Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

AYDINLANMA

 

EMRE KONGAR

 

1.700.000 AİLE
 

Bir ailenin en büyük değeri, gözünün bebeği nedir?

Evladı, evlatları!

Her aile, her anne baba, bütün varlığını çocuklarına yatırır...

Onlara daha iyi bir yaşam, daha müreffeh bir hayat sağlamak için çalışır, didinir.

Tabii her toplumda olduğu gibi Türkiye'de de iyi bir yaşamın, hayattaki başarının en önemli belirleyicilerinden biri eğitimdir.

Türkiye'de üniversite öncesi eğitimi hali malûm...

Tam bir fecaat!

Çocuklarımıza ne doğru dürüst bir vatandaşlık bilinci, ne doğru dürüst bir dünya görüşü, ne de hayatta gerekli olan bilgiler aktarabiliyoruz...

Sorgulamayı, araştırmayı, okumayı, ülkesini, dünyayı ve en önemlisi de düşünmeyi öğretemiyoruz.

Böyle kötü bir öğretimden sonra, evlatlarımız üniversite kapısında gelince garip bir sınavla karşılaşıyor:

Ezbere dayalı, çoktan seçmeli, neyi ölçtüğü belli olmayan bir takım testler.

Okullar öğrencilerini üniversiteye giriş sınavına hazırlamak için özel programlar uyguluyor...

Aileler dershanelere binlerce lira ödüyor...

Hepsi evlatlarımızın daha iyi bir üniversite eğitimi alabilmesi için.

* * *

Üniversite giriş sınavını yapan merkez YÖK'e bağlı.

12 Eylül 1980 askeri darbesiyle Evren-Doğramacı ikilisi tarafından kurulan sistemin bir parçası.

Zamanında, değerli bilim insanı rahmetli Prof. Altan Günalp tarafından kurulan ve mükemmelleştirilen bir düzenle çalışıyor.

Günalp'tan beri daima bilgisayar ve eğitim uzmanları tarafından yönetildi.

Neyi ölçtüğü tam belli değil ama ister bilgiyi, ister yeteneği, ister zekayı, ister çalışkanlığı, isterse ezberciliği ölçsün, bir şeyi ölçtüğü ve çocuklarımızı buna göre sıraladığı bir gerçek.

Ben bu sisteme kesinlikle karşıyım.

Çocuklarımızın daha yuvadan itibaren gözlemlenmesinin, değerlendirmelere tabi tutulmasının, yeteneklerine ve isteklerine göre desteklenmesinin ve yönlendirilmesinin çok daha verimli ve doğru sonuçlar vereceğini düşünüyorum.

Ama madem ki benim bu isteğim gerçekleşmiyor, hiç olmazsa nesnel ölçütlere göre yapılan, iltimasın olmadığı, adam kayırmanın engellendiği bir sistemin, yanlış ölçütlere göre de olsa, en azından gençleri sıralaması, fırsat eşitliği açısından kabul edilebilir gibi görünüyordu.

Ama AKP iktidarı, zaten yanlış olan YÖK'ü kaldıracağına, bütün özerk kurumlar gibi onu da kendi egemenliğine aldı.

YÖK iyice AKP'lileştirildikten sonra, sıra ona doğrudan bağlı olan Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi ÖSYM'ye geldi:

Günalp'ın başlattığı teknik ve uzman başkanlar kuşağının sonuncusu olan Ünal Yarımağan da çeşitli baskılarla görevi bırakınca, sınav sistemi doğrudan siyasetin emrine girdi.

İşte son şifre skandalının altında bu süreç yatıyor.

ÖSYM'nin yeni başkanı bunun bir şifre değil bir basına açıklanan kitapçıkta kullanılan bir algoritma olduğunu söylemiş.

Yani şifrenin matematik dilinde ifadesi!

* * *

Bu sınav iptali edilmeli ve yeniden yapılmalıdır.

Tam seçim öncesinde, bir milyon yedi yüz bin öğrenci velisinin, üç-dört milyona varan bir seçmen sayısıyla, iktidar üzerinde bu konuda bir baskı oluşturma gücü vardır.

Tabii yeni sınavı da eskisini düzenleyenler yapacak ama, sıkı bir şeffaflık denetimi ile bazı sakıncalar, iltimaslar, adam kayırmalar, algoritmalar belki önlenebilir.

AKP, tam seçim öncesi, cezaevlerini gazetecilerle doldurmakla ve daha yayınlanmamış olan kitapların dijital müsveddelerini bile toplatıp imha etmekle kalmıyor, evlatlarımızın geleceğiyle de oynuyor...

Buna sessiz kalmak, seçmen gücünü anlamamak demektir!


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 22 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional