Kitaplar Sürekli Yazılar Kitap Söyleşileri |
AYDINLANMA
EMRE KONGAR
GÜNDEM YÜRÜYOR, MAHREMİYETE TECAVÜZ SÜRÜYOR!
Türkiye'nin sıcak gündemi bütün hızıyla devam ediyor... Uludere, kürtaj ve sezaryen, insanları sele kurban eden TOKİ aymazlığı, Suriye krizi, Silivri'deki tahliyeler: Kürtaj ve sezaryen tartışmaları Uludere faciasını unutturdu... Suriye krizi ve üstüne gelen sel ve Silivri davalarındaki tahliye sorunu da kürtaj ve sezaryen tartışmalarını izleyen "mahremiyete tecavüz" olaylarını unutturacak mı? Bugün on, yirmi, otuz hatta seksen yıl önceki olayları nasıl gündeme getirip tartışıyor ve hesap soruyorsak ilerde de bu konuların yeniden gündeme geleceğinden ve çok, hem de çok tartışılacağından ve hesap sorulacağından hiç kuşkunuz olmasın! Aslında ister Uludere'yi unutturmak için olsun, ister başka bir nedenle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kürtaj ve sezaryen konularını gündeme getirmesi iyi oldu: Resmi makamların çeşitli yollarla aile mahremiyetine, insanların cinsel yaşamına kadar nasıl müdahale ettiği ortaya çıktı. Olay, kürtaj üzerinden kadın hakları, doğum kontrolü, aile planlaması, insan hakları bağlamına kadar genişledi... Kadınlar, haklarına sahip çıktılar ve uyumadıklarını gösterdiler. Sezaryen konusu ise, AKP'nin yanlış sağlık politikalarının temelini oluşturan "performans sistemini" tartışmaya açtığı ve yarattığı sorunları gündeme getirdiği için yararlı oldu. Tartışmalar ve ortaya dökülen bilgiler bunlarla da kalmadı: Laboratuarların hamilelik testi yapanların kayıtlarını Sağlık Bakanlığı'na ve aile hekimlerine bildirdikleri, bunların da aileleri aradığı ortaya çıktı. Çeşitli açıklamalara karşın, bir türlü tam yalanlanamayan bu haber, tam tersine bazı ifadelerle ve resmi demeçlerle teyit edildi. Derken ikinci bir haber daha patladı: Eczaneler de doğum kontrolü ilaçları alanların kayıtlarını resmi makamlara bildiriyordu. Pek doğal olarak bu "mahremiyeti fişleme" girişiminin alt yapısı da hazırlanmıştı: Vatandaşlık numarası, elektronik reçete, adreslerin kaydedilmesi, aile hekimliği ve benzeri uygulamalar bu fişlemelerin ve "mahremiyete tecavüzün" temelini oluşturuyordu. Şimdi Suriye krizi, selin TOKİ konutlarında kurban aldığı canlar ve Silivri davaları nedeniyle bu tartışmalar küllenmiş gibi görünüyor... Ama bu durum kimseyi aldatmasın... Olay bütün ciddiyetiyle önemini ve vahametini koruyor. Bireylerin ve toplumun bunları unutacağını sanmak aymazlıktan başka bir şey değildir! İsmet Berkan'ın Hürriyet'te çıkan 29 Haziran 2012 tarihli yazısı sadece bir örnek... "Özel hayatın dokunulmazlığı sözde Anayasa emri ama..." başlıklı yazısında Berkan kendi başına gelen "mahremiyete tecavüz" olayını özetledikten sonra şöyle devam ediyor ve haykırıyor: "Kızımı nüfusa kaydettiriyorum, onun bir TC Kimlik Numarası oluyor. Numara oluşur oluşmaz bilgi aile hekiminin bilgisayarına gidiyor. Aile hekimi o numarayla baktığında, benim ailemin ev adresini ve ev telefonumuzu karşısında görüyor. Ve alıyor telefonu eline bizi arıyor. Yaptığının feci bir özel hayat ihlali olduğu aklına bile gelmiyor. Aynen hamile kızın babasına SMS atılırken de bu ihlalin akla gelmediği gibi. Demek ki AKP'nin "ileri demokrasi" diyerek yerleştirdiği düzen, sadece herkesin her an suçlanarak hapse atılma tehdidiyle yaşadığı değil, aynı zamanda, herkesin fişlendiği ve devletin yatak odalarına bile girerek "mahremiyete tecavüz ettiği" böyle bir rejim! |
Tweet |
Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.
Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta
Son güncelleme tarihi 11 Kasım 2024