Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

AYDINLANMA

 

EMRE KONGAR

 

BAŞBAKANLAR HÜKMETMEZ, HİZMET EDER!
 

Türkiye'nin, bu toprakların insanından kaynaklanan bir demokrasi sorunu var:

İnsanlar Türkiye'de, hâlâ devlet karşısında, hukuk ve haklar açısından eşit olduklarını bilmiyor...

Ya da biliyor ama inanmıyor!

Sadece sokaktaki insandan söz etmiyorum...

Tam tersine özellikle devletin yönetim gücünü icra eden makam sahiplerinden söz ediyorum:

Silahlı kuvvetler, polis, jandarma gibi, devletin zor kullanma konusundaki meşru gücünün temsilcileri...

Savcılar, yargıçlar gibi, adaletin temsilcileri...

Müsteşarlar, genel müdürler, müdürler ve memurlar gibi icra gücünün temsilcileri...

Politikacılar, parti yöneticileri, milletvekilleri gibi siyasal erkin temsilcileri...

Elbette, bakanlar, başbakanlar...

Ve cumhurbaşkanları...

Sanki kendileri vatandaş değillermiş gibi, belli bir makama gelir gelmez, hemen kendilerini vatandaştan üstün görüyorlar.

Bu üstün görme duygusu onları hükmetme refleksine yönlendiriyor.

Hükmetme refleksi o denli güçlü ki, yukarda saydığım bütün görevliler, kendilerine yasalarla çizilmiş sınırları aşma eğilimi gösteriyor...

Vatandaşı ezme yönelimi sergiliyorlar.

Bu eğilim ve yönelimler, demokrasiyle, insan haklarıyla, vatandaşların devlet karşısındaki eşitliğiyle kabili telif olmayan olaylara yol açıyor.

* * *

Aslında bir makama gelenlerin bu hükmetme refleksi öğrenilmiş bir davranıştır.

Vatandaşlar, günlük yaşamlarında görevlilerin yaptıkları muameleyle, onların kendilerini vatandaşlardan daha üstün gördüklerini ve vatandaşlara hükmettiklerini öğrenmişlerdir.

Böylece bir gün kendileri de o makama atandıklarında veya seçildiklerinde derhal vatandaşlara hükmetmeye başlarlar.

Örneğin haklı veya haksız olarak hapse girmiş başbakanlar, başka insanların haklı veya haksız olarak hapsedilmeleriyle övünebilirler.

* * *

Hükmetme duygusu ne yazık ki yeterince olgunlaşmamış benlikle birleşince ortaya müthiş bir ego çıkar:

Bir başbakan bütün bir devlet aygıtını ve görevlilerini kendi malı gibi görmeye başlar:

"Benim bakanım", "Benim valim", "Benim memurum" ve sonunda "Benim vatandaşım" anlayışı söylemlerine egemen olur!

İşte o an demokrasinin, insan haklarının, hukuk devletinin, eşitliğin, adaletin bittiği andır:

O andan itibaren, bir başbakanın eleştirdiği heykeller yıkılmaya...

Kızdığı gazeteciler hapse atılmaya...

Rakip gördüğü iş adamlarının işleri zora girmeye...

Muhalifleri için normal hayat bir cehenneme dönmeye başlar.

* * *

Aslında bu yozlaşma, bu anti demokratik ve insan haklarına aykırı uygulama, sadece tek bir kişinin, bir başkanın, bir başbakanın, bir liderin tutum ve davranışlarından kaynaklanmaz...

Esas neden o toplumdaki vatandaşların, vatandaşlık bilinçlerinin zayıflığından...

Görevlilerin de kendi küçük egolarını tatmin etmek için hükmetmeye yönelmelerinden kaynaklanır.

Sallanan her orantısız güç copu, yazılan her haksız vergi cezası, gereksiz olarak tutuklu yargılanan her sanığın kararının altındaki imza, haksız kazanç sağlayan her iş adamı, dalkavukluk yapan her yazar...

Hizmet etmesi gereken bir başbakanı hükmetmeye yöneltir.

Önemli not: Bu genel ifadelerin bir özel olay çerçevesindeki yansımalarını öğrenmek istiyorsanız, Başbakan tarafından mahkemeye verilen Ahmet Altan'ın yaptığı savunmayı okuyunuz!


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 22 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional