Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

AYDINLANMA

 

EMRE KONGAR

 

KİTAP İMHASI VE KENDİLERİNİ ALDATANLAR
 

İnsanların iç tutarlılıklarını korumak için buldukları zihinsel ve duygusal mazeretlere ve davranış biçimlerine genellikle "savunma mekanizmaları" denir.

Ahmet Şık'ın "İmamın Ordusu" adıyla Gülen Cemaati'nin emniyet içindeki örgütlenmesi konusunda yazdığı söylenen kitabın müsveddelerine dijital ortamda bile el konulması ve bunların terör örgütü dokümanı sayılarak imha edilmesi karşısında sahte özgürlükçülerin yazdıkları ve söyledikleri, "savunma mekanizmalarını" bilenleri herhalde hiç şaşırtmıyordur.

Birinci grup, kayıtsız koşulsuz Gülen Cemaati'ne veya AKP iktidarına bağlı kişiler.

Bunlar için "demokrasi", "özgürlük", "insan hakları" gibi kavramlar ancak kendileri için, kendi hakları söz konusu olduğunda geçerli.

Bu kavramların ve hakların kendileri dışındakiler için de gerekli ve geçerli olduğunu düşünmüyorlar bile.

Bunların "savunma mekanizmaları" "düşman" kavramı üzerine kurulu:

Önce bazı ideolojiler, düşünceler ve kimlikler bağlamında bazı gruplar, kurumlar, kuruluşlar, insanlar "düşman" ilan ediliyor.

Ondan sonra onlar ne yaparsa yapsın, "suçlu" deniyor ve infaz ediliyor...

Konuşmak da suç, yazmak da, görüşmek de, toplantı yapmak da!

Tabii bu arada özel olarak bazı "umacılar" yaratılıyor.

Eskiden bunlara "Komünistler" denirdi.

Bugünlerde "Darbeciler" deniyor.

Tabii "Dinsizler", "Allahsızlar", "Kitapsızlar" gibi sıfatlar bu umacıların vazgeçilmez nitelikleri!

İkinci grup doğrudan Gülen Cemaati'nin veya AKP'nin militanı olmayan ama, onların ürettiği "umacı", "düşman" ve "suç" kavramlarına katılanlar.

Eskiden askerler ile milliyetçiler ve dinciler, "Komünistlere" karşı ittifak kurardı.

Örneğin 12 Eylül askeri darbesi sonrası düzenlenen Türkiye, tümüyle bu ittifaka göre oluşturuldu:

İktidarın nimetleri askerler ile dinciler ve bir ölçüde milliyetçiler arasında paylaşıldı.

Bugünlerde "Darbeciler" diye yeni bir umacı yaratıldı:

Dinciler, liberaller, eski darbeciler, eski solcular ve bazı oportünist milliyetçiler, güya "darbecilere" karşı olmak adına, askerlere karşı ittifak kurdular ve iktidarın nimetlerini paylaşmaya başladılar.

İşte kendilerini aldatanların ikinci grubu doğrudan AKP ve Gülen Cemaati kökenli olmayan ama bu ittifakın içinde yer alanlar.

Bunlar, bütün haksızlık ve adaletsizliklerin "İleri Demokrasi" adına tahammül edilebilir olduğu gerekçesiyle kendilerini kandırıyorlar.

Bir de üçüncü grup var, gerçekten demokrasiye ve liberalizme inananların bir bölümü.

Bunlar nihayet, Nedim Şener ile Ahmet Şık'ın tutuklanmasından ve Şık'ın yazdığı kitabın dijital kopyalarının bile imha edilmesinden sonra biraz uyandılar.

Ama onlar da bütün bu olup bitenlerden, dokuz yıldır bunları planlayan ve adım adım uygulayan AKP iktidarını sorumlu tutmama gibi bir yanılgı içindeler:

Bunların eğilimi, bu son olayların bir "yol kazası" olduğu yönünde: Referandumdan sonra tümüyle AKP tarafından oluşturulan yargı sanki bağımsızmış gibi, sorumluluğu onun üzerine atarak AKP'yi ve Gülen Cemaati'ni aklama çabası içindeler.

Elbette bu gruplar birbirinden tümüyle ve keskin çizgilerle ayrılmış değil; aralarında sürekli geçişler oluyor, kim kimdir, kim nerededir, tam olarak anlamak olanağı yok.

Ben sadece analitik amaçlarla ayırdım bu kategorileri.

Nedim Şener ile Ahmet Şık'ın tutuklanması ve kitap imhası olayını münferit bir olay gibi düşünenler varsa, onlara ünlü "ağaçlardan dolayı ormanı görememek" yanlışını anımsatmak isterim.

Tabii insanlar görmek istemediklerini "göremezler"!


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 22 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional