Kitaplar Sürekli Yazılar Kitap Söyleşileri |
AYDINLANMA
EMRE KONGAR
MUHTEŞEM YÜZYIL SORUNU DEĞİL, REJİM SORUNU!
Başbakan Erdoğan'ın "Muhteşem Yüzyıl" hakkındaki sözleri gündeme yine bir bomba gibi düştü... Ne Gazze, ne Boğaz'ın yeni bir yağmasına yol açan imar yönetmeliği, ne okullardaki "türban" serbestliği, ne AKP'nin yazdığı binlerce sahte üye iddiası, ne terör, ne BDP'lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılması, ne Silivri davaları... Varsa yoksa "Muhteşem Yüzyıl" tartışmaları! Olayın vahim tarafı, Erdoğan'ın bu dizinin yapımcılarını ve onu yayınlayan kanalın sahiplerini suçlaması ve yargıyı göreve çağırmasıdır: "Ama bunlar sanıyorum ecdadımızı televizyon ekranındaki Muhteşem Yüzyıl'daki gibi zannediyorlar. Başbakan'ın bu tavrı ilk değil... Daha önce de dokunulmazlıklardan, idam cezasından, medyaya, kültür ve sanattan, doğum biçimine, çocuk sayısına kadar pek çok konuda fikir belirtmiş, yargıyı ve ilgilileri göreve çağırmıştı... El değiştiren gazeteler, format değiştiren televizyon kanalları, işlerinden atılan yazarlar, yıkılan heykeller, sezaryen yapılmadığı için ölenler, tutuklamalar ve benzeri uygulamalar, bu tavrın sonucudur. Şimdi bu tavrın, tam da AKP'nin "Başkanlık rejimi" önerisi ile çakıştığı bir dönemi yaşıyoruz: Başbakanın tavrı ve AKP'nin önerisi, tam anlamıyla bir tek adam yönetimi, bir diktatörlük anlayışında buluşuyor! Uzun süre AKP'ye ve Erdoğan'a destek veren, Başbakan'ın zaman zaman "Hasan Abi" diye hitap ettiği Hasan Cemal, 27 Kasım 2012 tarihli yazısında şöyle diyordu: "Mesele nedir? Hasan Cemal'in Başbakan'ın kişiliğinde somutlaştırdığı mesele, aslında çok daha derin ve vahimdir: Mesele, bir televizyon dizisi meselesi değil, Başbakan'ın kişiliği meselesi de değil, bir rejim meselesidir... Demokrasiden diktatörlüğe dönüşen bir rejim meselesi! |
Tweet |
Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.
Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta
Son güncelleme tarihi 15 Nisan 2024