Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

AYDINLANMA

 

EMRE KONGAR

 

İKTİDARLARIN DEĞİŞME EŞİĞİ
 

Toplumların işleyişini bireysel organizmaların işleyişlerine benzeten düşünürler pek çoktur.

Bunun ilk örneği, aslında Sosyolojinin "İlmi Ümran" adıyla kurucusu olan İbn Haldun'dur.

Daha sonra Batı düşüncesinin Sosyolojinin kurucusu olarak kabul ettiği Auguste Comte gelir.

Danilevsky, Spengler, Kroeber, Toynbee, Childe, Spencer, Durkheim gibi düşünürler de toplumların evrimini kimi zaman insan organizmasına atıflar yaparak açıklamaya çalışmıştır.

Pek doğal olarak toplumların işleyişleri bireysel organizmalara bire bir benzemez.

Örneğin toplumsal tepkiler ile bireysel tepkiler arasında çok önemli farklar vardır.

Birinci fark tepki süresi ile ilgilidir:

Bireyler kendilerini etkileyen olaylara çok hızlı tepki verirken, toplumların tepki verme süresi, çeşitli değişkenlere bağlı olarak çok daha uzundur.

İkinci fark ise tepkinin homojenliği ile ilgilidir.

Bireyler çoğunlukla benzer olaylarda benzer tepkiler verirken, toplumların tepkileri benzer olaylar karşısında aynı anda bile farklı ve hatta çelişik nitelikler taşır.

Elbette, aynı insanlar gibi, bir toplumun bir olaya tepki vermesi için o olayı algılaması, yaşaması gerekir.

Bu nedenle iktidarlar, medyayı egemenlikleri altına almak ve toplumda olumsuz tepki doğurabilecek olayları saklamak, çarpıtmak, değişik biçimde sunmak ister.

* * *

Dikkat çekmek istediğim konu, toplumsal tepkilerin geç oluştuğu ve aynı olay karşısında bile birörnek, homojen bir nitelik taşımadığı gerçeğinin iktidarları yanılttığıdır:

İktidarlar kendi çıkarlarına uygun olan ama toplumun geneli veya bir bölümü tarafından onaylanmayan pek çok uygulama yapar.

İktidarı destekleyenlerin bir bölümü tarafından da onaylanan bu uygulamalar genellikle ufak tefek tepkilerle geçiştirilir, zaman içinde unutulur.

Arkadan, genel kitleyi veya küçük kesimleri tedirgin eden başka uygulamalar da gelir, onlar da farklı, kimi zaman çelişen tepkilerle geçiştirilir.

İktidarların uygulamalarını onaylamayan yazarlara "Yazıyorsun da ne oluyor, ne değişiyor?" diye yöneltilen eleştirinin temelinde bu süreç yatar!

İşte iktidarları yanıltan süreç de tam budur:

Bir süre sonra iktidarlar "Ben ne yapsam yavaş yavaş sindirilir, tepkiler geçiştirilir, eleştiriler unutulur" anlayışına sahip olmaya başlar.

Ama unuttukları bir diyalektik ilke vardır:

Nicelik birikimleri belli bir düzeye ulaştığı zaman nitelik değişmelerine yol açar!

Küçük tepkilerle geçiştirilen tedirgin edici uygulamalar zaman içinde biriktiğinde, hele hele bu birikim aynı yöndeki tedirginliği arttırdığında, toplum hem daha çabuk, hem daha geniş, hem de daha homojen tepki vermeye başlar.

Bu birikim bir gün bir eşiği aşar.

Ben buna "iktidarların değişme eşiği" diyorum.

* * *

Hiç kuşkusuz "iktidarların değişme eşiği" her toplumda farklıdır.

Otoriter toplumlarda çok daha yüksek, demokratik toplumlarda çok daha düşük, Türkiye gibi melez toplumlarda ise aralarda bir yerde olabilir.

Ama iktidarların tedirgin edici eylemlerine karşı toplumsal ve siyasal tepkilerin birikimi açısından mutlaka bir "tepki eşiği" vardır iktidarları değiştiren.

Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki halk isyanları bu eşiğin, çok yüksek olduğu otoriter ülkelerde bile aşılabildiğini gösteriyor.

Eşiğin daha düşük olduğu "melez" veya "kısmen özgür" denilen ülkemizde yaşanan son baskınlar, tutuklamalar, sokaklardaki, parklardaki, lokantalardaki, marketlerdeki içki denetimleri, acaba "önümüzdeki seçimlerde iktidar değişikliğine işaret edecek" bir "tepki eşiği" oluşturdu mu diye merak ediyor insan.

Çünkü artık aynı çizgideki tedirgin edici uygulamaların birikimi sadece rejimi değil, doğrudan doğruya bireylerin günlük yaşam biçimlerini, can ve mal güvenliklerini de tehdit etmeye başladı.

Üstelik de bu uygulamalar, insanların son sığınak noktaları olan emniyet ve adalet mekanizmaları aracılığıyla yaygınlaştırılıyor.

Sanıyorum bütün bu olayların sorumlusu olan AKP iktidarı mensuplarının, hem bu sorumluluğu yadsımaları, hem de yarattıkları "tedirginlikleri" anlamaya çalıştıklarına ilişkin hiç de inandırıcı olmayan demeçleri "tepki eşiği" konusunda onların da kuşku duymaya başladığının bir kanıtı.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 22 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional