Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

AYDINLANMA

 

EMRE KONGAR

 

POLİSLİK ULVÎ BİR MESLEKTİR
 

Bu başlığı ve bundan sonra yazacaklarımı fazla idealist, çok romantik ve hatta çocukça, aşırı naif bulabilirsiniz...

Ama ben bütün yaşamım boyunca polisliğin ulvî bir meslek olduğuna inandım ve bu inancımı hâlâ devam ettiriyorum...

Aynen askerliğin de ulvî bir meslek olduğuna inandığım gibi!

Çünkü polisler ve askerler kendi canları bahasına, yaşadıkları ülkedeki insanların canlarını, mallarını, özgürlüklerini, kişilik haysiyetlerini korur ve güvenliklerini sağlar.

Günlük yaşamımızı güven içinde sürdürebiliyorsak, canımızı, malımızı, özgürlüğümüzü, sevdiklerimizi güvence altında görebiliyorsak, haysiyetimizi koruyabiliyor, gelecek için planlar yapabiliyor, yaşam sevincini duyumsayabiliyorsak, bunu ülkemizin askerlerine ve polislerine borçluyuz:

Çünkü onlar bizim haklarımız ve bu yaşamı sürdürebilmemiz için canlarını tehlikeye atan insanlardır!

* * *

Benim tabiatımda, yetiştiriliş tarzımda şiddet yoktur...

Tam tersine şiddete karşı olumsuz bir tavır vardır...

Sadece maddi şiddete değil, manevi şiddeti de içeren her türlü baskıya karşı!

Bu nedenle hiçbir zaman asker ya da polis olmayı düşünmedim...

Ama bu mesleklerin mensuplarına karşı hep bir saygı ve minnet besledim...

Çünkü onların, benim varlığımın, kişiliğimin, özgürlüğümün, haysiyetimin, malımın, mülkümün güvencelerini sağlayan fedakâr insanlar olduğunu düşünüyorum!

* * *

Elbette devlet adına meşru güç ve şiddet kullanma yetkisine sahip olan iç ve dış güvenlik güçlerinin arkasında yasalar ve adalet mekanizması yatar.

Bu nedenle savcıların, yargıçların ve avukatların da bu ulvî görev yapan insanlarla bir bütün oluşturduğunu, "adalet mekanizmasının" sadece genel olarak ülkenin düzeni açısından değil, tek tek her birimizin özel yaşamları bakımından da bir güvence olduğunu düşünüyorum.

"Adalet mekanizmasının" arkasında ise hiç kuşkusuz bir "devlet anlayışı" vardır:

Türkiye'de savunduğumuz, gerçekleştirmeye ve işletmeye çalıştığımız devlet anlayışı "demokratik" yani halkın hizmetinde olan, vatandaşların temel hak ve özgürlüklerini koruyan ve seçmenler tarafından denetlenen bir devlet anlayışıdır.

Böylece en üstte "demokratik devlet" anlayışı, onun altında "tarafsız ve bağımsız, evrensel kurallara göre işleyen bir adalet mekanizması" ve en altta da askerler ve polislerden oluşan bir piramide dayalı olarak yaşıyoruz.

Bu piramidi Meclis, Mahkeme, Kışla ve Karakol olarak simgesel bir yapıya da dönüştürebiliriz!

Zaten bu nedenle Meclis'te, Mahkemede, Kışlada ve Karakolda olup bitenler sadece devlet düzenini değil, hepimizi tek tek, bireysel olarak da ilgilendiren, etkileyen olaylardır.

* * *

Bu duygu ve düşüncelerle baktığımda, İzmir Karabağlar Karakolu'nda bir kadının iki polis tarafından dövülmesini, olayın "kadın konsomatristti" diyerek meşrulaştırmaya çalışılmasını, dayak yiyen kadının suçlu duruma düşürülmesini, polisler tarafından "Kafasını yere vurdu sakinleştirdik" denilmesini, bu olay meydana gelirken başka polislerin seyretmesini, dayak yiyen kadına sağlam raporu verilmesini, dava sürecinde müzikhol sahibi ile öteki tanıkların ifade değiştirmelerini, son derece vahim ve sadece demokratik devlet düzenine karşı değil, her bir vatandaşa yönelmiş somut bir tehdit olarak algılıyorum...

Bu olayı, ulvî bir mesleğe sürülmüş bir leke, polisiyle, doktoruyla, savcısıyla, demokratik rejimden bir sapma ve elbette öncelikle kadına karşı olmakla birlikte hepimize karşı işlenmiş bir insanlık suçu olarak görüyorum.

Ve sormadan edemiyorum:

Bu kadar çok insan bu suçu işleme cesaretini kimden alıyor?

Olay aylarca kamuoyundan nasıl gizlenmiştir?

Bunların amirleri, bu gibi olayları önlemek için kurumsal denetim mekanizmaları yok mudur?

Yöneticilerin, politikacıların bu işte sorumlulukları nedir?


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 22 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional