Kitaplar Sürekli Yazılar Kitap Söyleşileri |
AYDINLANMA
EMRE KONGAR
AKP'İN ÇELİŞEN İKİ STRATEJİSİ
AKP'nin Kürt Açılımı stratejisi nedir, tam bilmek olanaklı değil... Çünkü bu stratejinin ana hatları sürekli değişiyor. Pek doğal olarak bunun bir nedeni de Kürt Sorunu açısından AKP'nin muhatabı durumunda olan siyasal, legal ve illegal güçlerin, temsilcilerin tutumları: Şimdilik içerde, Meclis'te siyasal parti olarak BDP ve illegal terör örgütü olarak PKK öne çıkmış durumda... Elbette PKK ile temas, görüşme ya da müzakere her açıdan çok sorunlu bir süreç... BDP ile müzakere çok daha kolay. Fakat bu iki örgüt arasındaki ilişkiler belirgin değil ve bu durum başka sorunlar da doğuruyor ve AKP'nin stratejisini zora sokuyor. Dışarda ise Kuzey Irak Kürt Yönetimi başta olmak üzere ABD ve AB gibi güçler var. Onların da tutumları açık ve gizli politikalar açısından kendi içlerinde tutarlı değil... Bu durum da, AKP'nin Kürt Sorunu'nu çözmek konusunda izlediği stratejinin açık ve tutarlı bir çizgide devam etmesini zorluyor. Fakat bütün bu sorunlara karşın yine de AKP'nin bu konudaki amacının Kürtlerin demokratik hak ve özgürlüklerini eksiksiz olarak sağlamak ve ülkedeki terörü bitirmek olduğunu... Bu amacı sağlamak için de izlediği stratejinin Kürtlerin temsilcisi durumunda olanlarla müzakere ederek anlaşmak biçiminde şekillendiğini söyleyebiliriz. Genel hatlarıyla bu amaca ve bu stratejiye kimsenin itirazı olduğunu sanmıyorum. Ama mevcut durumda Kürt sözcülerinin dile getirdiği iki istek ve terörün tırmanarak devam etmesi AKP'nin müzakere ile anlaşma stratejisini zora sokuyor: İsteklerden biri siyasal özerklik... Öteki de ana dilde öğretim: Yani Kürtçe'nin eğitim dahil, her alanda serbestçe kullanılmasının da ötesinde, okullardaki resmi öğretimin Kürtçe dilinde yapılması. Bu iki istekten birincisi Türkiye'nin üniter siyasal yapısını, ikincisi ise vatandaşlık kimliğinin dil ve kültür üzerinden oluşturulmasını zorluyor... Bir başka deyişle bu iki istek sonuç olarak Türkiye Cumhuriyeti'nin mevcut üniter yapısını değiştirmeyi ve uzun vadede kaçınılmaz olarak bölünmeyi getirebilecek önlemler. Bunlara bir de terörün artarak devam etmesi eklendiğinde, AKP'nin müzakere ile anlaşarak Kürt Sorununu çözme stratejisi iyice zora giriyor... Ve özellikle milliyetçi çevrelerde büyük bir tepkiye yol açıyor. İşte tam bu noktada, AKP'nin iç politikada iktidarını güçlendirmek için izlediği bir başka strateji ile keskin bir çelişki ortaya çıkıyor. AKP'nin iktidarını güçlendirme stratejisi sağdaki oyların konsolidasyonuna dayalı. Eskiden sağ kabaca üç kesim halinde siyaset yapıyordu: Liberal sağ: Demirel-Çiller-Özal-Yılmaz çizgisi. Dinci sağ: Erbakan çizgisi. Milliyetçi sağ: Türkeş-Bahçeli çizgisi. Görüldü ki, AKP dokuz yıllık iktidarı döneminde, şu veya bu biçimde, liberal sağın ve dinci sağın seçmenini büyük oranda kendi şemsiyesi altında konsolide etti. Nitekim son seçimlerde aldığı yüzde 50 oy, bu konsolidasyonun sonucudur. Şimdi amacı milliyetçi sağı da bu konsolidasyona dahil ederek gücünü daha da arttırmaktır... Böylece oy potansiyelini yüzde 60'lara kadar yükseltebilmeyi umut etmektedir. Nitekim 2011 seçim kampanyası sırasındaki sert milliyetçi söylemlerin ve Kürt Açılımı açısından gözlemlenen zigzagların nedeni de bu stratejinin uygulanmasından kaynaklanmaktadır. İşaret etmek istediğim temel çelişki, AKP'nin Kürt sorununu müzakere ve anlaşma ile çözme stratejisi ile sağdaki konsolidasyona milliyetçileri de dahil etmek stratejisi arasındadır. Bu çelişki devam ettiği sürece siyaset sahnesinde beklenmedik ittifakların veya ayrışmaların meydana gelmesi ve bazı sürprizlerin yaşanması da gündeme gelebilir. |
Tweet |
Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.
Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta
Son güncelleme tarihi 30 Eylül 2024