Kitaplar Sürekli Yazılar Kitap Söyleşileri |
AYDINLANMA
EMRE KONGAR
BASİT SORULARA KARMAŞIK YANITLAR
3 Mart 2011 Perşembe günü bu sütunda "Siyasal İslam ve Demokrasi İçin Üç Basit Soru" başlıklı bir yazım yayınlandı. Yazıda, Siyasal İslam'ın, İran, Suudi Arabistan, Malezya gibi dünyanın çeşitli ülkelerindeki farklı uygulamalarına dikkati çekerek kendimize üç basit soru soruyordum: 1) Bir insan hem Müslüman hem de demokrat ve laik olabilir mi? 2) Siyasal İslam için, demokrasi ve laiklik sadece bir sandık mekanizması mıdır, yoksa devamlı bir yaşam biçimi olarak da kabul edilebilir mi? 3) Kendini Müslüman olarak tanımlayan bir kadın başını açmakta, tesettüre girmemekte özgür müdür? Bu sorularıma pek çok yanıt geldi. Yeni Şafak yazarı değerli fıkıh alimi Hayrettin Karaman da gazetesinde 12 Haziran'da bu sorularıma yanıt vereceğini bildirdi ve genel bazı saptamalarını aktardı. Bir sonraki 16 Haziran 2011 tarihli yazısında da biraz aşağıda bazı alıntılar yapacağım yanıtlarını sıraladı. Sayın Karaman 7 Ağustos 2011 tarihli "Tahammül mü hoş görmek mi?" başlıklı yazısıyla birdenbire gündeme hakim oldu ama bu yazının ipuçları bana verdiği yanıtlarda vardı zaten. 9 Ağustos'ta Ahmet Hakan 10 Ağustos'ta da Ertuğrul Özkök, Karaman'ın son yazısı üzerine yorumlarını aktardılar ve bir takım çok ciddi tehlikelere işaret ettiler. Ben de doğrusu Karaman'ın bu son yazısı üzerinde, otobüste şortlu bir sporcu kızın dudağını patlatmak, sokakta sigara içen bir genç kadına saldırmak gibi somut olaylara atıf yaparak bazı yorumlarda bulunmak istiyordum ama doğrudan benim sorularıma yanıt olarak yazdığı yazıyı belirtmeden bunu yapmayı uygun görmedim. Sayın Karaman sıradan bir kişi değil; saygın ve önemli bir fıkıh alimi. Görüşleri pek çok kişi tarafından fetva gibi algılanır. Bu yüzden yazdıkları, söyledikleri çok önemlidir. Bakın benim sorularıma özetle ne yanıt veriyor: "...Birinci soru 'Bir insan hem Müslüman hem de demokrat ve laik olabilir mi?' şeklinde idi. Görüldüğü gibi Karaman biraz karmaşık bir yoldan da olsa, Müslümanların laik, veya çok daha tehlikeli sonuçlar doğuracak bir biçimde, laiklerin Müslüman olamayacağını vurguluyor... Ama, başka türlüsü mümkün olmadığında, birlikte yaşayabileceklerini söylüyor. Karaman'ın yazısı daha uzun ve kapsamlı. Ben buraya sadece laiklik ve Müslümanlıkla ilgili olan bölümü aldım. Şimdi esas sorun şurada: Herhangi bir Müslüman, Hıristiyan, Yahudi veya Ateist laikliği reddedebilir, hatta demokrasiye de karşı olabilir. Bu onun inancıdır, kamu düzenini bozmadığı, başkalarının temel hak ve özgürlüklerine tecavüz etmediği sürece kimsenin itirazı da olamaz. Ama aynı biçimde laikliğe, yani devletin bütün dinlere, mezheplere ve dinsizlere karşı aynı uzaklıkta bulunması ve hepsinin hakkını birbirine karşı da koruması gerektiğine inanan bir kişi de, yani bir laik de, Müslüman, Hıristiyan, Yahudi veya Ateist olabilir. Kimsenin buna da itirazı olmaması gerekir. Çünkü günümüzde, bir kişinin veya bir makamın, insanlara, kendilerini ait gördükleri bir din ve mezhep adına kimlik yakıştırma, "Sen Müslümansın, sen değilsin" deme hakkı olduğunu sanmıyorum. Ayrıca Sayın Karaman'ın yaklaşımı, Türkiye'de yıllardır yaşayan, kendini hem laik hem de Müslüman sayan milyonlarca insanı nereye koyuyor... Gerçeklerle ne derece bağdaşıyor? Bana verdiği yanıtlarda izlerini gördüğümüz, Ahmet Hakan'ın "Süper tehlikeli" dediği, Ertuğrul Özkök'ün "Gettoculukla" suçladığı son yazısındaki görüşleri ise çok daha tehlikeli bir başka konu! |
Tweet |
Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.
Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta
Son güncelleme tarihi 21 Nisan 2025