Kitaplar Sürekli Yazılar Kitap Söyleşileri |
AYDINLANMA
EMRE KONGAR
TÜRKİYE'NİN SORUNU: TEK PARTİ DÖNEMİ
Tarihe bakarken yapılabilecek en önemli hata, irdelenen olayların meydana geldiği zamandaki koşulları, moda deyişle "zamanın ruhunu" gözden kaçırmaktır. Klasik bir örnek vermek gerekirse, herhangi bir din-tarım imparatorluğundaki siyasal olayları, bugünkü demokrasi ve insan hakları bağlamında değerlendirmek, yapılabilecek (ve Türkiye'de Osmanlı dönemini değerlendirirken, hem Osmanlıcılar, hem de Osmanlı karşıtları tarafından, sık sık yapılan) bir hatadır. Hepimizin övündüğü, II. Beyazıt'ın İspanya'da kıyıma uğrayan Yahudilere kucak açmasını "insan hakları" bağlamında değerlendirmek ne denli yanlışsa, hepimizin utandığı Alevi katliamından dolayı Yavuz Sultan Selim'i de yine "din ve vicdan özgürlüğü" açısından mahkûm etmek o denli yanlıştır... Çünkü Osmanlı'da da, bütün din-tarım imparatorlukları gibi kurumsal ve kavramsal olarak ne "insan hakları" vardır, ne de "din ve vicdan özgürlüğü"! İnsan hakları yerine "Allah hakkı ve kul hakkı" kavramları, din ve vicdan özgürlüğü yerine de "Müslüman-Gayri-Müslim" ayrımı vardır; çünkü siyaset, yönetim, din, mezhep iç içe geçmiş, inanç, devleti yönetenlerin resmi ideolojisi, adaletin ve yönetimin ana ilkesi olmuştur. Bu sadece Osmanlı'da değil, bütün din-tarım imparatorluklarında böyledir! Gelelim Cumhuriyet'in kuruluşuna ve Tek Parti Dönemine: Dönem, din-tarım imparatorluklarının tasfiye edildiği, yerlerini ulusal devletlerin aldığı, otoritesini Allah'tan, dinden ve gelenekten aldığını iddia eden tek adam yönetimlerinin yok olduğu, "milli egemenlik" kavramının zamanın ruhuna yansıdığı dönemdir. Zamanın ruhu ve egemenlerin ideolojisi: Hiç kuşkusuz "zamanın ruhunu", büyük ölçüde, dünyanın egemen güçleri ve bunların ideolojileri, dünyaya bakışları etkiler. Ama egemenlerin ideolojisi, ne kadar zor kullanılırsa kullanılsın, her zaman, her yerde egemen olmaz. İç faktörlerin etkisi: "Zamanın ruhu" her ülkede farklı etki yapar... Hatta genel dünya evriminin yani "zamanın ruhunun" tam tersine gelişmelere de yol açabilir. İstiklal Savaşı ve Türkiye Cumhuriyeti: Dünyaya egemen olan "zamanın ruhu" açısından, İstiklal Savaşı ve Türkiye Cumhuriyeti, bu "dış dünya" ile "iç koşullar" arasındaki çelişkili etkileşimi vurgular: Birinci Dünya Savaşı'nın muzaffer devletleri, yani egemen güçler, Osmanlı İmparatorluğu'nu "zamanın ruhuna" uygun olarak tasfiye ediyor ve Anadolu'yu yine "zamanın ruhuna" göre, "etnik ve dinsel kimliklere" göre parçalıyordu. Tarihsel Determinizme, Bireysel ve Toplumsal Müdahale: Osmanlı'nın tarihin karanlıklarına gömülmesi, Endüstri Devrimi'ni kaçırdığı (zayıfladığı, yenildiği, toprak kaybettiği, borç batağına battığı) için tarihsel bir zorunluluk gibi görünür. Ama tarihin büyük liderleri bazen çok iyi algıladıkları "zamanın ruhuna" müdahale ederek, onu farklı yönlere kanalize edebilirler... Hele hele arkalarında toplumsal, ekonomik ve siyasal başka destekler de varsa. İşte İstiklal Savaşı ve Türkiye Cumhuriyeti, Mustafa Kemal Atatürk gibi, "zamanın ruhunu" iyi anlayan ve arkasına, içerde Anadolu halkını, dışarda Sovyetler Birliği'ni alan bir büyük liderin "zamanın ruhunu" kendi istediği biçimde kanalize etmesinin, yani "tarihi determinizme, hem ona uygun, ama hem de ona karşı" müdahale etmesinin sonucudur. Bu müdahale "zamanı ruhuna" uygundur, çünkü:
Aynı zamanda bu müdahale "zamanın ruhuna" aykırıdır, çünkü:
Yukardaki bu çelişkili durumun sonucu: İstiklal Savaşı ve Türkiye Cumhuriyeti, kısaca Mustafa Kemal Atatürk, bu nedenle hem antiemperyalist hem de Batılıdır. Türkiye'nin bugünkü sorunu açısından yapılan hata: Bütün bu koşulları dikkate almadan, Tek Parti Dönemi hakkında ileri geri konuşmak, onu yüceltmek ya da yermek, o döneme bugünkü değer yargılarıyla ve siyasal terminolojiyle bakmak, insanı büyük yanlışlara götürür... Hele bir de bu yanlış, kasıtlı olarak yapılıyorsa! Not 1: Yurtsan Atakan'ı yitirdik. Başımız sağolsun! Not 2: Bugün 18'de Kuşadası D&R'da kitaplarımı imzalayacağım. |
Tweet |
Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.
Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta
Son güncelleme tarihi 15 Nisan 2024