Kitaplar Sürekli Yazılar Kitap Söyleşileri |
AYDINLANMA
EMRE KONGAR
SOYKIRIM SORUNU: MUTLAK İKTİDAR VE SORUMLULUK
Demokratik bir ülkede bir iktidar düşünün ki bir ülkede on yıl boyunca yönetimdedir... Sivil ve askeri bürokrasiye, cumhurbaşkanlığına, üniversitelere, eğitime, medyaya, yargıya egemendir... Meclis'ten istediği yasayı istediği zaman çıkarmakta... İstediği zaman referanduma giderek, halktan değişiklikler için yetki almakta... Bütün bunları bile yetersiz gördüğünde ülkeyi, meclise getirmeden, çıkardığı kanun hükmünde kararnamelerle yeniden düzenlemekte ve yönetmektedir... Böyle bir iktidar gücü şimdiye kadar, demokratik rejimde hiçbir partiye, hiçbir lidere nasip olmamıştır. Bu güçlü iktidar ülkenin sadece geleceğini belirlemekle kalmıyor, geçmişine de eğiliyor, moda deyimle "geçmişle yüzleşiyor", yeni davalar, hesaplaşmalar, yeni yorumlar, yeni değerlendirmelerle adeta tarihi yeniden yazıyor. Aynı güçlü iktidar, tam yetkili ve tam egemen bir lidere de sahip. İktidarı kendi varlığında kişiselleştiren bu liderin söylem ve eylemleriyle, iç ve dış politikada son derece hızlı, son derece etkin kararlar alıyor ve derhal uygulamaya geçiyor. Kişiselleştirilen bu karar alma mekanizması o denli güçlü ve o denli etkin ve sisteme o denli hakim ki... Bazen iç ve dış olayların hızına uygun olarak, kurumlar arasında, kamuoyunda değerlendirme yapma, danışma, söylem ve eylemlerin muhtemel sonuçlarını tam değerlendirme olanağı kalmıyor... Kararlar ve uygulamalar tek kişiye bağlı olarak ortaya çıkıyor. Fakat günümüzde ne iç olaylar duruyor ne de dış olaylar hız kesiyor... Tam tersine, özellikle de bu mutlak iktidarın yaptığı yeni düzenlemelerden dolayı içerde her gün yeni oluşumlar, yeni sorunlar ortaya çıkıyor... Dışarda ise dünyanın içinde bulunduğu koşullardan dolayı neredeyse her gün yeni bir durum, Türkiye'nin karar alması gereken yeni bir gerilim görülüyor. Mutlak iktidar ve kişisel karar alma mekanizması, sorunların bu hızı, sayısı ve büyüklüğü karşısında yetersiz kalıyor. Bırakınız bu mutlak iktidarın söylem ve eylemleri arasındaki uyumu ve tutarlığı... Bir söylem bir söylemi, bir eylem bir eylemi bile tutmuyor kimi zaman: "Komşularla sıfır sorun" deniliyor... Bir çok komşu ülkeyle ilişkilerimizin çoğu, tarihimizin en sorunlu noktalarını bile aşıyor. "Türkiye ileri demokrasiye geçiyor" deniliyor... Cezaevleri, tutuklu yargılanan öğretim üyeleri, politikacılar, yazarlar, gazeteciler ile dolduruluyor. "Türkiye AB'ye üyelik anlaşmasını imzaladı" deniyor... AB ile üyelik müzakereleri askıya alınıyor. "NATO'nun Libya'da ne işe var" deniyor... Hemen birkaç gün sonra NATO'nun Libya harekâtına katılmak için savaş gemileri ve denizaltı gönderiliyor. "Kürt açılımı" deniyor... Habur'dan gelenler seyyar mahkeme tarafından, kendi beyanlarına rağmen serbest bırakılıyor... Sonradan Kürt kökenli politikacılar ve medya mensupları gözaltına alınıyor. "Ermeni açılımı" deniyor... Kısa bir süre sonra kaçak Ermenistan vatandaşlarının sınır dışı edileceği söyleniyor. İşte "Ermeni soykırımı tartışmaları" bu yapı içinde, Fransa'nın son kararıyla, yeniden önümüze geliyor... 2015 yılında ise dünya çapında büyük ve güçlü bir dalga Türkiye'yi bekliyor. On yıldır ülkeyi yöneten bu mutlak iktidar ne yapıyor... Şimdiye kadar ne yaptı... Şimdiden sonra ne yapacak... Genel stratejisi nedir? Rejimi alt üst ederek mutlak bir iktidar kurabilirsiniz... Ama bu mutlak iktidarın gerektirdiği mutlak sorumluluğu taşıyabilir misiniz? Asıl sorun budur! |
Tweet |
Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.
Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta
Son güncelleme tarihi 30 Eylül 2024