreler" adıyla Doğan Kitap tarafından yayınlandı.

Kitabın en önemli özelliği, Birgit'in hem çok ilginç olayları, ilişkileri mikro düzeyde açıklaması, hem de zaman zaman makro çözümlemeler yaparak, bunları Türkiye'nin ve dünyanın genel resminin içine oturtarak yorumlaması.

Üstelik de gazeteciliğinin verdiği birikimle su gibi kolay okunan bir metin çıkarmış ortaya...

Yakın tarihimizin bilinmeyen pek çok olayına bireyler ve liderler düzeyinde ışık tutuyor ve bununla da yetinmeyip, yer yer bunları yorumluyor.

Okuma zevkini engellememek için kitabı anlatmayacağım, ama kitabı bitirirken iki noktaya değinmiş; onlardan söz etmek istiyorum:

Birincisi 2004 yılında dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman ile görüşmesi...

Bence mutlaka okunması gereken bir bölüm!

İkincisi ise, Basın Konseyi Başkanı olarak Silivri davalarındaki meslektaşlarının durumu hakkında yazdıkları...

Genç tutuklu Zeynep Kuray üzerinden öyle değerlendirmeler yapmış ki...

İnsan, insanlığından utanıyor!

* * *

En yetkili hukukçu Okur'un demeci...

Her yere, her şeye, her an egemen olan, Çok Partili Siyaset tarihimizin gelmiş geçmiş en muktedir Başbakanı Erdoğan'ın yüreğini kanatan, üst üste vurgulayarak üzerinde durduğu sorun...

Birgit'in yazdıkları...

Ve daha kim bilir kaç kitap, kaç mektup, kaç dilekçe, kaç uzman hukukçunun, profesörün, baronun isyanı...

İçerdeki ve dışardaki önemli örgütlerin protestoları...

Kabul edilen bilmem kaçıncı yargı paketi...

Ama hepsi, bütün bunlara karşı direnen, "kafa kafaya vererek galibiyet kararlılığı sergileyen" bir grup karşısında aciz kalıyor...

Ve parmaklıklar ardında yaşanan trajediler sürüyor!

Bu nasıl bir iştir?!...

Yoksa bütün ülke bir sahne oldu da biz bir tiyatro oyunu mu seyrediyoruz?


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 22 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional