Kitaplar Sürekli Yazılar Kitap Söyleşileri |
AYDINLANMA
EMRE KONGAR
SİLİVRİ'DE TELGRAFHANE VE "TAKLACI MEDYA"
Bu ülkenin aydını, sanatçısı, yazarı, düşünürü çilekeştir... Sadece, düşündüğü, yazdığı, çizdiği, ürettiği, sanat ve edebiyat yaptığı için cezalandırılır. Hele bir de gazeteciyse... Başına gelmedik kalmaz... Mesleğini dürüstçe yaptığı için... Asgari bireysel ve meslekî ahlâk kurallarına uygun bir yaşam seçtiği için... Hapishane, neredeyse onun kader çizgisindeki "mecburi durak" noktalarından biri haline gelir! Pek çok "kendi halinde", sade bir yaşam kavgası veren, çoluğunun çocuğunun ekmeği için koşuşturup duran insan, başına gelenlerin sonunda kendini "gönülsüz kahraman" rolünde bulur. Haksız eleştirilere, iftiralara maruz kalır... İtibar kaybettirilir... Hapse bile atılır! Hemen aklıma gelen bir örnek Oktay Akbal'dır: Bir barış, sevgi ve edebiyat insanı olan, eserleriyle edebiyatımızın parlak sayfaları içinde yer alan Akbal, 12 Eylül Anayasası'na karşı yazı yazdığı için yargılanmış, mahkûm olmuş ve hapse atılmıştır. Elbette yargılanıp mahkûm olması o sıradaki mevcut yasalar çerçevesindedir... Ama hukuka uygun değildir! Mahkûm olmasına yol açan, aleyhte propagandayı yasaklayan yasa, 1982 Anayasa oylamasının gayri meşruluğunun kanıtıdır. Soner Yalçın'ın Silivri'de yazdığı Samizdat'ı okuyorum... "Yirmi Üçüncü Gün"e geldiğimde karşıma birdenbire çok iyi bildiğim ve hakkında 31 Mayıs 2001'de Cumhuriyet'te bir yazı yazmış olduğum ünlü şiir çıktı: Melih Cevdet Anday'ın Telgrafhane adlı eseri. Yalçın, belki de kendisiyle özdeşleştirdiği için, son dört dizeyi almamış; şiirin tamamı şöyle: Uyuyamayacaksın
Soner Yalçın, Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, Müyesser Yıldız, Mehmet Haberal ve Silivri'deki öteki yazarlar, gazeteciler, biliminsanları, siviller, askerler, tutuklular artık birer "Telgrafhane" olmuşlar... Uyuyamıyorlar! Peki "Taklacı medya" benim bu yazımın neresinde? "Samizdat" adının simgelediği kitabın içinde! Soner Yalçın, "Taklacı medyanın" yayınladığı itibar kaybettirici, yalan haberleri, iftiraları adeta tek tek sıralamış... Bu haberlerin gerçekler karşısında nasıl yalanlandığını ve daha da önemlisi bu yalanlamaların nasıl yok sayıldığını örneklerle anlatmış. Sadece bugünler için değil, gelecek için de bir utanç ve ibret vesikası! |
Tweet |
Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.
Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta
Son güncelleme tarihi 10 Şubat 2025