Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

AYDINLANMA

 

EMRE KONGAR

 

KAHRAMANLAR YALNIZ ÖLMEZ!
 

Ben Türk-Yunan dostluğuna yürekten inananlardanım...

Sadece birbirimize benzediğimiz, Osmanlı'nın mirasçıları olduğumuz için değil...

Komşu olduğumuz, Atatürk'ün doğum yeri Selanik'te, Patrikhane İstanbul'da olduğu için de değil...

Aynı bölgede yaşayan, aynı yazgıyı paylaşan ama farklı dinlerden gelen, tarihsel rekabetler, çatışmalar yaşamış iki ülke olduğumuz için...

Türk-Yunan dostluğu, sadece iki ülkenin değil, çağdaş dünyada geçmişte önemli çatışmalar yaşamış, farklı dinlere sahip iki devletin, insanlık barışı uğruna geçmişe sünger çekebileceğini, farklı iki din mensuplarının bir arada barış içinde yaşayabileceklerini, dostluk ve ittifak içinde bölge ve dünya barışına katkıda bulunabileceklerini göstereceği için!

Abdi İpekçi öldürüldükten sonra, bir Yunanlı mühendis, Andreas Politakis, onun anısını yaşatmak için "Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülünü" kurdu.

Milliyet Gazetesi de ödülün sponsoru oldu.

Ben de kurulduğu yıldan beri sürekli olarak bu ödülün jürisinde görev yaptım...

Elimizden geldiğince kültür, sanat ve edebiyat alanında Türk-Yunan dostluğunu geliştirmeye çalıştık.

Bir yıl Türkiye'de, bir yıl Yunanistan'da verilen ödül dolayısıyla sık sık Atina'ya gittim...

Mikis Theodorakis gibi Yunanlı dostları, Yunan kültürünü yakından tanıma, güncel sorunları tartışma fırsatı buldum.

Bilmiyorum hâlâ geçerli mi, ama o zamanlar pek çok gazeteci ve akademisyen dostumdan duyduğum bir söz vardı:

"Türkiye ile Yunanistan arasındaki sorunların çoğu sunidir, politikacılar tarafından yaratılmakta ve abartılmaktadır"
denirdi.

Elbette kastedilen politikacılar, her iki ülkedekiler olduğu kadar Kıbrıs'taki politikacılardı da.

* * *

Rauf Denktaş'la yakın bir dostluğumuz yoktu.

Makarios'un darbe girişiminden önce, Lefkoşa'da, Ledra Palas'taki bir bilimsel toplantı dolayısıyla gittiğim Kıbrıs'ta, Dr. Fazıl Küçük hayattayken tanışmıştık.

O zaman bana "Fazıl Küçük devletin lideri, Rauf Denktaş toplumun lideri" olarak tanıtılmıştı.

Son olarak da sevgili dostum eski Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in ölüm yıldönümü dolayısıyla düzenlenen toplantıda karşılaşmıştık.

Ben konuşurken, Denktaş en ön sırada oturuyordu.

Başlarken onu "Aramızda bir kahraman var!" diye selamlamış ve Cem'i anmaya başlamadan önce birkaç cümle ile Denktaş'ın toplantıya katılmasının önemine ve anlamına değinmiştim.

* * *

Dünya barışı için Arap-İsrail anlaşmazlığı ve Filistin sorunu neyse, bölge barışı için de Türkiye-Yunanistan anlaşmazlığı ve Kıbrıs sorunu odur:

Filistin sorunu çözülmeden dünya barışının, Kıbrıs sorunu çözülmeden bölge barışının tesis edilmesi çok zordur.

* * *

Soğuk Savaş zamanında başlayan Kıbrıs sorunu, Sovyetler Birliği'nin çöküşünden sonra ortaya çıkan Küresel Dönemde büyük devletlerin, özellikle de ABD'nin ve Yunanistan'ın tam üye olmasından sonra AB'nin tavır değiştirmesiyle farklı bir konjonktürle karşı karşıya kalmıştı.

Türkiye'deki iktidar değişikliğiyle de desteklenen bu yeni konjonktür, "uzlaşma" adına, olaya insan hakları bağlamında, adada yaşayan Kıbrıs Türklerinin kültürel kimlik, özgürlük ve bağımsızlıkları açısından bakan ve bunu tarihsel bir çizgide savunan Denktaş'ı devre dışı bıraktı ve yalnızlaştırdı.

Ama Denktaş yalnız ölmedi...

Çünkü kahramanlar yalnız ölmez...

Ve tarihin şanlı sayfalarına, insanların kalplerine gömülür!


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 22 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional