Kitaplar
Kitapların
ListesiSürekli Yazılar
Kitap Söyleşileri
AYDINLANMA
EMRE KONGAR
KRİZİN HASAR TESPİTİ
Cumhurbaşkanlığı seçimindeki süreci ve son günlerde ortaya çıkan AKP-Cemaat çatışmasını, Orhan Bursalı çok önceden art arda yazılarla çözümlemeye başladı...
Daha yazılarının mürekkebi kurumamıştı ki, olaylar Bursalı'nın öngördüğü biçimde patladı...
Mustafa Sönmez de her zamanki dikkatiyle, çatışmanın ekonomik temellerini ortaya koydu.
Gelinen son aşama, AKP'nin daha doğrusu Başbakan Erdoğan'ın ezici zaferini işaret ediyor:
Meclis'ten apar topar çıkarılan özel yasa....
Görevden alma ve soruşturma yoluyla savcılara verilen gözdağı...
Emniyetteki kitlesel tayinler...
"Gerekirse Özel Yetkili Mahkemeleri, tek maddelik kanunla kaldırırız" tehdidi!
Zaten kriz su yüzüne çıktığında, ben de bunun derhal çözüleceğini ama krizlerin devam edeceğini belirtmiştim:
"Bugünkü krizi, iktidarın ittifakları, on yıllık uygulamaları, yasa değişiklikleri, kadrolaşmaları yaratmıştır...Hiç kuşkunuz olmasın, kısa bir zamanda da çözülecektir.
Ama bu çözüm de sizi aldatmasın...
Bu yapı daha pek çok krize gebedir...
Çünkü "Anomi" kurumlaşmıştır!"
Peki, bugünden sonra ne olacak?
Erdoğan'ın, AKP'nin ve Gülen Cemaati'nin bugüne kadarki tutum ve davranışlarına baktığımızda ne olacağı açık:
Erdoğan, tavrını ödünsüz bir biçimde sürdürecek, en ufak bir çatlak sese ve sapmaya izin vermeyecektir.
Denemesi bedava:
Deneme cesaretini gösterenler sadece iktidarın maddi manevi nimetlerini ve gücünü paylaşmaktan men edilmekle kalmayacak, ayrıca orantısız biçimde cezalandırılacaktır.
Gülen Cemaati ise her zaman yaptığı gibi, sessizce bu yenilgiyi sineye çekecek, gevşek, gayri resmi, gölgedeki yapısıyla, iktidarın, devletin içindeki varlığını sürdürecektir...
Belki gelişme biraz kesilebilir, ama o kadar...
Ciddi bir varlık sorunuyla karşılaşması muhtemel görünmüyor...
Cemaat buna benzer vartaları çok atlatmış, hem varlığını korumuş hem de gücünü arttırmıştır.
Üstelik AKP döneminde, siyasal iktidarın da tadını tatmıştır!
Nitekim daha şimdiden Mossad suçlamalarına kadar varan akıl almaz saldırılar ve komplo teorileri durdurulmuş, onların yerini "Hepimiz kardeşiz" söylemi almış ve çatışma sözü edenler "nifak sokmakla" itham edilir olmuştur.
Elbette, daha önce de belirttiğim gibi bu krizin Erdoğan'ın ezici zaferiyle sonuçlanmış olması başka krizlerin çıkmasını önlemeyecektir...
Çünkü anomi devlete egemen olmuş, bütün bir devlet işleyişi, kaba kuvvete dayalı, gücü ve menfaati korumaya odaklı, çelişkili günlük çözümlerin ve söylemlerin egemen olduğu kuralsız bir yapıya dönüşmüştür.
Kuşkusuz Erdoğan'ın siyasal gücü, çıkabilecek her krizi de son kriz gibi şiddetle ve anında bastıracaktır...
Ama her zaferin içinde taşıdığı akıl, mantık, hukuk, ahlâk ve uygulama çelişkileri zaman içinde ciddi bir erozyon getirecektir.
Bu "anomi dinamiğinin", toplumsal bilince nasıl yansıyacağı, iki yıl sonraki cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar nasıl sonuç vereceğini kestirmek çok kolay değil.
Unutmayalım ki zaman geçtikçe, seçim yaklaştıkça Gülen Cemaati'nin şimdilik gerilemiş görünen göreli gücü de yeniden artmaya başlayacaktır.
Beni kaygılandıran, bu çatışmanın, vatandaşın güveneceği, sığınacağı, emniyet ve yargı dahil, bütün kurumlara zarar vermiş olmasıdır!
