Makaleler
Articles in English
|
AYDINLANMA
EMRE KONGAR
ODTÜ OLAYININ AKLA GETİRDİĞİ SORULAR
Sevgili okurlarım, ODTÜ olayı, öğrencilerin AKP iktidarını protesto ettiği
ve polisin orantısız güç kullandığı öteki olaylar gibi artık alıştığımız
görüntülerden biri değil...
Çünkü Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bu olaylardan dolayı,
(şimdiye kadar bütün iktidarların yaptığı gibi) üniversite yönetimini ve
öğretim üyelerini suçladı.
Olay, Türkiye'nin bugün içinde bulunduğu çelişkilerin, çıkmazların
bir yansımasıdır...
Bu nedenle biraz daha derinliğine bakılması gerekmektedir.
Önce bazı gerçekleri anımsayalım:
- Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Demokrat Parti iktidarı döneminde,
Adnan Menderes tarafından, kendisine muhalif olduğunu düşündüğü
devlet üniversitelerine karşı, siyasal iktidara bağımlı bir vakıf
üniversitesi projesi olarak ortaya atıldı.
- Kurucu rektör Kemal Kurdaş ve arkadaşları uluslararası
standartlarda kaliteli bir üniversite yarattı.
- Gerek üniversitenin kaliteli bilimsel yapısı, gerekse
yerleşkesinin Ankara dışında geniş bir yeşil alan içinde çağdaş bir yapı
olarak kurulması burayı kısa zamanda hem öğretim üyeleri hem de öğrenciler
açısından cazip bir hale getirdi.
- Öğretim üyelerinin bilimsel kalitesi ve bilime adanmışlıkları,
bilimsel çalışmaları kısıtlamaya ve sınırlamaya yönelik her türlü siyasal
iktidar baskısına, sadece bilim yapmak ve evrensel değerlere sahip çıkmak
adına, karşı koydu.
- Kurdaş'ın kurduğu yapı üzerinde yükselen bu
bilime saygılı yönetim geleneği, belli dönemlerde üniversiteyi
denetim altına almak için atananlar dışında, sonradan gelen Prof.
Erdal İnönü gibi rektörler tarafından sürdürüldü, bugün de uluslararası
değerde bir bilim insanı olan Prof. Ahmet Acar tarafından devam
ettiriliyor. (Eşi Feride Acar da uluslararası üne sahip bir bilim
insanıdır.)
- Öğrencilerin kaliteli yapısı, gençlerin ülke sorunlarına
eğilmeleri ve çözüm aramaları sonucunu doğurdu.
- Türkiye'nin geçtiği çalkantılı dönemlerde ODTÜ yerleşkesi
de bütün öteki üniversiteler gibi, hem akademik kadroların bilimsel,
hem de öğrencilerin siyasal arayışlarına sahne oldu.
- Bütün bu oluşumlar sırasında ODTÜ, bilimsel başarısını
devam ettirdi ve bugün dünyanın en iyi 100 üniversitesi arasında girmeyi
başardı.
- Nitekim Çin tarafından fırlatılan "Türk uydusunun" töreninin
bu üniversitede yapılması, projenin (Başbakan'ın eleştirdiği) ODTÜ'lü
elemanlar tarafından gerçekleştirilmesinin bir sonucuydu.
Şimdi sorular:
- Bilimin ön koşulu olan "sorgulama", özgür bir ortam olmadan
yapılabilir mi; özgürlüğün olmadığı yerde bilim gelişebilir mi?
- Özgürlük bir bütün değil midir; bilim insanları "kahraman"
oldukları için değil, sadece bilim yapmak istedikleri için özgürlükten
yana tavır koymak zorunda değiller midir?
- Bir kurumun, özellikle de bir üniversitenin, uluslararası
standartlarda başarılı olması için, rekabet ettiği yabancı kurumların sahip
olduğu maddi olanaklar kadar, özgürlük gibi manevi değerlere de sahip
bulunmaları gerekmez mi?
- Bir ülke, üniversitelerini siyasal denetim ve baskı altına
aldığı zaman dünya standartlarında başarı gösterebilir mi; o ülkenin kalkınma
ve gelişmesi ne olur?
Biraz düşünmeye başlasak iyi olur diyorum!
|