Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

AYDINLANMA

 

EMRE KONGAR

 

ASIL TRAJEDİ: ADALET VE ÖLÜMDE EMPATİ YOKLUĞU!
 

İnönü Üniversitesi Eski Rektörü Prof.Dr. Fatih Hilmioğlu'nun oğlu Emir 21 yaşında bir trafik kazasında hayatını kaybetti.

Her kim olursa olsun, nerede ve ne zaman olursa olsun, hangi koşullar altında olursa olsun, evlat acısı acıların en büyüğüdür...

Allah kimseye vermesin!

Bu acıyı iyi bilirim:

Ağabeyim Engin Kongar, dağcılık yaparken, 21 yaşında bir kaza(?) sonucu öldü; iki yıl sonra aynı gün, babam bir kalp krizi ile aramızdan ayrıldı, ailemiz dağıldı.

Belki de benim insani trajedilere karşı, yüksek empati göstermemin, acıları adeta onlarla birlikte yaşamamın nedeni, 15 yaşında idrak ettiğim ve bütün yaşamımı etkileyen bu büyük acıdır!

Aklımdan bir çok isim geçiyor:

Kutlular, Yıldırım, Saltuk, Sakık ve şimdi de Hilmioğlu...

Ve daha kim bilir daha nice anne babalar...

Özellikle de şehit ve terör kurbanı aileleri!

Evlat acıları, anne, baba, eş acıları...

Allah hepsine sabır versin!

* * *

Ne acıdır ki, Hilmioğlu'nun tek trajedisi bu özel olay değil...

Onun genel trajedisi, Türkiye'nin tümünü etki altına alan, Türk ve Kürt, sivil ve asker pek çok insanı, profesörleri, cerrahları, rektörleri, yazarları, gazetecileri, politikacıları, öğrencileri hedef alan acımasız bir baskının kurbanı olmasıdır.

Oğlunu, kurban edildiği dört duvar arasında yitirmesi ve ondan sonra yapılan yorumlar, maruz bırakıldığı muameleler, (onlar yapmaktan utanmadı ama ben anlatmaktan utanıyorum) onun tüm Türkiye'yi temsil eden "genel trajedisine" eklenmiş, acılarını katmerlendirmiştir.

Üstelik Fatih Hilmioğlu, babasını da bir terör olayına kurban vermiştir daha Hacettepe'de tıp okurken.

Zaten acılarla yoğrulmuş bir kişiliği vardır...

Bakın bu kişilik, oğlunu yitirmeden önce, uğradığı haksızlıklar karşısında, mahkemede 22 Kasım 2011 tarihinde yaptığı savunmada, kendi kişisel durumundan çok (ölüm tehlikesi ile karşı karşıya olduğu bir hastalıkla boğuşmaktadır) hapis yatanların sağlık durumlarıyla ilgili gözlemlerini nasıl dile getiriyor:

"Sayın Başkan,

Bu dava sürecinde yaşanan hastalıklar ve ölümler, sanıklarda aslında bir yargılama sürecinde değil bir Rus ruleti sürecinde bulundukları izlenimi yaratmıştır. Sanıklar kendilerine ve diğer sanıklara sessizce ve derin bir endişe ile, gözleriyle sormaktadır. Şimdi sıra kimdedir?

-Ölümcül ritm bozukluğu olan Mehmet Haberal'da mı?

-Artık yatalak hale gelmiş Levent Ersöz'de mi?

-Kalp damarlarındaki tıkanıklık nedeniyle Hasan Atilla Uğur'da mı?

-Yoksa cezaevi koşullarında her biri 1000 ton stres yükü altında olan bir başka sanıkda mı?

-Kimbilir belki de sıra bendedir.

Bütün bunları,

-Bekleyerek göreceğiz,

-Yaşayarak göreceğiz,

-Ya da ölerek göreceğiz,

Sonra da bütün bunlara adalet, diyeceğiz öyle mi?

Adalet insanları öldürür mü hakim Beyler?"

Ve sözlerini şöyle tamamlıyor:
"Sayın Başkan;

Hiçbir somut delile dayanmadan ve tümüyle akıl ve mantıktan uzak, hayali suçlamalar nedeniyle otuz ayı aşkın bir süredir tutuklu olmam nedeniyle, ben yukarıdakilerden birisiyim. Birisi de sizlerin meslektaşı olan iki profesörün söylediklerinden daha da öte şunu açıkça ifade etmek isterim.

EMPATİ YAPAMAYANLAR, HEKİMLİK DE HAKİMLİK DE YAPAMAZLAR, YAPMAMALIDIRLAR!"

* * *

Fatih Hilmioğlu'nun trajedisi Türkiye'nin ve insanlığın trajedisidir!

Bu vesile ile, 13 yıl önce bugün öldürülen Ahmet Taner Kışlalı'yı anıyor, anısı önünde saygıyla eğiliyorum.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 2 Aralık 2024

Valid HTML 4.01 Transitional